Bir süre halay çektiler. Miran genelde baştaydı. Olmadığında da kuzenleri ya da arkadaşları onu başa itiyordu tekrar. Elinde hala mor mendil vardı. Onu sallayarak coşuyordu başta. Bende birkaç kez yanında halay çektim ama onlar kadar alışkın olmadığımdan sanırım çabucak yorulmuştum. Masaya döndüm tekrar. Az önce erkeklerin oturduğu masa tamamen boşaldığı için yerinde kızlar oturuyordu. Kendi aralarında muhabbet ediyorlardı. Başta dinlemek istemedim ama Miran' ın adını duyunca çaktırmadan dinlemeye başladım.
"Boylu poslu dağ gibi adam , yakışıklı da nasıl evlenemez aklım almıyor. Kızdan mor mendili de aldı. Onunla mı bir şey var acaba aralarında."
"Al bende de o kadar. Zengin bide. Ama kızlar bu Mardin'e dönüp bakmaz. Hiç boşa göz koymayın. Mardin'i bilmiyordur bile."
"5 senedir bekarmış hepten sevgilisi de yoktu diyorlar ne yapıyor ki tek başına. Yazık sıkılmıyor mu?"
"Kız o sıkılır mı? Kim bilir kimlerle birlikte olmuştur o. Çıkıp bakın sevgilim demesi şart değil ya. Kaç sevgilisi olmuştur kaç kişiyle gönül eğlemiştir. Adam mafya zaten saklar istediği gibi."Kaşlarım çatıldı bunu duyunca. E haklıydı bu çırpıntı. Miran' ı izlemeye başladım dik dik bakarak. Hala halay başıydı kuzenleriyle bağıra bağıra halay çekiyorlardı. Miran baştaki yerini bırakıp halkanın ortasına geçti. Ozan da onun karşısına. Birlikte oynamaya başladılar halayın ortasında. Miran cebinden bir tomar para çıkarttı Ozan' ın üstünden havaya saçmaya başladı. Verdiğim mor mendil cebinden sarkıyordu.
"İllaki yapmıştır da. Baksanıza ya görmeyeli daha da bi yakışıklı olmuş sanki bu. Her sene daha olgun daha çekici oluyor." dedi kızlardan birisi bu kez.
"Şimdi var mı acaba sevgilisi felan. Şu mendil veren kız neyi oluyor?"
"Bilmiyorum ama onunla sarılmış dans ediyordu." dedi birisi.Beni ya görmemiş ya da tanıyamamış olacaklar ki hakkımda konuşmaya devam ettiler.
Daha fazla dayanamadım yüzüme güzel bir gülümseme yerleştirip arkaya döndüm.
"Selaam. Naber kızlar?"
Beni görünce hepsinin yüzü bembeyaz oldu.
"Korkmayın pek bir şey duymadım mendil veren kız diyince baktım. Bir şey mi oldu?"
Kızlardan bir tanesi sonunda cesaretini topladı.
"Sen mendil verdin de neyin Miran senin?" diye sordu direkt.
Hiç düşünmeden cevap verdim.
"Sevgilim. Niye sordun?" dedim.
Artık üzüldüler mi yoksa şaşırdılar mı bilmiyorum ama yüzleri değişik komik bir hal aldı.
"Allah tamamına erdirsin. Öylesine sorduk merak ettik de." dedi kız.
"Sorun yok peki." dedim nazik bir sesle ve geri önüme döndüm.Elit olmak ayrıcalıktır şimdi rahat rahat Miran hakkında konuşmaya devam etsinler. Sevgilisi olan bir erkek hakkında o şekilde konuşup kendilerini düşüreceklerse bu onların tercihi sonuçta. Beni ilgilendirmez.
Sırıtarak Miran' ı izlemeye döndüm. Yorulmuştu sanırım. Üstündeki ceketi çıkararak bana doğru geliyordu. Ayağa kalktım hemen. Bana uzattı ceketini ve kravatını.
"Yavrum bunları koy yanına dursun." dedi.
Aldım elinden hemen başımı sallayarak. Gidecekti ama ben elini tutunca durup bana baktı. Masadaki kendi suyumu alıp ona uzattım. Suya bakıp gülümsedi. Alıp biraz içti. Bardağı tekrar masaya bıraktı. Gitmemesi için hızla kavradığım elini hala tutuyordum. Elini elimden çekip gömleğinin kollarını sıvayarak geri uzaklaştı. Gülümseyerek elimdekileri düzgün bir şekilde yana bıraktım ve oturdum geri.