Dişlerimi sıka sıka salona dönmesini bekledim. Ama gelse ne derim onu da bilmiyordum. Sadece bekliyordum. Sonunda geldi elindeki havluyla saçlarını silerek oturdu yanıma. Arkasına yaslandı. Bir elini bacağına koydu havluyu omzuna attı. Diğer elini de koltuğa koydu. Yanağıma uzattı ama geri. Yanağımı okşarken başını sağa sola salladı.
"Yüzün kireç gibi? Bir şey mi oldu?"
"Bir aydır nerdeydin?" dedim gözlerine bakarak.
Çok sakin duruyordu. Affetmiş miydi beni... eli yanağımda gözleri gözlerimdeydi. Ama emin değildim hala... Her an sen benim neyimsin ki diyecek gibi hissediyordum.
"İşlerim vardı. Sana bulaşmasını istemediğim işler. Yoktum diye mi bozuk moralin?"
Yavaşça sağa sola salladım başımı.
"Yalan söylüyorsun."
"Ben sana bir kez yalan söyledim. Onu da sen iyi ol diye yaptım. Ben , sana , yalan söylemem."
"Öyle mi?"
"Öyle." dedi anında.
Yandan telefonu alıp onun bacağına attım. Aldı çatık kaşlarla.
"Bana bulaşmaması gereken işler kızlar mıydı?"
"Ne kızı lan?"
Telefona döndü. Mesajı okudu. Gülmeye başladı ama.
"Anladım. Tamam." dedi hala gülerken.
"Komik bir şey mi var Miran?" dedim sert bir sesle.
"Şimdi Lavinia , bu hanfendi benim ortaokuldan beri çok yakın bir arkadaşım. Ayrıca evli. Geçen gün dedi ki kocamı baya kızdırdım eve bile girmiyor. Bende otele at o zaman dedim. Benim otel var bir tane Mias istediğinde seni de götürürüm. Orda bir gecelik yemek felan ayarlarttım ikisine. Ondan bahsediyor. Hatta gel yanıma."
Kısık gözlerle ona bakarak yaklaştım. Kıza mesaj attı.
Miran : İyi geçti diyosun. :)
Olivia : Erkekleri erkekler anlarmış diyorum :)
Miran : Barışmanıza çok sevindim.
Olivia : Tekrar teşekkür ederim senin sayende oldu teddybearr.
Miran : Sensin lan ayı.
Olivia : 😛.Rahatlayarak nefesimi dışarı verdim.
"Rahatladın umarım."
Yandan ona bakıp omuz silktim.
"Ben zaten rahattım."
"Hmm tabi."
"Sen niye bana Lavinia dedin?"
"Çünkü sen benim Lavinia'msın." dedi.
Anlamamıştım ona bakıyordum hala. Elini koltuğa koyup bana yaklaştı. Kulağıma eğildi.
Sessizce fısıldadı...
"Çok yaşa Laviniaaa..."
Yanımdan kalkıp mutfağa gitti. Kalkıp peşinden gittim bende hemen.
"Yemek yok ki. Ona bakıyorsan eğer..."
Bana bakıp raflara döndü. Bir bardak aldı. Çıktı ordan nereye gitse peşinden yürüyordum. Bardağı salondaki orta sehpaya bıraktı. Salondaki mini bara yürüdü. Ağır içkilerin birisini seçti koltuğa geçti geri. Bardağı doldurdu bana bakarak.
"Sana hiç geçmişimden bahsettim mi?" dedi.
Yanda kalan koltuğa oturdum. Ellerini birbirine vurdu salonun ışıkları loş bir hal aldı.