"Ne işi var bu kızın burda?" dedim kendi kendime.
"Ailesi mafya olan o , Savaş değil asıl onun ne işi var?" dedi oda.
"Bilmiyorum ama Duygu'ya bir saniye daha bakarsan yakarım burayı."
"Asıl Savaş sana bir saniye daha bakarsa ben o herifi yakarım."
Birbirimize baktık aynı anda.
"Yoklarmış gibi davranalım." dedim masum bir tebessümle.
Çok sinirli duruyordu... Bu kadar kıskanıyor muydu beni yani.
"İyi tamam." dedi kolunu belime sararak.
Garsonlardan birisi bize doğru geliyordu oraya baktık ikimiz de. Bize masamıza kadar eşlik edip gitti. Garsondan meyvesuyu istedi Miran masalarda sadece şarap ve şampanya vardı çünkü. Ve bir sürü atıştırmalık yemek vardı.
Dizini sektiriyordu Miran karşıda duran kürsüye bakarak. Elimi dizine koyup yavaşça okşadım. Hareket etmeyi bıraktı oda.
"Sakin ol." dedim fısıldayarak.
"Sakinim ben."
"Peki."
Garson meyvesuyunu getirdi teşekkür etmek için arkaya bakınca Savaş'ı gördüm yine. İstemsizce bakıyordum çünkü Duygu'nun gözleri nerde merak ediyordum. Sırıtarak bize bakıyordu. Sinsi ya. Gece ve Sanem de yeni gelmişti. Güvenlikle konuşuyordu Gece. Sanem önce Duygu ve Savaş'a sonra da etrafa bakınıp bana baktı. Aynı anda başımızı salladık. Gülerek önüme döndüm.
"Savaş'a mı gülüyorsun lan sen?" dedi Miran hayatımda duyduğum en korkunç sesle.
"Aşkım saçmalama istersen. Sanem gelmiş ona güldüm."
Direkt arkaya bakıp kontrol etti.
"Bana güvenmiyor musun ya sen?" dedim bende.
"Savaş'a güvenmiyorum."
"Arkaya bakıp durma sinirleniyorum."
Ama o çoktan başka bir yere kitlenmişti Savaş'a bakıyordu. Oraya baktım cevap vermediği için. Bir hışımla kalktı yanımdan. Oraya yürüdü. Hemen kalktım bende elbisemin eteğini tutarak. Minik koşar adımlarla ona yetişmeye çalışıyordum. Neyseki başkası geçti Miran'ın önüne hızlı bir şekilde. Miran'ı omuzlarından tuttu.
"Şşş öfkeyle kalkan zararla oturur Mr Lion. Bırak kendi kendilerine eğlensinler sen onların şovmeni değilsin bizim aslanımızsın kendini küçük düşürme."
Gece'ye baktım minnet dolu gözlerle. Sanem de gelmişti yanına.
"Bence bırak parçalasın o çakalı." dedi.
"Saneem." dedim bende hemen.
"Ne var ya? Haklı adam."
Miran hala arkaya bakıyordu. Gece çenesinin altından tutup kendisine çevirdi onu.
"Bana bak. Kaos istemiyorum. Sen bizi temsil ediyorsun. Daha da önemlisi aileni temsil ediyorsun. Doğru dur."
Bıraktı Miran'ı geri. Sanem'i elinden tutup kendi masalarına yürüdü. Miran'ın koluna girdim bende.
"Aşkım gel hadi lütfen. Bak strese girmemem lazım benim unuttun mu?"
Bana baktı. Gözlerini en son ne zaman bu kadar korkutucu görmüştüm acaba... bana karşı olmadığını bilsem de içim titriyordu. Neyseki bana baktıkça yumuşadı gözleri. Masamıza yürüdü tekrar. Geçip oturduk ikimiz de. Gece ve Sanem hemen yan masamızdaydı. Önündeki şarabı aldı Miran içip kadehi masaya koydu sertçe.