bölüm otuz bir | bilim adamı ve
diğer bilim adamı✘
"Sinir transferi?" dedi Bruce başparmağının kenarındaki eti dişleyerek. Derisi paramparça olmuştu ama umrunda değildi, düşünmekle meşguldü.
"Denendi." diye karşılık verdi Tony başını yasladığı masadan kaldırmadan.
"Belki kök hücre tedavisi düşünü-"
"Denendi."
"Peki ya mezenkimal kök hücrelerden-"
"Denendi."
"Tanrı aşkına denemediğiniz bir şey kaldı mı?" Sonunda serbest bırakabildiği başparmağından başını kaldırırken bıkkın bir ses tonuyla sordu Bruce.
Tony'nin kendisini arayıp durumu özetlemesinin hemen ardından yıllık izne ayrılıp New York'un yolunu tutmuştu. Her şeyden önce bilim insanı kişiliği bu tarz bir bütçe ile bu tarz bir vaka üzerinde çalışmayı çok çekici bulduğundan bir saniye olsun hiçbir negatif düşünceye kapılmamıştı ama Tony Stark'ın atolyesinde oturup yeni bir rota çizmeye çalışırken yavaş yavaş umutsuzluğa kapılmaya başlamıştı ister istemez. Etrafındaki tüm zenginliği defalarca kez yaptığı gibi her köşesine kadar inceledi. Tek sıra halinde sıralanmış spor arabaların bile neredeyse tüm zenginlerin gerçekleşmemiş hayali olmasına rağmen Tony'nin servetinin sadece başlangıcıydı bunlar. Havada süzüler hologram ekranlar, kendi kendine hareket eden ve sürekli bir şeyler inşaa eden kollar, sesli komutla konuşan sistemler... Bu adam cennette yaşıyordu adeta. En azından Bruce öyle hissetmişti.
"Denemediğimiz bir şey kaldı mı sen söylersin diye düşünmüştüm." Anlaşılan bir cennette yaşamj insanoğlunun mutlu olmasına yetmiyordu ki Tony'nin hissettiği bıkkınlık ve umutsuzluk sesine yansımıştı. "Çok fazla seçeneğimiz olduğunu söyleyen sendin."
"Çok fazla seçeneğiniz vardı zaten." Bruce diğer parmağını dişlemeye geçerken mırıldandı. "Ve çok fazla seçeneği denemişsiniz."
"Yeterli değil." dedi Tony, hayal kırıklığı yerini öfkeleye bırakmaya başlıyordu.
"Tony-"
"Hayır!" Oturduğu yerde hızla kalkarken neredeyse sandalyesini deviriyordu. "Hayır, Bruce. Ona umut verdim. Ona tedavi edilebileceğini söyledim, her şeyi yapacağımızı söyledim. Zaten hayatından nefret ediyordu, anlamıyor musun? Benim yüzümden daha fena hale geldiği yetmezmiş gibi bir de benim yüzümden tüm umutlarını kaybedecek." Gözlerini acı çeker gibi kapattı. Acı da çekiyordu zaten. "Sadece... Hayır işte."
"Senin suçun de-"
"Benim suçum olduğunu biliyorum. Sen de biliyorsun, o da biliyor. Steve'in koca ağzına yumruğu yapıştıran ben olabilseydim şu an sabah seksimizin üçüncü turunda olabilirdik."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
clockwork & mechanic ☰ ironstrange, au
Fanfiction❝ Stephen Vincent Strange, ellerini düzeltme umuduyla Kamar-Taj isimli tapınağı ararken kendini bir tamirci dükkanında Anthony Edward Stark ile başbaşa bulur. ❞ ➥ #1 in ironstrange stephen strange & tony stark au ...