▸ bölüm #21: rutinleşememiş telefon konuşmaları

1.3K 67 314
                                    

bölüm yirmi bir | rutinleşememiş telefon konuşmaları

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm yirmi bir | rutinleşememiş telefon konuşmaları

"Birkaç saat ayrı kalabiliriz." dedi Stephen ciddiyetle kollarını göğsünde kovuşturarak.

Tony de uzun boylu olanın duruşunu taklit etti anında. "Tabiki birkaç saat ayrı kalabiliriz, birkaç gün bile kalabiliriz. O iğrenç çiftlerden değiliz."

Stephen başını salladı. "Seni özlemeyeceğim bile."

"Asıl ben seni özlemeyeceğim, doktor."

"Anlaşmamıza sevindim." Stephen bir kez daha, bu sefer daha yavaşça başını salladı. "Çünkü birkaç saat ayrı kalabiliriz."

"Kalabiliriz!" diye onayladı Tony ve dayanamayarak ekledi. "Git hadi!"

"Gidiyorum!"

"Git!"

"Gidiyorum." Stephen son bir kez tekrarladıktan sonra kapıyı açtı, kaç dakikadır eli kapı kolunun üzerindeydi zaten. "Gitmeden önce... Son bir öpücük alabilir miyim?"

Tony kahkaha atıp oturduğu sandalyeden kalktı ve neredeyse koşar adım Stephen'ın yanına ilerledi. Kollarını uzun olanın boynuna dolayıp parmak uçlarında yükselirken Stephen da hafifçe eğilerek dudaklarını birleştirmiş, Tony'nin yüzünü titreyen elleri arasına almıştı. Dudaklarına doğru gülümsemeyi kesemeyen çocuğu öpmek için harcadığı uzun bir çabanın ardından kendini de gülümserken buldu. Zoraki bir gülümseme değildi bu, içten bir taneydi. Mutluydu ve Tony'nin de mutlu olduğunu görebiliyor, bir de onun mutluluğuyla mutlu oluyordu ki hayatının hiçbir evresinde böyle bir hissi tattığını hatırlamıyordu. Tıp fakültesini bitirdiği gün veya ilk ameliyatından çıkışı bile gözüne küçücük görünmüştü o an. Kollarının arasında Tony'nin olması, onu öpüyor olması, Tony'nin gülüşünün kulaklarında ve kalbinde bıraktığı o his dünyalara bedeldi.

Bilgisayardan inatçı bir şekilde yükselen çağrı olmasa devam edebilirlerdi. Öyle ya, ayrı kalabilecekleri yönündeki sonsuz inatlarına rağmen ikisinin de ayrılası yoktu. Çiftlerin her anlarını birlikte geçirmelerinin gülünç bir hareket olduğunu düşünürdü eskiden Stephen ama şimdi, Tony'nin sadece yanında oturmasından bile zevk alırken eski benliğini unutmuştu adeta. Yine de Tony Stark gibi bir adamın ilişkiler konusunda baskıya gelmeyeceğini bildiğinden normal davranmaya çalışmakta kararlıydı. Ne yazık ki bilgisayarın sesi kesilmek bilmeyince "Hiç gitmek istemiyorum." diye itiraf etti. "Ama Pepper'ın seni öldürmesini de istediğimi sanmıyorum, o yüzden git ve cevapla şunu."

Bilgisayardan gelen çağrı, Pepper'ın üst üste gönderdiği görüntülü aramaların eseriydi. Öylece sarmaş dolaş otururken gelen ilk çağrıyı alır almaz Tony, birkaç gündür genç kadını hiç aramadığından bahsetmişti; büyük ihtimalle endişelenmiş olmalıydı Pepper zira arkadaşının orada yalnız olduğunu düşünüyordu - Stephen ile ilişkilerinin geldiği nokta hakkında hiçbir fikri yoktu - ve Tony'yi uzun süre kendisi ile baş başa bırakmaktan korkmuyor da değildi. Stephen'ın ise motelin aylık ücretini ödemek için Wong'u bulması gerekiyordu, bu yüzden esmer olana Pepper ile uzun uzun konuşmasını söylemiş ve kendi işlerine halletmek üzere ayaklanmıştı. Fırsat bulursa gidip dükkanı da açabilirdi, uzun süredir kapalıydı ve işkolik tarafının çalışmayı özlediğini fark etmeye başlamıştı. Tony kalabileceğini söylese de Stephen gitmek için ısrarcı olmuştu. Hem motele uğramışken duş almayı da düşünüyordu. Gece boyunca meşgul olduğu temizlik düşünüldüğünde bir duşa ihtiyacı olduğu kesindi.

clockwork & mechanic ☰ ironstrange, auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin