▸ bölüm #22: iki takımlı kar topu savaşı

652 65 554
                                    

bölüm yirmi iki | iki takımlı kar topu savaşı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

bölüm yirmi iki | iki takımlı kar topu savaşı

Tony, Stephen'a geleceği saati sadece otuz dakika önceden bildirmesine rağmen motelin kapısına dayandığında uzun boylu olanın lobi demeye bin şahit salonda kendisini beklediğini görmeyi beklemiyordu.

Stephen'ın evden çıkmasının sadece bir saat sonrasında başlayan kar yağışı hâlâ usul usul devam ediyordu, yani motelin sıcaklığına koşması daha mantıklı olurdu ama yapamadı. Kapıyı açıp yolunu gözlemesi hakkında sarkastik iğnelemeler yapmaya başlamadan önce öylede durup uzun süredir silinmediği belli olan camdan erkek arkadaşını izledi. Stephen her zamanki şişme montunun altına lacivert bir kazak ve siyah bir pantolon tercih etmişti o akşam ve kazağın uçlarını pantolonunun içine sıkıştırmıştı. Kusursuz bir V'yi andıran vücudunu sarmalayan kumaş ve tıraşlı, sakalın esamesi okunmayan yüzü Tony'nin gündüz düşlerinde bile göremeyeceği bir manzarayı ortaya koymasına rağmen asıl odağı birkaç hafta öncesinin aksine ne vücut hatları ne de elmacık kemikleriydi artık. Stephen'ın Wong ile konuşurken bile ışıltısını koruyan mavi gözleriydi asıl umrunda olan.

Geldiğinden beri ne kadar ilerleme gösterdiğine inanamıyordu. İçi gururla dolup taşmıştı adeta.

Çok geçmeden Stephen'ın da gözleri, dışarıda kendisini izleyen adama ilişti usulca. İkisinin de dudakları aynı anda bir gülümsemeyle kıvrılırken Stephen, Wong'a yarım ağız hızlı bir veda etmiş ve çıkmıştı motelden. Tereddüt bile etmeden Tony'ye doğru ilerleyip aralarındaki boşluğu kapattı, kendisinden kısa olan bedenin belini kavradı. Tony Stephen'ın kendisini sarmalayan kollarını sevdiği gibi sweatshirtünün üzerinden bile hissettiği titreyen ellerinin tutuşunu da seviyordu. Kendine dokunuşuyla erime hakkı tanımadan kollarını Stephen'ın omuzlarına yerleştirip hızlı bir öpücük için kendisine eğilen dudakları havada karşıladı.

İffetli, sakin bir öpücüktü paylaştıkları ama asla bir tane ile yetinmemişlerdi. Geri çekilmeden önce ikinci, ardından üçüncü öpücüğü de çaldı Stephen ve Tony de seve seve çalmasına izin verdi. Dudaklarını aralayıp öpücüğü derinleştirmek istemiyor da değildi hani, planları olmasa seve seve yapardı. Stephen'ı öpmeyi çok seviyordu.

"Merhaba," diye mırıldandı Stephen geri çekilirken. Tony'nin kar taneleri ile süslenmiş saç tutamlarına, havanın soğuğundan kızarmış burnuna ve neredeyse çenesine kadar çıkmış atkısına bakarken mavileri mümkünmüş gibi daha da parlamıştı.

"Beni özlediğini biliyorum, doktor." Tony ukala bir tavırla sırıttı. "Özlemeyeceğini söylemiştin sanıyordum?"

"Kanıtlayamazsın." Stephen diretti. Halbuki sadece öpücüğünden bile belliydi özlediği, yine de Tony'ye karşı herhalgi bir laf dalaşını kaybetmeyi hala kabullenemiyordu.

clockwork & mechanic ☰ ironstrange, auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin