❝ Stephen Vincent Strange, ellerini düzeltme umuduyla Kamar-Taj isimli tapınağı ararken kendini bir tamirci dükkanında Anthony Edward Stark ile başbaşa bulur. ❞
➥ #1 in ironstrange
stephen strange & tony stark au
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
bölüm yirmi |"sana herkesten daha fazla inanacağım"
✘
Tony uyandığında kendini koca bir kamyonun altında kalmış gibi hissediyordu.
Uzun zamandır sürdürdüğü düzenli alkol kullanımının - alkolik olduğunu kibarca böyle ifade ediyordu - sonucu olarak son birkaç yıldır sarhoştum hatırlamıyorum durumları yaşamıyordu ama yine de hafızasının geçen geceyi tüm detayları ile hatırlamaya başlamadan önce en azından biraz kendine gelmesi gerekiyordu. Ağrıyan kaslarını gevşetmek için yatakta biraz yuvarlandı. Kapalı, kalın perdeler hala geceymiş gibi hissettirse de aradan sızan ince bir güneş ışığı hüzmesi sabah olduğunun başlıca kanıtıydı.
Stephen ile ettikleri kavga, ağacı parçalaması, onca şişe ve sonunda kendini banyoya atması zihnine birer birer üşüşürken daha fazla yatamadan yatakta doğruldu ve çıplak bacaklarını - sadece iç çamaşırı vardı üstünde - kenardan aşağı sarkıttı. En son hatırladığı şey banyoda olduğuydu, odasına nasıl çıktığını veya ıslak kıyafetlerinden nasıl kurtulduğu hakkında ise hiçbir fikri yoktu. Kendini soğuk zeminle temas etmeye hazırlayarak yataktan kalkı ama beynini çıplak yatmaya karar veren kısmı kışın ortasında çıplak olmanın iyi bir fikir olmadığına kadar vermiş olacaktı ki yerden ısınan odanın sıcaklığını da yükseltmişti. Sıcaktan çok hoşlanmasa da daha yeni iyileşmişken bir daha soğuk almadığına memnundu.
Odadaki ufak lavaboya ilerleyip yüzünü yıkayıp rezil haldeki yüzünü şöyle bir süzdü. Tam yanağının üstünde küçük bir çizik vardı, cam kırıkları yüzünden de olabilirdi çam ağacının dikenleri yüzünden de. Sadece küçük bir çizikten ibaret olmasına memnun olmuştu, ciddi görünmüyordu. Asıl ciddi görünen darmadağınık olmuş saçları ile göz altlarındaki yorgunluk torbalarıydı. Kahveye ihtiyacı olan bir adam gibi görünüyordu.
Kapının arkasındaki askıya astığı yumuşak bir altın sarısı olan bornozunu alıp üstüne geçirdi ve kuşağını bağladı. Giyinemeyecek kadar bıkkın hissettiği günlerde iyi bir bornoz daima kurtarıcısı olmuştu, bu gün de kelimenin tam anlamıyla o günlerden bir tanesiydi. Kendine koca bir kupa kahve yapacak, ardından bir süre kanepede pinekleyecekti. Etrafı toplaması da gerekecekti büyük ihtimalle, nasıl göründüğünü hala gözünde canlandırabiliyordu. Odanın ortasında tornado kopsa böyle görünürdü.
Esneyerek asma, spiral merdivenden inerken tekrar kontrolü kaybetmeden sabah içkisine yönelmemek için yapmayı planladığı bu üç adımı kafasında tekrarlayıp duruyordu. Yapması gereken şeyleri sıraya koymak ve sıra sıra onlara odaklanmak her zaman kendini kontrol etme şekli olmuştu Tony'nin ve başarılıydı da lakin merdivenlerde, ayakları altında uzanan oturma odasını görmesi tüm planların beyninden uçup gitmesine sebep olmuştu.
Adımı havada kalmıştı adeta ama kimse onu suçlayamazdı. Burayı ne hala getirdiğinin bilincindeydi, mahvetmişti, kesinlikle ve kesinlikle yeni temizlenmiş gibi görünmemesi gerekiyordu.