06

592 61 46
                                    

DENEME 1 - 2
UMARIM BU KEZ BİLDİRİM GELİR ㅠㅠ
____________________

yedi nisan, salı.

öğleden sonra yine büyükbabanın kafesine gittim, tüm gün sakin olan kafede bolca işaret dili çalışmaya fırsatım oldu ve büyükbaba ile konuşmaya.

"neden bu kadar çok çabalıyorsun" dediğinde omuz silktim,

"büyükbaba sana bir şey desem beni deli olarak görmezsin değil mi"

bakışlarındaki yumuşaklık hâlâ varlığını koruyorken ellerimle oynamaya başladım, her gerildiğimde yaptığım gibi.

"ben sinesteziğim. yani insanların duygularını renklerle görebiliyorum."

bakışlarımı kaldırmaya korkarak bekledim sessizce. fakat büyükbaba bir şey demedi, bunun yerine saçlarımı okşadı şefkatle. onda daima gördüğüm inanç rengiydi, yani gök mavisi. bu asla değişmedi. itirafımdan sonra dahi.

"peki seni o çocuğa çeken ne oldu"

yargılamadan, yalnızca chanyeol hakkında bir şeyler sorduğunda bakışlarımı yüzüne çıkardım. gözbebeklerim titriyordu, hissediyordum.

"ben kırmızıdan nefret ediyorum büyükbaba, başımı ağrıtıyor kırmızı renkli insanlar hatta bayılmama dahi sebep olabiliyor. ama onu gördüğüm yirmi yedi kasım günü, o kırmızıydı... yine de korkutmadı, başımı ağrıtmadı ya da nefretimi kazanmadı. aksine içimde öyle bir huzur oluşturdu ki sana anlatamam.
sonra jongdae ile araştırdık birkaç budizm kitabında bununla ilgili şeyler bulduk ama onlara inanmadım kesinlikle..
yine de... kaptırdım kendimi. bilmiyorum nasıl oldu, ama beş aydır chanyeol ile konuşmaya çalışıyorum ve daha yeni öğrendim işitme engelli olduğunu. konuşmaya başlayınca da beni arkadaş olarak gördüğünü söyledi..."

büyükbaba şefkatli bakışlarını yüzüme yönlendirdi,
"her sevgi karşılığını alsa sevginin kıymeti herkesçe bilinir miydi güzel oğlum. chanyeol de zamanla görecektir senin hislerini. görmezse de üzme kendini, sen sevmenin güzelliğini yaşıyorsun bu dünyada üstelik genç yaşta. bununla övün, bunun kıymetini bil."

büyükbaba haklıydı. sevginin ne demek olduğunu henüz on dokuzumda tatmıştım, bunun kıymetini bilmekle yetinmeliydim.










sekiz nisan çarşamba, saat akşam on'u beş geçiyorken telefonumun bildirim sesi odada yankılandı.

bu saatte kim mesaj atmış olabilirdi ki?

yatağımın üzerindeki telefonu almak için çalışma masamdan kalktım, ekrana baktığımda gördüğüm isim hiç beklemediğim bir şeydi.

chanyeol mesaj atmıştı.

ellerimin anında titremesi sinirlerimi bozarken ekranı kaydırdım ve mesajı açtım;

chanyeol: selam baekhyun, kusura bakma bu saatte rahatsız ediyorum fakat sana bir şey sorabilir miyim?

hızlıca cevap yazdım,

baekhyun: selam, sorun değil uyumuyordum zaten. tabii ki sorabilirsin

beklemeden cevap geldi,

chanyeol: seonmin amca kafeyi saat kaçta kapatıyor?

gelen mesaja birkaç saniye baktım. bu da neydi şimdi?
ne alakaydı ki?

yine de cevap verdim;

baekhyun: sabahları yedide açıyor ve akşam yedi gibi kapatıyor. eğer ben oradaysam daha geç saatlere kadar açık tutabiliyor. kalabalığa ve güne göre değişiyor.
bir şey mi lazımdı?

sound of colors | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin