17

441 40 36
                                    

chanyeol'un doğum gününün üzerinden haftalar geçti, birlikte noel ve yeni yıl kutlaması için iki günlüğüne kar tatiline gittik. fakat neredeyse hiç dışarı çıkamadık, çünkü çalışmamız gereken sınavlarımız vardı ve chanyeol'un yetiştirmesi gereken üç farklı tuval...

güz dönemi bittiğinde de chanyeol yoğundu. sömestrda ben büyükbabanın yanında çalışırken chanyeol sürekli atölyesindeydi.
onu özlediğim günler yanına gidiyordum ve ancak o şekilde vakit geçiriyorduk.

bahar dönemi başladığında da bu değişmedi... üçüncü sınıf öğrencilerinin derslerinin çok yoğun olduğunu hep duyardım ama chanyeol ultra maksimum üst düzeyde yoğundu ve ben onu böyle az görebildiğim için çok özlüyordum.


mayıs ayı ile birlikte gelen finaller öncesi bahar şenlikleri ile heyecanlanmadan edemedim. geçen yıl bu şenliklere katılmamıştım ama bu yıl doğum günümde en sevdiğim grup gelecekti. o yüzden gitmeyi çok istiyordum.
fakat bunu chanyeol'e nasıl söyleyebilirdim?

benimle gelmesini istesem... muhtemelen sıkılacaktı. doğum günüm olduğu için belki de plan yapmıştı ve onu bozmak zorunda kalacaktı.
offff...

saçlarımı karıştırıp bu durumun içinden çıkmama sebep olacak bir yol arıyordum...

uhh, her neyse. chanyeol ile olmak her zaman daha eğlenceli ve beni mutlu ediyordu. müzik grubunu evde kendi başıma da dinleyebilirdim ama chanyeol ile uzun zamandır kaliteli vakit geçiremiyorduk.
evet evet... böylesi daha iyiydi.
chanyeol'e bu konuyu hiç açmazdım, onunla olurdum. hem sonuçta doğum günüm. sevgilimle olmak en mantıklı olanıydı.

tamam...
chanyeol geliyor...

derin bir nefes al...

gülümse...

oturduğum yerden kalkarak boynuna kollarımı sardım sıkıca. anında beni kucağına çekip saçlarımı öptü.

"seni çok özledim, neden bu kadar uzun sürdü dersinizin bitmesi"

bugün dört mayıs pazartesi. chanyeol dönemin son dersine girdi, benim dersim olmadığı için onu bahçede bekliyordum.

"artık son sınıf olacağımız için yeni çalışmalar verdi hoca. biliyorsun bebeğim bizim finallerimiz yaptığımız çalışmalardı. yani artık resmen son sınıf öğrencisi oldum."

gülerek ve gururlu bir şekilde söylemesi üzerine ellerimi yanaklarına yerleştirip dudaklarını öptüm.

"seninle gurur duyuyorum sevgilim."

el ele, kiraz ağaçlarının renkli çiçekleri altında yürürken mutluydum. kendi kendime şarkı mırıldanıyordum. chanyeol keyifli olduğumu bildiğinden gülümsüyordu.
onunla olmak her şeyden özeldi.

beş mayıs salı akşamı chanyeol ile buluştuk. yemek yedikten sonra açık hava sinemasına gittik. yine güzel bir romantik komediye denk gelmiştik. gülüşlerimiz yüzümüzden hiç eksilmedi.
nehir kenarında yürürken pamuk şekerlerimizi de yemiştik.
sonra bir banka oturduk, ay ışığının nehirdeki yansımasını izlerken aklımda olan tek şey yaşadığım huzurlu anların güzelliğiydi. chanyeol kolunu omzuma sarmıştı, başım omzundaydı, saçlarımı okşuyordu. ben de parmakları ile oynuyordum. sarmaş dolaş, sessiz ama en uzun soluklu sohbetimizi yaptığımız dakikalardaydık.
kimse duymuyordu, fakat biz sevgimizi birinci dilden anlatıyorduk birbirimize. insanların sağırlığına karşı, bizim kalplerimiz en eşsiz müzikle dans ediyordu nehrin üstünde. şarkılarını kendi söylüyordu ve kahkahaları birbirine karışıyordu. kimse duymuyordu fakat ne önemi vardı. biz bu sesle gülümsüyorduk.

sound of colors | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin