21

487 46 63
                                    

chanyeol
baekhyun

___________

chanyeol'un konuşabiliyor ve duyabiliyor olması, sehun ile junmyeon'un artık resmî bir ilişkilerinin olması ile duygularımın en üst düzeyde olduğu haftasonunu geride bırakmış, final haftamın ilk sınavı için el ele chanyeol ile okula gidiyordum.

takvim on mayıs pazartesini gösteriyordu. iki sene önceki doğum günüm geldi aklıma sabahın sekizinde. başımı iki yana sallayarak güldüm, chanyeol ile geçirdiğim üç doğum günüm de  unutulamayacak kadar özeldi.

"neden gülüyorsun bebeğim"

chanyeol'e bakmak için başımı hafif kaldırıp gülümsedim,
"tanıştığımız ilk zamanlarda doğum günümü nasıl kutladığını hatırlıyor musun"

gülümseyerek başını salladı,
"pijamalarınla ve panduflarınlaydın. gecenin iki buçuğunda, evinizin bahçesinde pizza yiyip bira içerek kutlamıştık. o gün güzelliğin aklımı başımdan almıştı, anlayışın, iyi niyetin her şeyinle özeldin."

omzuma sarılıp beni kendine çektiğinde ben de hızlıca kollarımı beline doladım. sesini duyduğum her an olduğu gibi, şu anda da tanrı'ya bolca şükrediyordum.
iyi ki benimleydi, iyi ki...



iki hafta boyunca sınavlara chanyeol ile gitmiş, geri kalan zamanı da yine chanyeol ile geçirmiştim. her akşam ise ailelerimiz ile hep beraber yemek yiyorduk. youngmi teyze anneme, özellikle babama müthiş bir minnet duyuyordu chanyeol ile ilgilendikleri için. babam ve annem ise, chanyeol'un bana olan güzel sevgisinin, yaptıkları her şeyden daha öte olduğunu dile getiriyorlardı.
heonpyo hyung chanyeol'un yokluğunda akademisyenliğe geçiş yapmış, bir yıldır eğitim veriyor ve kalan tüm zamanını ailesine ayırıyordu.
haetsal ise çoktan yirmi dördüncü ayını doldurmak üzereyken, kısa cümleler ve paytak yürümeleri ile hepimizin maskotu olmuştu.

bu kadar mükemmelliğin içinde, chanyeol'un gidişinden üç ay sonra ekim ayında bilinmeyen bir numaradan düzenli olarak mesaj almaya başlamıştım ama kim olduğunu bilmediğim için mesajları okumadan siliyordum. bilinmeyen kişi ise ısrarla mesaj atıyordu. birkaç kere numarasını engellemiştim fakat bu kez yeni numaradan mesaj atmaya başlamıştı, ve bu rahatsız edici durumu kimseyle paylaşamamıştım. chanyeol'e anlatmak için de henüz uygun zamanı bulamamıştım.

"bebeğim... daldın"

chanyeol'un sesiyle kendime geldim, salı günü haetsal'in ikinci yaşını kutlayacaktık bu yüzden parti süsleri almaya gelmiştik chanyeol ile.

"affedersin sevgilim, ne diyordun"
elindeki balon paketlerini gösterdiğinde pembelileri seçtim,
"her şey açık renk olacağı için pembe balon istedi yoora noona"

chanyeol başını salladığında, diğer eksikleri de tamamladık.

ertesi gün, yani otuz bir mayıs pazartesi günü büyükbaba ile haetsal'in pastasını yapmak için chanyeol ile kafeye geldik, chanyeol de müşterilerle ilgilenecekti o sırada. canım sevgilim, her anımda yanımdaydı.

"her şeyin fiyatını biliyorsun zaten sevgilim, ben masaları temizleyip hazırlayayım sen de bu sırada bir kahve al. çörek olduğunda birer tane yeriz birlikte."

belimden tutup beni kendine çekti, dudağımın kenarından öptü usulca.
"seni çok sevdiğimi biliyorsun değil mi"

başımı sallayıp dudaklarına minik bir öpücük kondurdum. sabah erken saat olduğu için kafeyi öpüşe koklaşa düzenleyip hazır etmiştik. bu esnada büyükbaba da mutfakta çörekleri pişirmişti. ikimiz için birer tane getirdi,
"bunları yedikten sonra işinizin başına geçin haylaz çocuklar"

sound of colors | chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin