Yaşadığımız onca şeye, gerçeklere ve beni öldürmene rağmen neden vazgeçemedim senden?Aşk, hep bir umuda tutunmak hâli midir? Acı içinde kavrulurken bile.
Vazgeçememek midir? Tutunacak bir şey kalmamışken. Artık çok geçken.
Geri dönememek midir? Yolun sonunu göremezken.Bu sokağı, şehri, aileni, beni, ümitlerini, hepsini terk ettin. Ama... Bende kaldın işte.
Döndüğünde bir kızın vardı Sibel, kucağındaydı. Bir aylık. Minicik. Onu yakından gördüm. Görmek zorunda kaldım. Titredim ona uzanırken, hazan çiçeğim.
Başkalarının sana sahip olduğuna şahitti sanki o. Benim dokunmaya kıyamadığıma hoyratça dokunulduğuna kanıttı.
Bir zehir uğruna başka nelerden vazgeçtin Sibel? Zorlandın mı hiç onca şeyi ardında bırakırken? Sevenlerinin yakarışları bir kez olsun aklına geldi mi? Tek bir kez hatırladın mı beni? Sana gitme deyişimi.
Bebeğin elâ gözleri ışıl ışıldı. Bir zamanlar senin gözlerinde parlayan yıldızlar, şimdi kızındaydı. Onun yıldızlarının hiç sönmemesini diledim Sibel. Bu konuda sana benzememesini diledim.
Adını Umay koydular. Yetimhaneye verildi. Sen sessiz kaldın. İdrak edemiyordun dahi anne olduğunu. Sana muhtaç masum bir varlık vardı ama sen yoktun.
Ben de o bebek kadar sana muhtaçtım. Yoktun.
Sen neden hiç olamadın Sibel? Biz neden olamadık?
Aralık 1992
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zehir
Teen FictionAlt-üst olan hayatlar, zorluklarla karşı karşıya kalınan bir sevda ve bu hikayeyi anlatan mektuplar... Yıllar sonra genç yüreklerde filizlenen taptaze bir aşk... "Korkuyorum Sibel, gözlerime bakınca anlayacaksın diye." - Eylül 2022