yedi

263 43 6
                                    

Duyduklarıma inanmak istemedim Sibel. Annem yanlış biliyordur, abartıyordur, komşular dedikodu yapıyordur diye direttim. Yakıştıramadım sana, bahar çiçeğim. Bir yanlışlık olmalıydı bu işin içinde. Hakkında olumsuz tek kelime daha söylensin istemedim.

Kafam karmakarışıktı. Kendimi sokağa attım. Avare avare yürümeye başladım. Sonra sizi gördüm. Babaannenin koluna girmiştin, karşıdan geliyordunuz Sibel. Yaklaştınız. Gittikçe yaklaştınız. Ve durdu adımlarımız. 

"İyi akşamlar Bekir," dedi babaannen. İyi akşamlar dedim. 

Bakışlarım sana dokundu kısa bir an Sibel. O ânâ dek yok demiştim, olmaz. Ya seni karşımda gördüğümde nasıl inanmayı reddebilirdim? Çaresizce yanlış görmüş olmayı diledim. Sebebi başka bir şey olmalıydı o donuk bakışların. Bu sen değildin. 

O kısacık anlarda zor ayakta durdum, bahar çiçeğim. İçim üşüdü. Kaybolmuş hissettim kendimi. Siz yanımdan uzaklaşırken, aklım da usulca beni terk etti sanki. 

Doğru muydu yani? Benim bahar çiçeğim zehirlenmiş miydi? Bu yüzden mi solgundu? Yorgundu?

Seni suçlayamadım Sibel. Bile bile yapmaz, birileri kanına girmiş, kandırmıştır dedim. Sanma ki sevgim azaldı. Asla. Kurtulacaksın bunlardan. Unutulacak. İnanıyorum. 

Sevdam zehirlenemeyecek Sibel. Kim ne derse desin, zehirleyemeyecek beni, sana karşı.

Eylül 1991


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
ZehirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin