Park Jimin Twitter'da gezerken yoonmin fanartları ile tanıştığında onların bağımlısı olacağını düşünmemişti. Biricik hyungu Min Yoongi'nin de ona bu bağımlılığında yardımcı olacağını düşünmediği gibi.
idol yoonmin 🌸 iki bin yirmi iki mayısı
Benim planladığım bölüm hiç böyle değildi ama anlaşılan yoonminin biraz sevişesi gelmiş. Bu sebeple eğer ki ben böyle şeylerden pek hoşlanmam derseniz o kısım geldiğinde atlayabilirsiniz.
Bu bölüm +90 olduğunda yeni bölümü atarım. Öptüm hepinizi kocaman. Yorum yapmayı unutmayınız. İyi okumalar!
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Yıllardır onlarca farklı yayına katılmış, onlarca program çekmiş, çeşit çeşit içerik oluşturmuştuk. Yayınlanmış yüzlerce farklı videomuz, oynadığımız tonlarca oyun vardı. Fakat bütün bunların arasında bir tanesini çekmeyi diğerlerinden çok daha fazla seviyordum ki bu da In The Soop'tu. Ne zaman bize bunu çekeceğimizi söyleseler içim kıpır kıpır oluyordu.
Bizim için hep beraber gittiğimiz tatil gibi oluyordu. Evet, bir yandan izleyenler için bir şeyler yapmakla uğraşıyorduk ama zaten bir aradayken her şeyin birbirine girmesi de pek vakit almadığından bunda zorlandığımızı söylemek de mümkün değildi. Birkaç gün sakin bir yerde kafamızı dinlemek bana da diğerlerine de çok iyi geliyordu.
Bu yılki çekimler için bize küçücük bir ada ayarlamışlardı. Evimiz geçtiğimiz yılki eve göre küçük olsa da yine de hepimiz için birer odası vardı. Benim odam evin arka tarafındaki küçük koruya bakıyordu mesela. Evin bahçesi istediğimiz gibi koşuşturup yuvarlanacağımız yemyeşil çimlerle kaplıydı. Bu kez bahçemizde havuz yoktu ama tek bir potası olan küçük bir basketbol sahası vardı. Sahayı gördüğüm gibi tekneden indiğimiz anda Yoongi hyungla bir iddiaya tutuşmuş, eşyalarımızı yerleştirdikten sonra da kendimizi gün batımının nefis renklerinde basketbol oynamaya bırakmıştık.
İşin aslı hyungumla aram biraz... tuhaftı. Son birkaç haftadır ilişkimizin nasıl olduğunu tam olarak çözebildiğimden emin değildim. Yani eskisinden daha az konuşuyoruz gibi geliyordu bana ama beraber geçirdiğimiz vakitlerde hiç öyle değildi. O sabah otel odasında tek başıma uyandığımda ilkin sadece tatmin olmuş olmanın verdiği haz ile mutlu mesut olsam da gece yatağa girdiğimde kendimi çok garip hissetmeye başlamıştım. Yatakta kendi kendime ve gecenin bütün izleri ile bulmak normal koşullarda çok tahrik edici olabilirdi belki ama yalnız başıma olduğumda bir parça bana kendimi kullanılmış hissettirmişti.
Yoongi hyung, seksten sonra partneriyle ilgilenmeyi seviyor gibiydi. İlk seferimizde beni hiç yorgun değilmiş gibi temizlemiş, okşayıp öpmüş, koynunda uyutmuş ve ertesi gün ihtiyacım olduğunda işini gücünü bırakıp gelmişti bana. Fakat o gün akşama kadar bana ne yaptığımı, nasıl olduğumu dahi sormamıştı. Onun ertesi günü de ben kayıt için stüdyoya gittiğimde kaydımı onun yerine başka biri almıştı. Normal koşullarda benim kayıtlarım alınırken yanımda olmayı hiç aksatmaz, hatta birçoğunu bizzat kendisi alırdı. Bunun için bile bana hiçbir şey söylememiş, ben de bir müddet sonra kesinlikle aramızda bir problem olduğunu düşünmeye başlamıştım. Belki yaptığım çok paranoyakçaydı ama nasıl olduğumuzu kontrol etmek için stüdyosuna gittiğimde bu düşüncelerim tamamen değişmişti. Çünkü önce o çalışma masasında otururken ağzımı, sonra da monitörünün önüne yatırarak beni becermişti.
