14

2.8K 300 409
                                    


Selamlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor?
Bayadır Yoongi'nin ağzından bir bölüm yazmayı düşünüyordum ve işte, hoop karşınızda kendisi.
Bu bölüme bolca cidden bolca yorum istiyorum. Ne kadar yorum o kadar motive olmuş bir yazar biliyorsunuz ki.
Sınırımız +100 oy. Sınırı geçtiğinde yeni bölüm gelir.
İyi okumalar!
twitter: yoonierkives
cc: yoonierkive
Koccaman öptüm herkesi.
Okuduğunuz tarihi ve saati buraya alayım:

 Okuduğunuz tarihi ve saati buraya alayım:

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


&&&

Ben Min Yoongi.

Daegu'nun uzak bir mahallesinde doğmuş, dünyanın en ünlü grubunun ikinci büyük üyesi, Kore'nin en hızlı rapçisi Min Yoongi. Soğuk bir bahar ayının ilk günlerinde sıradan bir ailenin küçük çocuğu olarak geldiğim bu dünyayı şimdi iki lafımla karıştıracak kudrete sahip otuzlarındaki bir adam olan Min Yoongi, Agust D, Suga. Hepsi benim, hepsi benim varlığımın bir başka tezahürü.

Ben Min Yoongi, söylenene göre günün ilk ışıklarında açmışım gözlerimi dünyaya, güneş ufuktan göz kırpmaya başladığında ben de ilk haykırışımı, bana kalırsa ilk küfrümü etmişim. Akça pakça bir oğlan olduğum için vermişler bana bu ismi, ince ince işlemişler beni, içimde taşıdığım o koca karanlığa rağmen zihnimin kirli ve yaralı köşelerine kazınmış bu ad, belki de vazgeçemeyişim bundandır. Evirip çevirip kendime, farklı benliklerime verdiğim ismin hep gelip de bana bağlanması bu sebeptendir.

Belki de yalnızca parlamak istemişimdir, tüm isli lekelerime rağmen ismimin hakkını vermek, ışıldamak istemişimdir. Bundandır kendime, kendimin bir başka kopyalarına verdiğim isimlerin hep birbiriyle ilintili olması.

Hayat, kendime koyduğum hedefler, arzularım ve isteklerim beni şu anda olduğum noktaya getirse de ben hiç de işlerin bu kadar büyüyeceğini tahmin etmezdim. Ama bir şekilde olmuştu ve ben şuanki her şeye ve herkese sahiptim.

Eğer kendime bu iyiliği yapmasaydım belki de bir yerlerde, hiç yürekten sevemeyeceğim bir kadınla, ikimizi de mutlu etmeyen bir evliliğin içinde dört duvarın arasına hapsolmuş, sırf artık etrafımızdan ve birbirimizden bıktığımız için bir çocuk bekliyor olabilirdik. Ay sonunu zor getiren bir maaşım olurdu belki, Daegu'da tutunamadığımızdan ya da sadece daha büyük dünya hayalleri olan bütün küçük insanların yaptığı gibi Seul'e gelmiş olurduk.

Şimdi kendimi bildiğimden, hele de kadınlara en ufak bir ilgi beslemediğimi fark ettiğimden bana o hayat gittikçe korkutucu geliyordu. Neyseki böyle bir hayat ihtimalim yoktu artık, mecbur değildim buna. Bütün eksilerine ve eksiklerine rağmen memnundum hayatımdan.

Fakat insan, onca varlığına rağmen hep sahip olamadıklarının arzusuyla da yanarken odasının önünde tekmelendiği, parmaklarının ezildiği, neredeyse saçlarının yolunduğu ve yüzüne tokadın inmesi gibi süprizlerle dolu olmayan bir hayata sırtını döndüğünde dahi kendini eksik hissedebiliyordu. Sahiden de insan bir şeylere sahip olduğunda hep daha fazlasını istiyordu, hem de onlara istediği en sahip olabilecekken.

fanarts|yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin