18

2.3K 300 323
                                    

Selamlar, nasılsınız? Nasıl gidiyor hayat?

Finalden önceki ikinci bölüme hoş geldiniz, bir bölüm sonra final gelecek gibi görünüyor planlarıma göre, ama yazarken bazen işler değişebiliyor, bu yüzden tam kesin bir şey söyleyemiyorum.

Umarım keyifle okursunuz efendim, ben yazarken epey keyif aldım.

Bu bölüm için sınırımız +140 oy ve bolca yorum. Yeni bölüm sınırı geçtiğiniz zaman gelir.
Herkese iyi okumalar! Yorumlarınızı bekliyorum.

Bunu yapmaktan kendisi de nefret ediyordu aslında ama elinde olan bir şey de değildi işte

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bunu yapmaktan kendisi de nefret ediyordu aslında ama elinde olan bir şey de değildi işte. Kalbi kırgın olunca midesine giden yollar da enkazla doluyor, cam kırıklarını geçirip de iki lokmadan fazla bir şeyi midesine gönderemiyordu.

O sabah da Hoseok hyungunun zorlamasıyla ve Jungkook'un da onlara katılması ile beraber üç kişi çıktıkları kahvaltıda pek bir şey koyamamıştı ağzına. Böyle olunca da saatler boyunca yaptıkları pratikte düşüp kalması şaşırtıcı olmayacaktı tabi.

Bir hafta süren her şeyden kaçma, saklanma, programını sürekli erteleme serüveninden sonra işe geri dönmüş, üçünün birlikte sergileyecekleri dans şovu için prova yapmak için buluşmuşlardı. İlk başta her şey normaldi ama ne zamanki vücudunda epey az bulunan enerji suyunu çekmişti, işler de o zaman karışmaya başlamıştı.

İşin aslı başının dönmeye başladığını, bir yere oturup toparlanması gerektiğini hissetmişti. Görüşü karıncalanıp bulanmaya başlamış, kulaklarına bir uğultu yerleşmeye başlamıştı. Fakat kendini görmezde gelmeye o kadar alıştırmıştı ki bunu da görmezden gelmiş, uğultu müziği bastırmaya başladığında dikkat çekmeden kendi başına geçmesi noktasını kaçırmıştı.

Hoseok ve Jungkook'a çaktırmadan kendisini bir kenara atamasına fırsat kalmadan dizleri onu daha fazla taşıyamamış, görüşü bir anda kapkara olmuştu. Bir iki adım atıp kendisini duvarın kenarına bırakmaya çalışmış, ama başarılı olamamıştı. Neyseki hemen yanı başında olan Jugkook onda bir problem olduğunu fark etmiş olmalıydı ki ona yaklaşmış, Jimin yere kapaklanmadan hemen önce güçlü kollarıyla asla hyung demediği hyungun belini kavrayıvermişti.

"Jimin!" diye bir nida dökülüvermişti Jungkook'un dudaklarından, endişesi sesinden anlaşılabiliyordu kolaylıkla. Bir yanı bunun olacağını zaten bildiğinden hep tetikteydi, belki o gün, belki ertesi gün fakat mutlaka Jimin'i yakalaması gerekecekti. "İyi misin?"

"İyiyim iyiyim." diye tekrarladı Jimin birkaç kez Jungkook onu kendi bedenine yaslayarak düşmemesi için desteklerken. Hala daha gözleri görmüyor ve vücudunda kendi başına ayakta dahi duracak gücü bulamıyordu. Hoseok da Jungkook'u duyar duymaz hemen onların yanına koşmuştu. Bir eli Jimin'in sırtına yaslanınca Jimin onun avcunun sıcaklığıyla aslığında üşüdüğünü fark etmişti. "Başım döndü sadece."

fanarts|yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin