7

3.9K 344 256
                                    

Selamlar, nabersiniz?

Yine işten güçten bir türlü oturup başına adam akıllı yazamadım kendisini. Sürekli bir şeyler girdi araya bu yüzden bitirdiğim gibi atıyorum hemen bölümü.

Geçen bölümün okunma sayısına falan bakınca fark ettim ki sınırı geçince okuyanlar oy falan vermiyor, ayıptır ya. Bu bölüm +90 olduktan sonra yeni bölüm gelir efendim. Yorumlarınızla biraz keyfimizi yerine getirelim, hım? Ne dersiniz?

not: (üst yazacaksanız da kast ettiğiniz yorumun altına yazın da anlayayım nereye dediğinizi :()

Keyifli okumalar herkese. 

&

Seoul'e geldiğim ilk günden beri pek çok şey yaşamıştım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Seoul'e geldiğim ilk günden beri pek çok şey yaşamıştım. Evet, elbet güzel, ruhumu neşeyle dolduran günlerim olmuştu fakat bir o kadar da ruhumu yaralayan, kalbime kara lekeler bulaştıran şeylerle de karşılaşmıştım. Böyle şeyler elbet Busan'da da başıma gelmişti ama buradayken belki de koca şehirde yapayalnız olduğumdan her şey çok daha korkunç, çok daha karanlıktı.

Bu şehirde ilk yalnız kaldığım anda yaptığım basit bir otobüs yolculuğuyla başlamıştı bu. Arkamda hissettiğim bedene ne tepki vereceğimi bile bilememiş, sadece uzaklaşıp birinin görüp görmediğini kontrol etmiştim. Bana dokunmaya çalışan o adamı gören yoktu ya da varsa da ağzını açıp bir şey söylemeye lüzum görmemişlerdi. Ben de yapabileceğim en saçma şeyi yapıp susmaya devam etmiştim. Fakat susmak hiçbir zaman hiçbir şeyin çaresi değildi. Susmamalı, aksine bağırıp çağırmalı, onu orada rezil etmeliydim.

Bu ilkiydi ama son olmamıştı hiçbir zaman. Park Jimin ismi insanlara ayaklarını denk almalarını gerektirecek bir güce sahip olana kadar defalarca kez insanlar bana rızam dışında dokunmaya, beni öpmeye, beni kucaklamaya çalışmışlar, defalarca ahlaksız tekliflerde bulunmuştu. Hepimiz aşağı yukarı böyle şeyler yaşamış ve bununla bir şekilde mücadele etmenin yolunu bulmuştu. En çok bocalayan ben olsam da Yoongi hyungumun desteğiyle bir şekilde ayağa kalkmayı başarmış, sonra da insanların gözünü dikip bakmaya bile korkacağı bir adam olmuştum.

Şanslıydım ki hayatımın en kötü günlerinden birinde Yoongi hyunga tesadüf etmiştim. Onunla daha çok vakit geçirmeye başladığımızdan beridir aramızda daha özel bir bağ da oluşmaya başlamıştı ve o gün de sadece o anda oradaydı. Ben, hala daha o gün o orada olmasaydı ne yapardım bilmiyordum. İhtiyacım vardı, birine, herhangi birine ihtiyacım vardı ve Tanrı karşıma Yoongi hyungu çıkarmıştı.

Biraz farklı bir çocuktum hep, yüzüm diğerlerinden hep biraz başkaca, vücudum hep biraz daha küçükçeydi. Kendimi kas gücüyle koruyamayacağımı fark ettiğimden dilimi kuvvetlendirmiştim ben de, fakat her zaman kendimi böyle korumayı da başaramıyordum. Öyle anlar geliyordu ki tek kelime dökülmüyordu dudaklarımdan, susup kalıyordum. İşte o zamanlardan birindeydi o da.

fanarts|yoonminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin