Bahtsızlar ve tahtsızlar

972 144 48
                                    


Yorumlarınızı bekliyorum. Uzun bir bölüm. Kitabın 1. Kısmı bitti.

☆☆☆☆☆☆☆♧☆☆☆☆☆☆☆☆

"Vay be. Evimiz yanmış haberimiz yok." Yatak küçük olduğu için yatarken omuz omuza sıkışmıştık. Kafamı çevirip saatler önce yatağa dokunmama konusunda oldukça iddialı olan Vini'ye baktım. Elbette pes etmişti ve benimle beraber yatıyordu. Gün içinde uyuduğum için ben iyiydim ama onun yorgun olduğu belliydi.

"Nasıl yandı acaba? Rico yakıp gitmeyi mi düşündü ki? Ama kendisi de yanmış. Küllerini bulmuşlar." Gece başımı yastığa koyduğum anda aklımdan geçen düşünceler trenine yeni vagonlar eklenmişti. Harika bir haber(!)

"Büyülü aletten dolayı olduğunu söylemediler mi? Apar topar çıkarken büyülü bir aleti devirmiş olabilirsin. Rico baygınken yangın çıkmıştır ve uyanana kadar her şey için çok geç olmuştur." Vini uykulu sesiyle kelimeleri yutarak mırıldandı. Gözleri kapalıydı. Yüzüne sarı kirpiklerinin ve sarı saçlarının gölgesi düşmüştü. Bu şekilde oldukça masum görünüyordu. Ağzını ve gözlerini açmadığı anlarda gerçekten normal ve masum bir çocuktu.

"Büyülü alet mi? Benim büyülü aletim yok ki?" Var mıydı yoksa?

"Ciddi misin sen? Evindeki neredeyse her şey büyülüydü." Vini gözlerini açıp kaşlarını çatarak bana baktı.

"Ne?" Büyü nadir değil miydi? Pahalıydı üstelik. Normal insanların evinde bir tane bile olmazdı. Giysi dolabımı düşünürsek normal biri değildim aslında- ah! Tüh! Giysi dolabındaki pahalı kıyafetler de yanmıştı o zaman yangında!

"İnandırıcı bir yalan değil."

"Yalan değil çünkü. Nasıl büyülüydü her şey?"

"Yani, lambalar, mutfaktaki eşyalar, fırın ya da tuvalet... Çok fazla büyü ile çalışan eşyan vardı." Garip olduğunu düşünmüştüm. Demek ki sebebi teknoloji değil büyüydü. Bu dünyada teknoloji yerine büyü vardı. Belki de matematik yoktu. Hayır öyle olması imkansız. Matematik evrensel bir lanet.

"Bilmiyordum. Ondan olabilir. Teknik olarak katil mi oldum o zaman?"

"Bilmiyorum. İtibarını o kadar da etkileyeceğini sanmıyorum. Zaten yeterince kötü." Vay canına. Vini acımasızdı.

"Bu hoş sözlerin için teşekkür ederim Vini." Bir cevap vermedi. Ben de gözlerimi tavana çevirdim ama anında bu kararımdan pişman oldum. Oradaki lekeler de neydi öyle?

Kafamı Vini'ye çevirdim ve tekrar onu rahatsız etmeye karar verdim.

"Önce bodrum, sonra kaçırılmış bir çocuk ve şimdi de yangın... Gerçekten de Sangwoo ile bahtımız benzer." Önce konuştuğum için rahatsız olarak bana baktı.

"Sangwoo da kim?"

"Tanımak istemezsin. Benden çok daha kötü birisi. Onun da evinde bodrum vardı ve insanları kaçırıyordu. Daha sonra bir de evi yandı tabii. Hatta seni bulduğum bodrumu onun bodrumuna benzetiyorum."

"Arkadaşların da senin gibi şey yani?"

"Arkadaşım değil! Kitap karakteri. Ayrıca ben neyim tam olarak?"

"Her neyse umrumda değil. Uyuyacağım." Homurdanıp sırtını bana döndü. Bir süre ben de amaçsızca karanlık odayı izledim. Düşünecek çok fazla şey vardı. Rico ölmüştü peki kardeşleri? Bana keloğlandaki dev kardeşleri hatırlatıyorlardı. Kardeşlerden biri ölmüştü. Muhtemelen benim yüzümden. Açıkçası suçluluk hissetmiyordum. Belki de leş bir kişiliğe sahip olduğum içindi ama Rico'nun ölümü beni etkilememişti. Aksine geriye kalan diğer 2 kardeş beni endişelendiriyordu.

Hayalet kız, cep problem ve var olmayan babasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin