Koskoca iki haftayı geride bırakmıştım.
Çoğu gün kendimde değildim, sadece sigara içip uyuyordum. Çoğu gün ise sinir krizlerim peydahlanarak elime ne geçerse parçalıyordum, buna Çağatay'da dahildi.
Sanırım o da Aras'ı öldürdüğü için biraz pişmandı. Bana olan ilgi ve alakasının başka bir açıklaması olamazdı çünkü ben bebekler gibi bakacağı son insan bile değildim.
"Neden uyandın?" Uykulu sesiyle düşüncelerimden sıyrıldım.
Omuzlarımı kendime çekerek sigaramdan bir duman daha aldığımda o da yatakta toparlanmıştı. Dizlerimi kendime çekerek kollarımı etrafına sardım. Başımı cam tarafına çevirdiğimde arkamda ki nefes alışverişleri kulağımda yankılanıyordu.
"Önümüzde ki tek engel kardeşin. Anneni kolayca öldürebiliriz. Aras'ın adamları şuan tek kelimene bakar."
"Onun adını ağzına alma. Tek engel annem de değil."
Sesim, günler önce duşta yaptığımız konuşmadan sonra yavaş yavaş yerine oturuyordu. Ona gün içerisinde evet veya hayırdan başka bir şey demiyordum fakat ağlamaktan o kadar kötü olmuştu ki boğazım, sesim ses tellerimin yerini unutmuştu sanki.
"O zaman konuş benimle, bir plan yapalım. Sen bu kadar sessiz kalmamalısın." dediğinde yatakta hareket ettiğini hissettim.
"Tek engelim sensin, Çağatay."
Cümlemle hareketleri kesilirken derin bir nefes çektiğini işittim. Onu görmesem bile yorgunlukla ellerini saçlarından geçirdiğini, yüzünü buruşturduğunu biliyordum. Onu bu kadar tanıyor oluşum kendimden daha fazla nefret etmeme sebep oluyordu. O yanlış insandı. Bunca zamandır ikimizde ateş olduğumuz için etrafımızı aleve vermekten başka bir şey yapmıyorduk.
Ben bir çalı o bir ateş değildi. İkimizde ateştik, ateşi daha fazla ateşle söndüremezdin veya kontrol edemezdin. Sadece etrafındakilerle kendini de yakmasını izlerdin. Bizde bunca zamandır etrafımızı ve kendimizi yakmakla uğraşıyorduk. Bu yüzden hiçbir faydamız yoktu.
"Biliyorum, kızgınsın ve bu yüzden özür dilemeyeceğim çünkü nedenini açıkladım. Ama sende biliyorsun ki, bizim bizden başka kimsemiz yok, beni ardında bırakamazsın."
Sesinin tonu sanki beni ikna etmeye çalışıyormuşçasına yumuşak ve alçaktı. Küçük bir çocukla konuşurmuş gibi benimle konuşması içimdeki ateşi harladı. Kaşlarımın çatılmasına engel olamadım ama yine de sükunetimi korudum.
"Lütfen, daha hata yapmayacağım. Aras'a güvendiğinin yarısı kadar.."
"Onun adını ağzına alma."
"Bana biraz da olsa yardımcı ol!" Günler sonra bana bağırdığında irkilsem bile vücudum tepki gösteremedi. "Özür dilerim, sadece..." Derin bir nefes aldı. "Sadece kendimi affettirmek istiyorum." Tükenmiş sesi kendimi kötü hissettirse de kendimi engelleyemedim.
"O zaman onun yerine sen mezara gir, Türkmen."
Uzun bir sessizlik oldu. Sadece nefes alışverişlerimiz odanın içinde yankılanırken anladığı varsayıyordum. Günlerce onun ölmesini istediğimi bakışlarıma ve hareketlerime yansıtmıştım ama bunu yapacak gücü kendimde bulamamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI' +16|Tamamlandı.
Teen Fiction'DİKKAT KÜFÜR, ARGO VE CİNSELLİK VARDIR' Aras'ın yıllarca gördüğü o iğrenç insanların hepsi kötüydü, cehennemin en dibinde yanacaklarına yemin edebilirdi, gözlerinde ki o karanlık o kadar fazlaydı ki insanı ürkütürdü. Uzun bir süre içersinde o kara...