Dikkat, küfür/argo ve cinsellik vardır.
Bir hafta sonra.
Acı.
Hüzün.
Yalnızlık.
Keder.
Özlem.
"Bu kelimelerden hangisi seni tasvir ediyor?"
"Ben her gece senin kapında ağlarken, sen o kadını becerip uykuya daldın..."
"Hiç biri." dedim kendimden emin bir şekilde. "Bunları hissedebilecek kadar duygulu, normal bir insan olsaydım karşınızda olmazdım, Gürsel Bey."
Annemin ölümünden beri sürekli göründüğüm adama baktım. Uzun yıllar sonucu, sohbet dosluğumuz olmuştu. Karşılıklı olarak sıkıntılarımızı anlatarak kendimizi rahatlatıyorduk, bu yaşıma gelmemin sebeplerinden biri de oydu.
"Yalan söylüyorsun." dedi karşımdaki koltuğunda geriye yaslanarak. Diğer hastalarıyla hep patron koltuğunda oturarak konuşurdu, sadece benimle karşılıklı olarak oturur, iki arkadaş gibi sohbet ederdi. "Şu an bunları hissediyorsun, sadece hissetmek istemediğin için kendi kendine hissetmediğini aşılıyorsun." Kaşlarım çatılırken, aramızda ki sehbanın üzerinde olan sigara paketini aldım. "İşte bu yüzden sigara içiyorsun," Elini şakağına bastırdı. "Burayı hissizleştirmek için."
"Bir hafta önce babasından vaz geçen bir çocuğu gördüm." dedim sigaramın ucunu ateşlerken. "Gözlerimin önünde oldu."
"Seni seviyorum, oğlum. Duru'ya güveniyorum, sana sahip çıkacaktır. O kadına kendini ezdirme. Bunca zamandır sana inanmadığım için özür dilerim."
Çağatay'ın titreyen ellerine baktım. Alnında ki ter damlalarına, titreyen alt dudağına, kırpıp durduğu kahve gözlerine, uzun kirpiklerine. O bunu yaşamayı hak etmiyordu.
"Sana ne hissettirdi? Onu vaz geçirdin mi?" Kendiside sigara paketimden bir dal aldı ve ucunu ateşledi.
Sol yüzük parmağında beş yıldır olan alyans yoktu.
"B-ben yapamayacağım. Duru..."
Çağatay elindeki silahı aşağı indirip babasına arkasını döndü ve bana sarıldı. Başını omzuma yaslayarak titremesini izledim.
Bakışlarım babasına döndü. Dudaklarından, "Lütfen..." diye fısıldadığını ve gözlerinden, yalvaran bakışlarını anlayabilmiştim.
Çağatay'ın elinden silahı alıp, namludaki mermiyi ateşledim.
"Evet." Gözlerimi sol elindeki boşluktan alıp gözlerine çevirdim.
"Nasıl hissettiğini konuştunuz mu?" Dudaklarının arasından dumanı verişini izledim.
"Baba?"
"Hayır."
"O benim babamdı! Duru neden yaptın?"
"Nasıl hissediyordu sence? Senden nefret ediyor mu?"
"Duru... Neden lan? Neden yaptın lan bunu?"
"Pardon?" dedim anlamayarak.
"Sonuçta babasıyla konuşmayı kesmesini sağladın. Hayatından çıkarmasını sağladın. Pişman olmadı mı?" Sigarayı küllüğe koyup gözlerimin içine baktı.
"Senden nefret ediyorum! Siktir git hayatımdan!"
Babasını çözmüş, yere yatırmış, bedenine sarılarak ağlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIRMIZI' +16|Tamamlandı.
Teen Fiction'DİKKAT KÜFÜR, ARGO VE CİNSELLİK VARDIR' Aras'ın yıllarca gördüğü o iğrenç insanların hepsi kötüydü, cehennemin en dibinde yanacaklarına yemin edebilirdi, gözlerinde ki o karanlık o kadar fazlaydı ki insanı ürkütürdü. Uzun bir süre içersinde o kara...