K'8

4K 83 19
                                    

Dikkat, küfür/argo ve cinsellik vardır.

"Mallar nerede?"

"Arabada, efendim."

"Bir tane sarıp getirsene, Soner."

"Tabii ki de, efendim."

Gözlerim karşımda ki adama kayarken uzun pullu elbisemin yırtmacını düzeltirmiş gibi yaptım. Ellerimde ki siyah kadiye eldivenler, muştadan dolayı gecenin karaltısına bürünmüşlerdi.

"Aras Bey'le görüşmüştük. Böyle bir sıkıntımız yoktu bizim."

Karşımda ki adam iri yapılı, yakışıklı biriydi. Mavi gözleri keskin yüz hatlarıyla bir bütün oluşturuyordu. Hafif sakallanmaya başlamış suratı beni etkilese de, kadın pazarlama da bir usta sayılırdı. Avcıydı her zaman fakat şu an onun üzerinde ki adam için yem olması tabii ki de sinirine dokunuyordu.

Barda ki bas sesi burayı sallarken gülümsememle elimi arkaya attım. Sarılan madde dudaklarımın arasında ki yerini alırken, kollarımı arkaya doğru uzattım. Soner peluş, siyah kürkümü üzerimden aldı, diğer korumam ise dudaklarımda ki zehri yakıyordu.

Derin bir nefes alıp, gülümseyerek etrafımda döndüm. Uzun topuklarımın sesi odada yankılanırken, korumalarım dümdüz bir şekilde adama bakıyorlardı. Benim bu halime alışkınlardı.

Sağ elimde ki muştayı düzeltip ona doğru adımladım. Pazuları siyah gömleğinden belli oluyordu. Bacaklarımı iki yana açarak kucağına oturduğumda yutkunduğunu gördüm. Yüzüme bir sırıtma yayılırken dudaklarımın arasında ki zehirden bir duman çektim ve suratına doğru üfledim. Altımda ki sertlik kendini gösterdiğinde sırıtmam daha da büyümüştü.

"Sürekli kadınlarla iç içesin ama ona rağmen kolay etkileniyorsun, Sarp Kırsal." dedim kollarımı boynunda birleştirirken.

"Beni kolayca tahrik edebilecek niteliklere sahipsin, Duru Yüksel." dedi sırıtarak.

Dudaklarımızın arasında bir kaç santim olmasına rağmen onun adım atmasını bekliyordum. Sonra kalkacak yüzünü dağıtacak, Aras'ın önüne atacak ve yaptığımız anlaşma böyle sürüp gidecekti.

Sinirimi bunlarla atıyordum. Manolya olmadığı için baba bozuntusu kendini işine vermişti. Çok garipti çünkü kendimi eskisi kadar bağımlı hissetmiyordum.

Çağatay'la son görüşmem okulda olmuştu, aramızda sessiz bir yemin varmışcasına konuşmuyorduk. Bu işin iyi tarafıydı ama geceleri arada onu yanımda hissetmem hayal mi yoksa gerçek mi diye düşünmek beni çok yoruyordu.

Aslında onun kendisi beni yoruyordu.

"Efendim, Çağatay Türkmen arıyor." Soner'in sesiyle düşüncelerimden sıyrılırken, karşımda ki adamın kucağından kalktım ve arkamı dönerken çenesine sağlam bir yumruk attım.

O inleyerek kanı yere tükürürken, son model telefonumu elime alıp aramayı yanıtladım.

"Saat sekizde senin dairende, iddialarımıza devam, Yüksel."

KIRMIZI' +16|Tamamlandı.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin