Bölüm 25

193 17 19
                                    

Yongsun, okula girer girmez direkt olarak Wheein ve Hyejin'in sınıfına çıkmıştı. Hazır Byulyi hastanedeyken, tüm soruşturmasını bitirmek ve sorunu kökünden çözmek istiyordu. Bunun için sadece iki ya da üç haftası vardı ama bu onun için sorun değildi, bir daha Byulyi'ye zarar gelmesine izin vermeyecekti. 

Wheein: Yongsun? Senin bugün geleceğini düşünmüyordum. Byulyi ile kalırsın sanmıştım. O nasıl oldu? İyi mi?

Yongsun: İyi sayılır, ne kadar iyi olabilirse artık. 

Wheein: Ne zaman ziyarete gelmemizi ister?

Yongsun: Yüksek ihtimalle hiçbir zaman. (gülümseyerek) Ben ona yeterim çünkü.

Wheein: Yaa! Götün kalkmış senin Yongsun efendi aman aman. Havalara bak. 

Yongsun: Ne oldu sen yazarın ağzından mı konuşuyorsun ya?

: Ne alakası var ya?

Yongsun: Çok alakası var yazar hanım. Artık şu diyaloğa Hyejin'i de ekle de boş boş konuşmayalım bari. 

Hyejin: Hayırdır ne oldu niye beni bekliyorsunuz?

Wheein: Ben bilmiyorum sebebini. Yongsun hanım aklındakileri ortaya koymuyor ki.

Yongsun: İki dakika sabredemedin Wheein. Neyse, anlatayım. Byulyi'nin neden hastanede olduğunu biliyorsunuz değil mi? (onay aldıktan sonra devam etti) Yüksek ihtimalle antifriz suyu kahveyle karıştırılmış, yani kahveyi kimin verdiğini öğrenmem gerek. 

Wheein: O kafeteryadaki değişik tipli adam. Hani saçı sakalı birbirine girmiş bir tip vardı ya. 

Yongsun: İsmini hatırlıyor musun Wheein?

Hyejin: Ben çok net olmamakla birlikte hatırlar gibiyim. Sanırım ismi Young Go gibi bir şeydi. 

Yongsun: Umarım bu yeterli olur, şimdi gidip okul çalışanlarının bulunduğu listeye bakacağım. Sonra görüşürüz.

Annesinin odasına girip teker teker dosyaları eline aldı. Tüm isimlere teker teker bakarken Lim Yoo Go dikkatini çekmişti. Hem Hyejin'in söylediği isme benziyordu, hem de cv'sinde fotoğrafı olmayan tek kişiydi. Annesi odaya girdiği zaman arkasına döndü, kaşları çatık bir halde. 

Kwon Bo-ah: Yongsun? Ne yapıyorsun burada? 

Yongsun: Anne, bu çalışanın neden fotoğrafı yok? 

Kwon Bo-ah: Çünkü artık burada çalışmıyor. İstifa etti. 

Yongsun: Hâlâ cv'si burada olduğuna göre işten çıkalı çok olmadı, hm? Sence de şüpheli değil mi anne?

Kwon Bo-ah: Ne bakımdan?

Yongsun: Anne, dün kafeteryada satılan bir kahve yüzünden öğrencilerinden biri zehirlendi. Az kalsın ölecekti. Ve tam bundan sonra kafeteryada çalışan biri istifa ediyor. Hiç süphelenmedin mi?

Kwon Bo-ah: Yani dediklerin mantıklı ancak artık yapabileceğimiz bir şey yok. İş işten geçti. 

Yongsun: Daha dikkatli olman gerekmez miydi? Eğer o kızın ailesi seni dava edip işinden attırırsa da böyle söyleyebilecek misin?

Kwon Bo-ah: Yongsun, ne ima etmeye çalışıyorsun? 

Yongsun: Hiç. Sana kolay gelsin. 

Annesinin odasından çıkıp Seulgi'nin yanına gitti. Eğer Lim Yoo Go'nun Byulyi ile bir bağlantısı varsa bunu en iyi bilebilecek kişi Seulgi'ydi. 

Seulgi: Yongsun! Byulyi'm nasıl oldu? İyi mi? Ne zaman okula dönecek? 

Yongsun: Sana da merhaba Seulgi. 

Seulgi: Sorularıma cevap ver. Byulyi'm nasıl? 

Yongsun: İyi sayılır. İki ya da üç hafta sonra okula dönecek. 

Seulgi: İki ya da üç hafta sonra derken? İyi de Byulyi olmadan okul geçmez ki! 

Yongsun: Yapabilecek bir şey yok. İyileşmesi için şart. 

Seulgi: Aman ya... Neyse. Neden geldin sen niye onun yanında değilsin?

Yongsun: Buna sebep olan kişiyi arıyorum. Şüphelendiğim biri var ama artık burada olmadığı için kolay bulamam gibi. Ama ismini bulabildim. Byulyi'nin Lim Yoo Go ile bir bağlantısı var mı?

Seulgi: Lim Yoo Go mu? Ortaokuldan beri Byulyi'nin peşini bırakmayan sapık o! Hapisten mi kaçmış? 

Yongsun: Hapis mi? Annem böyle birini nasıl işe aldı? 

Seulgi: Ne? Sen ciddi misin? Eğer yerinde olsaydım annenle hayatta bir daha görüşmezdim. O sapık Byulyi'yi elde edebilmek için her türlü şeyi yaptı. 

Yongsun: Anladım Seulgi. Ben bu konuyla ilgileneceğim, kimseye bundan bahsetme. Byulyi'ye bile. 

Seulgi: Nasıl dersen Yongsun. 


Seep Out From That Girl (G!P)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin