20

5.4K 328 86
                                    

"Oha."

Toprak, Karahan'ın kısa ve öz tepkisine gülümseyip arabayı park etti. Karahan şok olmuş bir şekilde karşısındaki eve bakıyordu.

"Ailenin illegal işlerle uğraşmadığına emin misin?"

"Dedem mafyaydı."

"Ciddi misin?"

"Hayır."

Karahan Toprak'a ters ters bakıp araban indi. Toprak da arkasından sırıtıp inince birlikte evin girişine kadar yürüdüler.

Ev kısaca büyük bir çiftlik eviydi.

Eskiden burayla dedesi ilgilenirdi. İçinde onlarca tür hayvan vardı ve sürekli yenileri gelirdi. Ama artık dedesinin ilgilendiği zamanlardaki ihtişamı yoktu. Dedesi hastalandıktan sonra hayvanların çoğu satılmış sadece Toprak'ın satılmasına izin vermediği atı ve birkaç tavuk kalmıştı.

Tavuklar otantik hissettiriyordu.

Bu yüzden onların da satılmasına izin vermemişti.

Küçükken tavukların dışkılarını çikolata sanıp yemeye çalıştığı zaman aklına geldiğine dehşetle kafasını iki yana salladı. Bu anıyı hemen unutmalıydı.

"Atına kim bakıyor? Yoksa her gün buraya mı geliyorsun?"

"Yan çiftlikte dedemin arkadaşı yaşıyor. Ona rica ettim. O bakıyor."

"Seni seviyor demek ki."

"Hayır küçükken beni zehirlemeye çalışmıştı şimdi para verdiğim için bakıyor."

Karahan Toprak'a garip garip bakıp bir şey demedi. Sanırım bu tuhaflıklarına alışması gerekiyordu. Zaten hayatı kötü planlanmış bir şaka gibiydi.

"At nerede?"

"Onun bir adı var Karahan. At demen onu üzer. Biraz saygılı ol."

Karahan'ın gözleri büyüdü ve Toprak'a döndü. Ses tonunu hafifçe yükselterek konuştu.

"Sabahtan beri bir kere bile adını söylemedin sen de at diyorsun!"

Toprak omuz silkip "Bu ona at dediğin gerçeğini değiştirmiyor." dedi rahatça.

Karahan derin bir nefes verip pes etti.

"Peki, ismi ne?"

"Karahan."

"Ne? Adı Karahan mı?"

"Evet," dedi Toprak sırıtarak "Adı Karahan."

"Peki bu ismi ne zaman koydun?"

"Az önce karar verdim."

"Karahan'dan önceki ismi neydi?"

"At."

"Atın adı At mıydı Toprak?"

"Evet." dedi sırıtmaya devam ederken. Ama şirindi. Ona en sinirli anında bile yumuşayabileceğini fark etti Karahan.

"Madem adı Attı neden ben at dediğimde bana kızdın?"

Toprak gözünü kısarak Karahan'a baktı.

"Çünkü sen At derken adı bu olduğu için değil at olduğu için dedin. Önce adını sormalıydın."

Karahan eliyle yüzünü sıvazlayıp omzunu düşürdü.

"Tamam özür dilerim. Peki tekrar soruyorum. At nerede?"

"Ahırda."

"Sağ ol çok açıklayıcı oldun." dedi Karahan göz devirerek.

"Tarif etsem bulabilecek misin Karahan? Gidiyoruz işte."

Atların kaldığı yere doğru yürüyorlardı. Çiftlik büyük olduğu için ve atların kalması gereken yerler çiftliğin en ucunda olduğu için yürüyüş tahmin ettiklerinden uzun sürmüştü.

Toprak yürürken çevresindeki boş alanlara baktı. O çocukken buralar çok canlı ve eğlenceli olurdu. Yanlarında oyunlar oynar ve onları severdi. Yemeklerini paylaşır, yüzünü yalamalarına izin verirdi. Hayvan sesleri asla kesilmezdi. O zamanlar o kadar eskide kalmıştı ki annesi bile onu severdi. Şimdi boş kafeslerden başka hiçbir şey yoktu. Sessiz ve soğuktu.

Yalnız ve kimsesiz hissetti.

Toprak burnunun sızlamasından ağlamak üzere olduğunu anladığında aceleyle gözlerini sildi ve burnunu ses çıkarmamaya çalışarak çekti.

Ama Karahan fark etmişti.

Toprak'ın ağladığını gördüğü an durdu ve onu kolundan tutarak kendine çekip sarıldı. Boy farklarının olmayışından dolayı romantik bir sarılış olmasa da bu Toprak için fazla yakın bir temastı.

Kalbinin hızlandığını hissetti.

Eşcinsel olduğunu uzun zaman önce kabul etmiş hatta ailesine bile söyleyip evlatlıktan reddedilmişti ama hoşlandığı insanla bu denli yakın temas daha önce yaşadığı bir şey değildi. Her şeyi bırakıp bunun için bile ağlayabilirdi.

Herkesin ondan nefret edeceğini düşündüğü için arkadaş bile edinmiyordu. Bunlar onun için yabancı şeylerdi. Hele ki hemcinsi tarafından sevilmeyi hayal bile edemezdi. Kendini buna layık görmüyordu.

"Ağlama."

Gerçekten ağlamaya başladığını o an fark etti.

Karahan onu kendinden uzaklaştırıp omzularının iki yanından tutarak kendisine bakmasını sağladı.

Kirpikleri ıslak ve gözleri kırmızıydı.

Toprak'ın çenesi titrediğinde Karahan hissettiği kalp acısıyla derin bir nefes alma ihtiyacı hissetti. Ellerini ıslak yanaklarının iki yanına koyarak Toprak'ı kendine çekti ve dudaklarını birleştirdi. Gözyaşının tuzlu tadıyla birleşen o yabancı tadı aldığında onun da gözleri doldu.

Toprak hissettiği dudakları idrak ettiğinde ne yapacağını bilemedi. Hissettiği dudaklar kendi gözyaşıyla ıslanmıştı ve yumuşaktı. Kendine geldiğinde o da elini Karahan'ın yanaklarına koydu ve onu daha da kendine çekti.

Karahan hissettiği duygu yoğunluğuyla ağladığını fark ettiğinde öpüşleri daha da derinleşti.

Ve dakikalarca ağlayarak öpüştüler.

-

20. bölüme geldik e artık öpüşmesinler mi?

Sütyen | BxB | TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin