Toprak
Soğuk ve ilginç bir şekilde sessiz bir İzmir gecesinde oturduğum banktan karanlık denize baktığımda hissettiğim tek şey içimde yanan ve sönmek bilmeyen siktiğimin ateşiydi. Evet soğuk rüzgarın ince tişörtümden içeri sızıp çıplak tenimi yalayıp geçtiğini hissediyordum ama bu bedenimi üşütmek yerine içimdeki ateşi daha da harlıyordu. Zatürre olmayacağımı bilsem üzerimde ne var ne yok çıkarır ve soğuk denize atlayıp Tanrı'dan içimdeki ateşi söndürmesini dilerdim ama ne yazık ki buna ne gücüm vardı ne de cesaretim.
Dün itibarıyla evsiz bir insandım. Bir anda ne olmuştu da annem beni bir daha yersiz yurtsuz bırakmaya karar vermişti bilmiyordum ama bu sefer onun gözüne batacak hiçbir şey yapmadığıma emindim. Sadece evimde oturmuş acı çekiyordum ama bunu bile bana lüks görmüştü anlaşılan. Şimdiyse gidecek hiçbir yerim ve hiç kimsem yoktu.
Aklıma çiftlik evi gelmişti. Ama canımı yakan anılarla dolu o eve adımımı atmak istemiyordum. Orada yalnız bir gece geçirirsem kafayı sıyıracağıma neredeyse emindim. Ki bunu bana düşündüren sadece acı veren anılarım değildi. O çiftlik evi ormanın ortasında yıllar önce terk edilmiş bir evdi ve benim tırsak kişiliğim gece orada kalmayı kaldıramazdı.
Gecenin bir yarısı şu sahilde tek başıma olmak da beni korkutuyordu ama en azından huzur bulduğum deniz yanı başımdaydı.
Soğuğu ilk defa hissedip titrediğimde akan burnumu çektim ve ceketime daha da sarıldım. Isınmak için bir işe yaramayacağını bile bile kollarımı birbirine doladığımda çaresizce bakışlarımı denize çevirdim. Bu sefer cidden tutunabileceğim tek bir şey yoktu. Ne evim, ne arkadaşım, ne de sığınabileceğim bir can...
Birkaç ay önceki halim aklıma geldiğinde gülümsedim istemsizce. Yalnız ve sessizdim. Konuştuğum, değer verdiğim ve bir şeyler paylaştığım kimse yoktu. Mutlu muydum? Değildim. Ama huzurlu ve güvendeydim. Şimdiyse kalbim değersiz bir çöp olmuş oradan buraya fırlatılıyordu.
Karahan gelip yalnızlığımı bozduktan sonra daha da batmaya başlamıştı kimsesizliğim. Aslında onun yaptığı bir şey yoktu. Sorun da buydu. Karahan bir şey yapmıyordu. Onu evimden gönderdiğim günden sonra ne aramış ne de tek bir mesaj atmıştı. Çoktan Antalya'ya, nişanlısının yanına döndüğüne emindim.
Ama farkında olmadan öyle kaptırmıştım ki kendimi ona, affetmek için bahaneler bulmaya çalışırken yakalamıştım kendimi. Gelir sanmıştım, döner sanmıştım. Ondan ayrılmayı başardım deyip karşıma çıksa sorgusuz sualsiz onu affedeceğime emindim. Ama o gelmemişti.
Yine de ona kızmıyordum. Ortada hiçbir şey yokken kendi kendime gelin güvey olduğumun farkındaydım çünkü.
Kendime de kızmıyordum çünkü sevilmeye ihtiyacı olan tarafım fazla saf ve aptaldı.
Soğuktan ve uykusuzluktan bilincim gider gibi olduğunda yaslandığım banktan sırtımı ayırdım ve ellerimi başımın iki yanına sardım. Beynim uyuşmuş gibiydi ve az önce gözlerimin kaydığına yemin edebilirdim. Nefesimin tıkandığını hissettiğimde korkuyla hareketlendim ve kendime daha da alan açmak için kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım. Derin nefesler almaya çalıştığımda yanımda hissettiğim hareketlenmeyle titredim ve korkuyla o tarafa döndüm.
Yüzünün her bir tarafını atkıyla kapatmış birinin yanımda dikeldiğini gördüğümde zorla aldığım soluklarım hepten kesilmiş ve bütün kaslarım kasılmıştı. Ona nasıl dehşetle baktığımı bilmiyordum ama karşımdaki hemen hareketlenip yüzünün bir kısmını açtığında Ceyda'nın gözlerini görmemle derin bir nefes aldım ve deli gibi atan kalbimi sakinleştirmek için birkaç saniye gözlerimi kapatma ihtiyacı hissettim. Gözlerini görmesem bu karanlıkla bayılıp gideceğimden emindim.
Elimi ağrıyan kalbime bastırdığımda Ceyda hareketlendi ve önümde diz çöküp yüzlerimizi aynı hizaya getirdi.
"Tamam, korkma. Benim, Ceyda." dediğinde beynim onun sesini duymasıyla sakinleşip o olduğuna iyice ikna olunca titremelerim yavaşça azaldı ve beynim düşünür hale geldi.
Kelimeleri toparlayıp zar zor "Ne işin var burada?" diyebildiğimde Ceyda sesli bir nefes verip yerden kalktı ve banka, yanıma oturdu. Bir şey demeyince bakışlarımı ona çevirdim ve şüpheyle baktım. Saat gecenin üçüydü ve Ceyda'nın sıcak, güvenli evinden çıkıp buraya gelmesi hiç mantıklı değildi.
"Ne işin var burada dedim." diye söylediklerimi tekrar ettiğimde Ceyda bakışlarını karanlık denizden çekip bana çevirdi. Göz göz geldiğimizde bakışlarında gördüğüm boşlukla duraksadım.
Bakışları yavaş yavaş anlam kazanmaya başlayıp korku parıltılarını gösterdiğinde rahatsızca kıpırdandım ve anlamaya çalıştım.
Neden böyle korku dolu ve endişeli bakıyordu?
Bakışlarının yoğunluğuna dayanamayıp gözlerimi kaçırdığımda aniden bana sardığı kollarını hissettim. Soluklarım boğazımda tıkandığında zar zor duyulan sesiyle fısıldadı kulağıma.
"Evden kaçtım."
Dediği şeyle aniden ondan uzaklaşmaya çalıştığımda kollarını daha da sardı ve uzaklaşmama izin vermedi. Neden diye soracaktım ki ben soramadan o konuşmaya devam etti.
"Senin için kaçtım."
Kaşlarım çatıldığında o yutkundu ve birkaç saniye daha sustu. Kesik kesik konuşuyordu ve ne söyleyeceğini bilemiyor gibiydi.
"Sana yardım etmek için kaçtım."
Sessizce "Benim yardıma ihtiyacım yok ki." dediğimde benden ayrılan o oldu ve gözlerime baktı.
"Annemin seni oturduğun o evden çıkardığını biliyorum Toprak." dedi. Abi kelimesini yine es geçmişti. "Sana verdiği ve vermesi gereken bütün paralara el koyduğunu da biliyorum. Şu an sadece sevgilin nerede ve sana neden yardım etmiyor bunu bilmiyorum. Ama bunu da sen cevaplayabilecek durumda görünmüyorsun o yüzden sormayacağım." dediğinde kirpiklerim titredi. Tüm vücudum acıyla kasıldığında kaşlarımı çattım ve bankta kayarak ondan uzaklaştım.
"Eve dön Ceyda." dedim zorlukla. "Annen yanımda olduğunu öğrenirse başın belaya girer."
"Öğrenmeyecek." dedi kendinden emin bir şekilde. Sonra kalktı ve ne ara koyduğunu bilmediğim çantasını yerden kaldırdı ve içinden çıkardığı montu bana uzatarak "Hadi," dedi. "Kalk, gidiyoruz."
Uzattığı montu aldığımda "Nereye?" diye sordum tereddütle.
Bana yandan bir bakış attığında bakışlarında görmek istediğim hiçbir şeyi bulamamıştım. Bir şey demeyip kolumdan çekiştirdiğinde itiraz etmeyip kalktım ve beni peşinden sürüklemesine izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sütyen | BxB | Texting
RandomToprak: Sütyenin bizde kalmış prenses 19.08.2022 24.08.2022 Olumsuz örnek içerir.