"Neden böylesin Toprak? Bir şey olmuş. Ne oldu?"
Toprak ıslak saçlarını eliyle geriye doğru taramış ve yüzünde tek bir mimik olmadan odaklandığı duvardan gözlerini çekmemişti.
"Ne olabilir ki?"
"Annenle ilgili bir şey mi oldu?" diye sordu Karahan anlamaya çalışarak.
"O kadın umurumda mı ki Karahan?" dedi Toprak soğuk bir sesle. Donuk bakışlarını Karahan'ın gözlerine çevirdi.
Hakaret ediyor gibi konuşmuştu. Gevşek ve ciddiyetsiz Toprak'tan oldukça uzaktı.
Karahan bir şeyler demek için ağzını açtığında telefonuna gelen bildirimle sustu ve cebinden tam çıkarmadan gelen bildirime baktı. Mimikleri gözle görülür derecede değiştiğinde Toprak derin bir nefes alıp eliyle yüzünü sıvazladı.
İçten içe kalkıp Karahan'a saldırmamak için kendini zor tutuyordu ama dışından içinin aksine oldukça sakin görünüyordu.
"Çıkar mısın odamdan? Yatacağım." dediğinde Karahan bakışlarını telefonundan kaldırıp Toprak'a baktı. Bakışlarındaki bayıklık iç ürperten cinstendi. Onu daha önce hiç böyle görmemişti. Ama şu an bununla ilgileniyor gibi görünmüyordu.
"Tamam sen yat. Kötü görünüyorsun zaten iyice dinlen. Benim de ufak bir işim var. Hemen gidip geleceğim." dedi.
Toprak şüpheyle kaşlarını çattı. Mimiklerinden bir şey anlamaya çalışıyordu ama Karahan şu am oldukça ifadesiz bakıyordu.
"Sen İzmir'de kimi tanıyorsun, nereyi biliyorsun ki işin olacak?" dedi Toprak sorgulayıcı ve iğneleyici bir ses tonuyla.
Toprak'ın sorusuna karşı Karahan rahatsızca kaşlarını çattı.
"Ne diyorsun Toprak? Ne alakası var? Bir yere gidip geleceğim işte navigasyon denen bir şey var."
Karahan bunları söylerken Toprak'ın bakışları daha da değişti. Şimdi dıştan da her an saldıracak gibi görünüyordu. Tırnaklarını avuç içine batırıp sakin kalmaya çalışarak "Tamam beraber gidelim nereye gideceksen." dedi ve cevap beklediğini belli etmek için tek kaşını kaldırdı.
"Hayır sen hasta görünüyorsun dinlenmen lazım." dedi Karahan hiç düşünmeden reddederek.
"Hava almış olurum." dedi Toprak ısrarcı bir ifadeyle.
"Hayır Toprak. Yatıp dinleneceksin."
Toprak sonunda ifadesiz bir şekilde bakıp cevap vermeyince Karahan sesli bir nefes verip başını iki yana salladı ve bir şey demeden odadan çıktı. Hemen ardından da dış kapının sesi geldiğinde Toprak sinirle inledi ve yanındaki dolaba yumruk attı.
"Siktiğimin durumuna bak."
Sinirle söylenip başını ellerinin arasına aldı. Derin derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştı ama Karahan'ın gelen bir mesajdan sonra böyle gizli saklı bir yere gittiği aklındayken sakinleşmesi mümkün değildi.
Dolan gözleri artık yaşları taşıyamayacak hale geldiğine sinirle burnunu çekti ve bir hışımla yatağına girdi. Ne olanları anlamak ne de hakkında düşünmek istiyordu. Beyni patlayacak gibiydi ve bu histen nefret etmişti.
Sakinleşmeye başladığında kaç dakikadır yattığını hesaplayamamıştı. Ama sakinleşmesine rağmen gözyaşları aktıkça hala "Aptal!" diye söylenerek kafasına vuruyordu.
Aptallık edip daha önce hiç tanımadığı biriyle sevgili olursa anca böyle ağlardı işte. Karahan hakkında ne biliyordu da güvenmişti ki ona. Soyadı bile aklında değildi.
Kendine kızıyordu. Tam bir aptaldı.
Telefonunun bildirim ışığı gözüne çarptığında sesli bir şekilde burnunu çekip yattığı yerden doğruldu ve ne zaman yere düştüğünü bilmediği telefonuna uzandı. Bildirimin üzerine tıkladığında ekranda yabancı bir numara tarafından gönderilmiş bir fotoğraf açıldı. Fotoğrafın ne olduğunu anladığında beyni alarm vermeye başlamıştı çoktan. Nefesinin kesildiğini hissetti. Kalbi hızla göğüs kafesini dövüyordu.
Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldıktan sonra fotoğrafa bir daha baktı. Ağzından istemsiz acı dolu bir inleme çıktığında eliyle ağzını kapatıp yere doğru çöktü ve telefonu kendinden uzak bir yere fırlattı. Sarsılarak ağlamaya başladığında aynı anda odanın da kapısı açıldı.
Eve ne zaman geldiğini anlamadığı Karahan'ın ellerini sırtında hissettiğinde hızla doğruldu ve tiksintiyle itti.
"Dokunma bana!"
Toprak var gücüyle bağırdığında boğazının parçalandığını hissetti. Karahan irkilip ellerini kaldırarak geri çekildi ve gözlerini büyüterek dağılmış Toprak'la yüz yüze geldi.
"Toprak iyi misin? Ne oldu?"
Karahan endişeyle konuştuğunda Toprak histerik bir kahkaha attı ve "Harikayım!" diye bağırdı "Asıl sen nasılsın? Yanına gittiğin kişi seni iyice rahatlattı mı?" dedi sahte bir merakla.
Karahan şaşkınlıkla duraksadı. Yalnızca sessiz bir "Ne?" çıktı ağzından.
Toprak bir şey denemden ona bakmaya devam edince "Toprak yemin ederim bir şey yapmadım." dedi telaşla.
Toprak yeniden sinirle kahkaha attı ve sertçe yere vurdu.
"Sana biri bir şey mi dedi yoksa sen mi öyle hissediyorsun bilmiyorum ama yemin ederim hiçbir şey yapmadım."
Masum ve endişeli bir suratı vardı. Karahan mimiklerini o kadar iyi kullanıyordu ki Toprak ona neredeyse inanacaktı.
Köşeye fırlattığı telefonu bir hışımla aldı ve Karahan'ın göğsüne fırlattı.
"Kızın teki eli senin sikinde fotoğraf atıyor sen hala kendini savunuyorsun!"
Karahan'ın gözleri yere düşen telefonu bulduğunda gözlerini kapattı omuzları sakince çöktü.
"Ben bir şey yapmadım." dedi zar zor duyulan bir sesle. Toprak onun bu tepkisizliğine daha da sinirlenerek üzerine doğru yürüdüğünde "O fotoğraf eski." dedi Karahan hemen.
"Ulan piç! Sen kimi kandırmaya çalışıyorsun? Fotoğraftaki baksırın paketini önümde açmadın mı? Biz onu yanımda kalırken giymen için almadık mı? Gerizekalı mı sanıyorsun sen beni?"
Karahan gözlerini açtı ve üzerine yürüyen Toprak'a rağmen geri adım atmadan kendinden emin bir sesle konuştu.
"Fotoğraf eski diyorum sana! Lan aynı baksırdan eskiden de almış olamaz mıyım?"
Toprak'tan histerik bir gülüş duyuldu. Birkaç saniye sadece güldü ve aniden ciddileşti.
Karahan, Toprak'ın çenesinin kasıldığını gördüğünde bir adım geri gitti.
"Siktir git!"
Karahan, Toprak'ın delirmiş gibi duran halini görmezden gerek karşılık verdi.
"Gitmiyorum!"
"Lan çık git evimden!" diye bağırdı Toprak sesinin gitmesine neden olacak bir şiddetle. Ardından Karahan'ın daha önce hiç görmediği bir yüz ifadesiyle üstüne yürüyüp göğsünden sertçe ittirdi. Karahan geriye sendelediğine Toprak bir kere daha itti. Bir yandan "Git!" diye bağırıp diğer yandan yeniden göğsünden iterek Karahan'ı kapıya çarptı.
"Git!"
Karahan acıyla inlediğinde Toprak bundan etkilenmiş gibi durmuyordu aksine canı acısın diye tutup bir daha çarpacak gibiydi. Karahan tereddütle Toprak'a baktı. Israr edip gitmezse Toprak'ın onu bıçaklayacak gibi bir hali vardı. Bu yüzden hızlı bir kararın ardından acelesiz bir hareketle kapıyı açtı ve dışarı adımını atar atmaz Toprak'ın arkasından çarptığı kapıyla dışarda kaldı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sütyen | BxB | Texting
RandomToprak: Sütyenin bizde kalmış prenses 19.08.2022 24.08.2022 Olumsuz örnek içerir.