06. dengesiz şakalar

754 89 43
                                    

Bakugou'nun Ağzından

Üzerime turuncu bir tişört ve altıma da siyah bir kot pantolon giydikten sonra Deku'nun odasına gitmiştim, kapıyı tıklatmama rağmen ses gelmeyince içeri girdim. O hâlâ uyuyordu, onun tatlı görünümünü izlerken gözlerini kırpıştırarak araladı. "Kacchan?"

"Seni uyandırmaya gelmiştim, hadi çıkalım!" gözlerini ovuşturarak yatakta doğruldu, "Peki kahvaltı etmeyecek miyiz?" "Etmeyeceksin, kalk ve giyin. Sonrada yurdun kapısına gel!"

Deku'nun söylediklerini duymazdan gelerek odasından çıktım ve yurdun kapısına indim. Şans eseri Uraraka'nın işi çıkmıştı ve bizimle gelmeyecekti. Görevim tamamlanmıştı. Uraraka'yı Deku ile yalnız bırakmak istemiyordum çünkü her an her şey olabilirdi.

Az sonra Deku yanıma yaklaştı, "Kacchan, ben hazırım." süzdüğümü belli edercesine dikkatle yukarıdan aşağıya doğru süzdüm. Yeşil bir tişört ve siyah bir şort giymişti, sıradan Deku.

U.A.'in kapısına doğru ilerlerken konuşmaya atıldım, "Bir daha şort giyme." Deku bana doğru baktı, "Neden?" "Hareketlerini bacaklarının üzerinde çalışıyorsun dolayısıyla sen farketmeden daha da kaslanıyorlar yani bacakların güzel, bu da demek oluyorki her kızı kendine düşürürsün. Bu yüzden!"

Kıkırdayarak bana baktı, "Bacaklarım mı güzel?" "Hayır değil, o anlamda demedim!" dişlerimi sıkarak önden ilerledim.

Yaklaşık 35 dakika sonra büyük bir alışveriş merkezinin önüne gelmiştik. Pahalı markalardan çocuk parkına kadar her şey vardı bu alışveriş merkezinin içinde.

"Deku, sakın yanımdan ayrılma ama istersen ben alışveriş yapana kadar seni şu çocuk parkına bırakabilirim?" hiç beklemediğim bir anda koluma girdi, "Böyle kaybolmam, hadi gidelim."

Gözlerimi sinirle Deku'dan kaçırırken pahalı bir markanın mağazasına girdik. Deku gömleklerin olduğu tarafa yönelmişken bende onunla dalga geçmek için kadın iç çamaşırı bölümüne yönelmiştim. Bu bölümdeki alışveriş yapan bazı kadınlar bana tip tip baksa da umursamadan elime kan kırmızısı fazlasıyla açık bir gecelik alarak Deku'ya ilerledim.

"Hey, Deku. Bir gece seni bununla görmek istiyorum." Deku bana doğru döndüğünde elimdekini görerek kıpkırmızı kesildi, "Kacchan! Bırak onu, birisi yanlış anlayacak!" o utanarak beni iteklerken bende sırıttım, "Bacak gösterini bu geceliğin içinde daha güzel yaparsın." 

Beni az önce geldiğim bölüme ittirmişti ve hızlıca elimdekini alıp geri yerine koydu. "Bi' kere o kadınlar için, ayrıca saçmalamayı da kes." "Memnun olmuş gibi görünüyorsun, yanakların domates gibi," Deku'nun elleri yanağına sözüme devam ettim, "Ayrıca senin fiziğinin çoğu  kadından daha iyi."

Deku'nun elleri utançla kendi bedenine sarılırken bana baktı, "B-ben gömlek alacağım, sende bir şeyler bakın!" o yanımdan ayrılırken bende onunla dalga geçince eğlendiğim için bir sırıtışla alışverişime devam ettim

O beyaz bir gömlek, siyah pantolon ve yeşil kravat alırken bende siyah gömlek ve pantolon, kırmızı kravat alarak alışverişimi tamamlamıştım.

Sırada bir ayakkabı mağazasına girmiştik, ikimizde  bir çift ayakkabı aldıktan sonra mağazadan çıktık. "Deku, hadi bir şeyler yiyelim." sabah kahvaltı yapmamıştı ve şimdi bir şeyler yemesi iyi olabilirdi.

İkimizde hamburger menüsü aldıktan sonra karşılıklı oturduk. O hamburgerini iştahla yerken bense sadece onu izliyordum. Deku bende farklı bir elektirik bırakıyordu fakat hâlâ bu duyguya bir isim verememiştim. Hiç beklemediğim anlarda onu kıskanıyordum ve onunla uğraşmak hoşuma gidiyordu. Benim için geçmek istediğim bir rakip ve yanında kendimi iyi hissettiğim bir arkadaştı.

Deku kolasını içerken ben çoktan bitirmiştim, ben ayağa kalkınca Deku da alışveriş poşetlerini alarak yanıma geldi, "Yemek için teşekkürler!" o bana belirsizce gülümserken bende onun dudaklarına göz gezdirdim, "Bir kerede bir şeyi düzgün yapsan." masanın üzerinden bir peçete alıp Deku'nun dudağının kenarındaki ketçabı sildim, hafif pembeleşmiş yanakları yaklaştığım için artık daha netti.

Gözlerimi dudaklarından ayırdım ve peçeteyi masaya bırakarak geri çekildim, o da utandığı için robot gibi davranıyor ve peşimden geliyordu.

Yaklaşık 2 saatin sonunda biraz daha gezmiş ve alışverişimizi bitirmiştik. Deku'nun ellerinde biraz daha fazla poşet vardı çünkü All Might ile ilgili bulduğu her şeyi neredeyse almıştı. Kafasındaki All Might'lı şapka hakkında bana bir şeyler anlatsa da ben onu dinlemek yerine sadece izlemeyi tercih ediyordum.

Yurda döndüğümüzde saat akşam 6'yı çoktan geçmişti bile. "Bir daha bu kadar geç kalmayın, Aizawa Sensei kızacak!" bizi uyaran Iida'ya ters bir bakış attım, "Sen sussana be!" yurdun salonunda bulunan ezikleri umursamadan odama doğru yürümeye başladım.

O sırada yanıma Mina geldi, "Kacchan, sen bu aralar Deku ile fazla yakın değil misin?" "Bu seni ne ilgilendirir?" "Ben dışında birkaç kişinin dikkatini daha çekti ve siz normalde anlaşamıyorsunuz ya acaba artık aranız düzeldi mi diye merak ettik." duraksadım ve Mina'ya baktım, harbiden neden aramız bu kadar iyiydi Deku ile?

"Deku ile aramızdaki bağın iyi yada kötü olması sizin umrunuzda olmasın, böyle işleri kurcalamayı bırakın!" Mina'ya bağırırken Mina ise sadece kahkaha patlatmakla yetindi, "Fazla yanlış anladın tabi aranızdaki ilişki bizi ilgilendirmez sadece arkadaşlığınız düzelmiş gibi görünüyor."

O pembe domuz daha fazla sinirimi bozmadan, ona cevap vermeden odama çekildim ve aldıklarımı yere bıraktım. Mina'nın dedikleri aklıma geldi, dikkat mı çekiyorduk? Deku ile aramızdaki ilişki derken bu pembe bozuntu ne ima etmek istiyordu? Yarın sabah onun kafasını patlatacaktım.

happy birthday, deku !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin