Karşımızda duran Aizawa Sensei'ye ve All Might'a baktım, Sensei sargı bezleriyle Kacchan'ın kafasını tutmuş ve geriye doğru çekmişti.
Kacchan koltuktan yere düşerken bende hemen açıklama yapma gereksinimi duymuştum.
"A-All Might! siz yanlış anladınız! Aslında-" "Kes sesini Deku, bu iki yaşlı herife hiçbir şey açıklamak zorunda değiliz." Aizawa Sensei yaşlı kelimesini duyunca şok olmuş bir biçimde Kacchan'ı sargı bezleriyle kendine çekti, "Sana saygı öğretmek lazım, seni Best Jeanist'e geri yollamalıyız."
"Mavi pantolonu istemiyorum bana Deku lazım." ben utançtan yerin dibine gömülürken Sensei de Kacchan'a ceza vereceğini söyleyerek Kacchan'ı da alıp yurttan çıkmıştı.
All Might sanki benden bir açıklama beklermişcesine bakıyordu, "Genç Bakugou ile aranız düzelmiş sanırım Genç Midoriya?"
Başımı hızlıca aşağı-yukarı salladım, aramız son zamanlarda fazlasıyla iyiydi.
"Sensei, Kacchan'a ne yapacak?" "Büyük ihtimal klasik ev hapsi olabilir."
Bakugou'nun Ağzından
"Şu lanet sargı bezlerini üzerimden çek silgi herif!" "Hiç uslanmayacak mısın Katsuki?" sinirle ağzımdaki sargı bezini tükürdüm, "Bırak lan beni, tatilimin de içine ediyorsunuz!"
Aizawa Sensei beni yere doğru bırakmıştı, daha doğrusu fırlatır gibi olmuştu. "Seni annenlerin yanına yollayacağım, yurtta kimse tatilini geçiremez. Anneni aradım birazdan gelir."
"Ben eve kendim de gidebilirim! Hem o yaşlı kadının yanında durmayacağım!" âdeta canavarmış gibi davranırken annem kapıyı aralamıştı.
"Bayan Bakugou, sonunda gelebildiniz." bu kadının neden burada olduğu hakkında söylenerek yerden kalktım. "Ben eve gelmiyorum he!" annem kulağımdan tutarak çekti, "Eşek gibi geleceksin de o eve beni nasıl rezil ettiğini konuşacağız!"
"Ama anne!" annemle ikimizde birbirimize yükselirken içeriye Deku ve All Might girmişti, gelmişti benim iki gözümün çiçeği.
Annem Deku'yu görünce gülümsemişti, "Deku, kahramanlık nasıl gidiyor bakalım? Seni haberlerde çok gördüm, ne kadar başarılısın." "Sussana yaşlı kadın! Götünü kaldıracaksın çocuğun sonra havalanıyor!" "Sus terbiyesiz." annem ağzımı kapatırken ve bende onun elini kemirirken Deku da tatlı bir gülümsemeyle teşekkür etmişti.
"O zaman ben Katsuki'yi götürüyorum." "Kacchan, nereye gidiyorsun?" Deku bana doğru adım atarken bende annemin elinden kurtarmıştım ağzımı.
"Bu lanet kadın beni eve sürüklüyor, sende gelsene Deku." "B-ben mi? Size mi?" annem duraksayıp bana bakarken ben sadece Deku'nun kararıyla ilgileniyordum. "Bize gel Izuku, annen de sevinecektir, olmazsa eve de uğrarsın, hem Katsuki için de oyun arkadaşı çıkar." annem gülerek bana bakarken bende gözlerimden alev saçarak anneme karışarak hak verdim, "Deku sever oyunları." Deku mesajı almış olacakki kızarmıştı bile.
"Yok ben gelmesem olur." "Bu çocukta da keçi inadı varmış!" annem Deku'nun da kulağını tutar tutmaz ikimizi de çekiştirerek odadan çıkarmıştı.
U.A.'den ayrılalı yarım saatten fazla olmuştu ki sonunda bizim eve gelebilmiştik. Deku'dan uzak kalamıyordum bu bir gerçekti.
"Lan Deku bak, döndün dolaştın yine dibimde bittin, hayat bu işte!" ben kolumu ona atarken Deku da kızarmış ve tuhaf bir yüz ifadesine bürünmüştü. "Şey, ben ilk eve mi uğrasaydım acaba?" bu hâlâ annesine takmıştı, oğlum ben varken sen kimseyi düşünemezsin.
İçimden konuşurken annemin bizi sofrayı kurmamız için çağırınca beraber gitmiştik.
Sofra kurulduktan sonra ben ve Deku yan yana, annem benim karşıma, babamda çaprazıma oturmuştu. Deku'nun tedirgin olduğundan emindim çünkü yüzünde garipsemiş bir yüz ifadesi vardı.
"Oğlum, arkadaşını evimize davet ettiğin iyi oldu, soframız daha da güzelleşmiş. Bakıyorum bugün pek sinirli değilsin." babama doğru baktım, ardından da Midoriya'nın sırtına elimi götürmüştüm. "Arkadaşımı çok severim ben, ondan akıllı durayim dedim." arkadaşım kısmını bastırarak söylemiştim, Deku da teşekkür ederek başını tabağına doğru eğmişti.
"Gençler yemeğinizi sıkıca yiyin, akşama sinemaya gidelim, Izuku için de değişiklik olur." annemin bu harika fikrine katılarak hızlıca yemeğimi yemiştim.
Deku'nun üzerine kendi kıyafetlerimden verdikten kısa bir süre sonra sinema salonuna gitmek üzere yola çıkmıştık.
Sinemaya gelmiştik ve bilet hakkımızı korku filminden yana kullanmıştık, aslında korku filmi için anneme biraz yalakalık yapmıştım çünkü küçük Deku'nun şimşekten bile korkup, korku filminde altına yapacağından emindim.
4 bilet aldıktan sonra korku filminin yayınlandığı C salonuna doğru gitmiştik. Deku ile ben yan yana oturmuştuk, annem ile babam da hemen bir koltuk boşluk kalacak şekilde yanımıza oturmuşlardı.
"Kacchan, ne diye korku filmi seçtik ya?" Deku sabırsızca bana doğru fısıldarken bende ona döndüm, "Sen korkudan altına yap diye bu filmi istedim ama palyaço fobin falan varsa filmden çıkabiliriz? Gerçi çıkmana izin vereceğimi sanmıyorum."
"Çok gıcık birisin Kacchan." bana dirsek atarken filmin de fragmanları bitmişti ve asıl film başlamıştı.
Film bana göre korkunç değildi ama Deku'nun yanımda sıçtığına yemin edebilirdim, o korkunç sahnelerde direkt sol koluma sarılıyor ve başını bana gömüyordu, bu işi sevmiştim.
"Deku, filmin bitmesine daha çok var, gelsene patlamış mısır alıp gelelim, almayı unuttuk." anneme mısır alıp geleceğimizi söyleyerek kırmızı koltuklardan kalkmıştım ve sinema salonunun kapısına doğru ilerlemiştim. Deku da yanımda yürüyordu.
"Kıpkırmızı olmuşsun, çok mu korktun sen?" Deku yanaklarına ellerini götürdü, "İçerisi de çok havasızdı, biraz da ondan." "Gelsene, bi' yüzünü yıkayalım öyle patlamış mısır alırız."
Deku beni onaylayınca erkekler tuvaletine yönelmiştik, içeriye girince Deku önce aynada kendine bakarak oyalanmış ardından da yüzünü yıkamıştı.
O hâlâ aynada kendine bakarken arkasına geçerek kollarımı ona sarmıştım ve ellerimi onun karnında birleştirerek başımı onun sağ omzuna koymuştum. Aynadan bakışıyorduk, "K-Kacchan, patlamış mısır mı alsak acaba?"
"Of, mısırı şimdi bir yerine sokacağım, anı bozmasana." başımı çevirerek onun boynuna öpücük kondururken o da tekrardan kızarmıştı.
"Deku, sen arkadaş olduğumuzu söylemiştin değil mi sabah?" diyerek onun kulağına doğru fısıldarken o da huylanmış olacakki gözlerini sıkıca kapatmıştı, "Sen her arkadaşınla öpüşüyor musun peki?" gözlerini kocaman açmış ve hızlıca yüzünü kapamıştı, "H-hayır tabiki!" onun boynuna öpücükler bırakmaya devam ederken konuşmaya da devam etmiştim, "O zaman hâlâ arkadaş olduğumuzu mu düşünüyorsun?"
Harbiden, neydik biz? İsmini koyabileceğimiz bir ilişki yoktu.
"Biz arkadaşlığın bir üst leveliyiz Deku, anla şunu." Deku yüzünden ellerini çekip tekrardan göz temasını başlattı, "K-kanka mıyız yani?" bir anlık Deku'dan ümidi kesmiştim, her ne desem de inadına tersini anlıyordu sanki,
"Bu kankan seni birazdan altına alacak, haberin olsun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
happy birthday, deku !
FanficKatsuki, Midoriya'yı sadece bir rakip olarak görüyorken hislerinin yanlış olduğunu o doğum günü gecesi sonrasında farkeder. Midoriya ise kalbini çocukluk arkadaşına açmaya çoktan hazırdı. Başlangıç 20.06.23 // BAKUDEKU kitabıdır, iyi okumalar- Hai!!