happy birthday, deku !

27. miyav

Herkes piknik için yiyecekler hazırlarken biz Kacchan ile odaya çekilmiş ve ihtiyaçlarımızı karşılıyorduk.

"Kacchan, boynumu morarttın resmen, dudaklarım da acıyor. Yeter mi bu kadar?" "Ben hâlâ sapasağlamım." çekinerek ona baktım, "Sana öpüşmeyi yasaklayacağım, iyice alıştın." "Dudaklara izin vermezsen başka yerlere başlarım." onun karnına yumruk atmıştım, "Utanmaz ya!"

Gülerek bana baktı, "Artık Shoto'nunki gibi boyunlu kazaklar giyersin, çünkü boynun fena görünüyor, birazcık kızarmış." "Birazcık mı?" ona uflarken o da yataktan kalkmıştı, "Hadi giyinelim de şu gereksizlerin yanına gidelim."

O giyinirken ben arkama dönme gereksinimi duymuştum fakat ben üzerimi giyineceğim sırada o gözlerini hiç çekmeden beni izliyordu, "Hadi arkana dön yada çık, üzerimi giyineceğim."

"Ben izlemek istiyorum belki?" "Ama ben sen giyinirken oturup seni izlemedim!" "İzleseydin o zaman." "Gıcık." diye mırıldanırken üzerimdeki sweatshirt'ü çıkararak boyunlu kazak giymiştim, altımdaki eşofmanı da değiştirmek istiyordum fakat Kacchan ısrarla beni izlemeye devam ettiği için çıkarmamanın en iyisi olacağını düşünmüştüm.

Biz odadan çıkınca içerideki curcunanın azaldığını farketmiştim, "Oo bizimkiler sonunda salona giriş  yaptılar!" Kirishima bizi işaret ederken birkaçı daha bize bakmıştı, "Şunları servise taşımamıza yardım edin, hadi!" "Lanetler bizi bekliyorlarmış demek." Kacchan söylenerek piknik sepetini eline alarak yurttan çıkmıştı, bende peşinden gitmiştim.

Herkes numara sırasına göre servise binerken Kacchan henüz binmemişti, o benim yanıma oturacaktı çünkü numaralarımız ardışıktı, şanslıydım yani.

"Kacchan hadi gelsene, servis kalkacak seni bekliyoruz." Kacchan All Might ile konuşuyordu, muhtemelen beni kâle bile almayacaktı ama olsun.

Az sonra All Might servise binmişti, onun binmesiyle servis çalışmıştı, "All Might, Kacchan henüz binmedi ama, durun gitmeyelim!" "O kendini iyi hissetmiyormuş, dün nedeniyle hâlâ yorgunmuş. Bende onu zorlamak istemedim, Genç Bakugou yurtta kalacak." şaşırmıştım ve ona kızmıştım.

Bana haber vermemiş ve son dakikada fikir değişerek bizimle gelmemeyi tercih etmişti, eğer söyleseydi bende onunla kalabilirdim ama iş işten geçmişti, servis çoktan kalkmıştı.

Bakugou'nun Ağzından

Tabiki de yorgun değildim, bilerek Deku'ya haber vermemiştim çünkü bu akşam ona bir süprizim olacaktı, miyavlamalı bir süpriz.

Onunla birlikte gittiğim alışveriş merkezine bugün tek gitmiştim, dün gösterdiğim o kedili setten ona almak istiyordum.

Deku'yu bana karşı miyavlarken düşündükçe...

Aklımdaki bulanık düşünceleri boşvererek iç çamaşır mağazasına girmiştim, istediklerimi kısa süre aldıktan sonra mağazadan çıkmıştım.

Alışverişimi tamamlayınca eve dönmüştüm, bunu akşam Deku'ya zorla da olsa giydirecektim, öyle yada böyle, Deku bunu giymek zorundaydı.

Ben yurda döndükten saatler sonra piknikten dönen ekip de yurda giriş yapmıştı, dakikalar sonra Deku odama girmişti, "Kacchan!  İyi misin?" kurban olduğum, beni hasta sanıyordu sanırım.

"Bana sarılırsan iyi olabilirim." hiç düşünmeden sıkıca bana sarılmıştı, o bana sarılınca bende onu yatağın içine çekmiştim. "Bugün sen gelmedin, pekte bir keyfi yoktu pikniğim, hiç eğlenemedim." "Özledin mi beni?" "Çoook!" yanağıma bir öpücük kondurunca bende ona gülümsemiştim.

"Sana bir süprizim var, ikimizde çok seveceğiz." "Süpriz mi? Bayılırım! Hemde yorgunken mi hazırladın? Keşke kendini daha fazla yormasaydın." yorgun olduğum için yurtta kaldığımı sanıyordu hâlâ, neyse bunu başka zaman açıklardım.

"Pek seveceğin bir süpriz değil bence." diye mırıldanırken yerde duran pembe-beyaz çizgili mağaza poşetini işaret etmiştim, "Hediyen orada, git de bak bakalım."

Heyecanla kalkmış ve poşetin yanına gitmişti, heyecanla poşeti açmasıyla gördüğü şey yüzünün kızarmasına yetmişti, "K-kedi kulakları?" kedi kulaklarını eline alıp bakmıştı, ardından poşetin içine bakmaya devam etmişti, "Ve... O saçma giysi mi! Bunları giyeceğimi düşünmüyorsun değil mi?"

"Dün benim için giyeceğini söylemiştin ama." "Ama öyle bir şeyin asla olmayacağını da söylemiştim!" "Giymeyeceksen üzülürüm ama." burnunu kırıştırmış bir şekilde bana bakıyordu, "Üzülebilirsin çünkü giymeyeceğim!"

"Ben giydirmesini bilirim." ona doğru yaklaşmıştım ve onun boyunlu kazağının iki kenarını da tutmuştum, "K-Kacchan! Ne yapıyorsun?" onun sözlerini aldırış etmeden kazağı üzerinden tek çırpıda çıkarmıştım.

O utançla ellerini göğüslerine götürerek kapatmaya çalışmıştı, "Hiç görmemişim gibi davranma Deku." kedi kulaklı tacı onun başına takarken bir yandan da zilli tasmayı elime almıştım.

"Kacchan giymeyeceğim diyorum, bıraksana!" "Parama yazık, sus da giy bir kerecik." kızarmış yanaklarından gözlerimi çekerek, kızarmış -morarmış da diyebiliriz- boynuna zilli tasmasını takmıştım.

"Şu süslü çorabı da giy tamam mı? Hepsini eksiksiz giymeni istiyorum."

"Utanıyorum!" "Utanma ya, biz bizeyiz. Sen, ben, bi' de benim çavuşla senin küçük." "Kacchan!" ben kahkahayı patlatırken o ise kıyafeti inceliyordu.

"Bu kıyafetin diğer yarısı nerede?" "O kadar işte." "Erkekler de mi crop giyiyormuş? Altıma giyeceğim şeyden bahsetmiyorum bile." "Giyeceksen çıkmamı ister misin?" "İyi olabilir."

"Hay hay." sırıtmayla odadan çıkarken o da arkamdan bakakalmıştı.

Dakikalardır kapının önünde bekliyordum, "Deku, bence artık giyindin. Pencereden falan mı atladın da kaçtın, naptın?" "G-gelebilirsin! Ama bu bana hiç yakışmadı." ona her şey yakışır, yarım kafalı  hep kendini küçümsüyor.

Memnuniyetimi gösteren bir sırıtışla odaya girmişken nutkum tutulmuş bir şekilde Deku'ya bakıyordum, girer girmez kapıyı kilitlemiştim.

"Sen böylesine seksi görünürken ben akıllı durabilecek miyim acaba?"

"K-Kacchan, kes sesini de hoşnut olduysan geri üzerimi giyineyim!"

"Bu gece bu odadan çıkış yok."

Ben ona açgözlü bir biçimde ilerlerken o da fara yakalanmış bir tavşan gibi donuk gözlerle bana bakmıştı.