''Dünyanın sonunun başlangıcında yeni güne uyanmak,
Önceki sabahlardan hiç bir farkı yok ama;
Gittiyse hayatım artık ne manaya geliyor, merak ediyorum.
Arabalar neredeyse hareket bile etmiyor.
Ve gözüm, el sallayan yolcuların üzerinde.
Bana, beni bunca zamandır gerçekten özel yapan neydi, söyleyebilir misin?''
-Matchbox Twenty/how far we've comeMulti Lucy- Green Day/Holiday
Kim bilir ne kadar zamandır tilkinin peşindeydik. Beşinci Bulvarda koşturuyorduk. ben yorulmadım ama diyerleri ölücek gibi. Açıkçası bana işkence yapmak ister gibi bakıyorlar ve bu çok rahatsız edici.
"Bu tilki eden durmuyor"diye hayıflandı Isaac tempolu yürümeye çalışırken. "Bacaklarımı hissetmiyorum."
"Az önce vakit kaybettirmekten başka bir şey yapmadı. Ya bir tuzaksa"dedi Lucy Isaac'e tutunarak. Haklıydı ama onu takip etmek istiyordum. Nico'dan her zamanki gibi ses çıkmıyordu. Şaşırdık mı? Hayır!
"Sanmıyorum"dedim biraz daha hızlanarak."kehanetle alakası olabilir."
"Kehanet bir oyun da olabilir" İlk kez konuşmuştu Nico. Ona odaklandığımda halen dinç ama nefes nefese olduğunu farkettim. Garipti. Ama sevimli.
Bu düşünceme gülmemek için kendimi tutarak tilkiye yetişmek için hızlandım. Görüş alanımızdan çıkarsa bir daha onu bulamayabilirdik.
"Hızlanın. Görüşalanımızdan çıkmadan onu yakalamalıyız."dediğimde Leo ellerini havaya kaldırarak "nidin binnn"diye bağırmaya başladı. Gülerek tilkiye baktığımda köşeyi dönmek üzere olduğunu farkettim. Ama sanırım bir tek ben farketmedim.
"Çabuk olun gözden kayboldu"diyerek hızlanan Nico'ya yetişmeye çalıştım. İsteyince koşabiliyor demek beyefendi. Niye iki saattir salına salına yürüyordunuz!
"Beni bekle. Ya da bekleme sadece koş sen ya"
Köşeyi döndüğümüzde tilkiyi kaybetmediğiizi görerek sırıttık. İnsanlara çarparak ilerliyorduk ve bazıları bize bağırıyordu ama biz artık iyice koşmaya başlamıştık. Tam aradaki boşluğu kapatmıştık ki tilki ara sokağa girdi.
Çok klişe değil mi bu ara sokak sahnesi ya. Şimdi kaybolmuş olacak.
Ara sokağa girdik ve elbette KİMSE YOK! Çıkmaz sokak.
"Kahretsin!"dedi Nico duvara bir tekme geçirerek. Leo sıkıntıyla alet kemerini karıştırırken Lucy de yanaklarını şişirmiş etrafı inceliyordu. Isaac'in sesslenmesiyle ona döndüm. Duvarın önüne eğilmiş bir şeylere bakıyordu.
"Çocuklar. Burada bir şeyler var" nico bana çarparak oraya gittiğinde bir küfür mırıldandım. Öküz ya resmen!
Isaac'e yaklaştıkça yerde inceledikleri şeylerin kızılımsı altın sarısı tozlar olduğunu farkettim. Kum tanelerine benziyor ve çok güzel parlıyorlardı.
"Bu da ne?"dedi Lucy tereddütle. Lafı ağzımdan aldın canım.
"Sanırım tilkinin ardında bıraktığı bir iz"dedi nico bir kısmına çantasından çıkartığı ambalaja doldurarak. Şu an şu deney yapan varlıklara benziyor. Bilim adamı mı diyorlardı? Ah siz ölümlüler! Ne yapacağız kumu?
aklıma şu şekil değiştirenler geldi. Dean'in kılığına girmişti bir tanesi...
"İileride işimize yarayabilir?"dedi Isaac ne düşündüğümü anlamış gibi. Ben ona şaşkınca bakarken omuz silkerek ayağa kalktı. Hepimiz ayağa kalktığımızda duvardaki yazı hepimizin aynı anda dikkatini çekti. Kırmızı sprey ile yazılmış bir duvar yazısıydı. Daha doğrusu replik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Born To Be Monster #Nico Di Angelo (ASKIDA)
Fanfic(Ortaokuldan kalma bir kitap devam etmeyeceğim ama silmeyeceğim de) Bir insanı özel yapan şey tam olarak nedir? Veya onu yalnız biri yapan şey hiç dostunun olmaması mıdır sadece? Veya Cupid acımasız mıdır sizce? Gumiho uyanıyor ve karmaşa rüzgarı t...