6.BÖLÜM

27 3 5
                                    

Hepinize merhabaa. 6. Bölümü sizin için biraz daha gizemli ve heyecanlı yazdım. Umarım hoşunuza gider.

✨Yeni eklenen karakterler hakkında ne düşünüyorsunuz? Sizce bölümü etkileyebilirler mi?

Destek için yorum ve vote atmayı unutmayın. İyi okumalarr dilerimm.

Birbirimize anlamsız bakarken o anlatmaya çoktan başlamıştı bile.

"Adım Eren, Ömer'in arkadaşıyım. Hiç böyle yapmazdı. Hatta sabah benden daha enerjik bir şekilde gelmişti. Telefonuna gelen bir mesaj ile deliye döndü, ortalığı yakıp yıktı."

Gökalp, Eren'e sorgularcasına yaklaşırken herkesin aklına takılan o soruyu sormuştum.

"Gelen mesajı okuyabildin mi, Eren?"

"Sadece kimden geldiği ile alakalı bir şeyler görebildim."

Masasının olduğu yere gidip elinde bir kağıt ve tükenmez kalem ile geri dönmüştü. Kağıda yazdıkları hiçbir şey çağrıştırmıyordu. Yazmayı bitirdiğinde, tam olarak yazdığı şey şöyleydi:

(Özel numara)
Dediğimi yapmayacak olursan...

"Bunun devamı olduğuna eminim ama göremeden kapattı, neden böyle yaptı anlamıyorum."

Ortada bir şeyler döndüğü çok belliydi. Bunu en yakın arkadaşı bile bilemiyorsa bizim çözmemiz daha zor olacaktı.

Tedirgin bir şekilde Eren'e bakarken o da yerdeki kitapları topluyordu. Kapının önünde duruken, profesör sınıfa boğazı sanki gıcıklanmış gibi öksürerek girmişti.

Profesör, yaşı elliyi geçkin, saçlarındaki beyazlıklar siyahlardan daha fazla olan ve kareli gömlek sevdasından vazgeçmeyen birisiydi. Bize eliyle değişik işaretler yapıyordu.

"Arkadaşlar ders başladı. Yerlerinize lütfen."

Hepimiz oturduğumuz da sınıftaki gerilim biraz daha azalmış gibi duruyordu. Yağmur'a baktığımda o da başka şeylerle ilgileniyor, derse ara sıra bakıyordu.

Sınıftaki herkes dersin bitiminde dışarı çıkmak için hazırlık yapıyordu. Zil çaldığında Yağmur, Barış ve Gökalp ile beraber okulun girişinde gördüğümüz afişte olan etkinlik için yanına gidiyorduk. Koridorlar çok fazla kalabalık değildi. Hatta gürültünün bile çok az çıktığı söylenebilirdi.

Bizimkiler afişe bakarken, ben de başka yerlere asılmış, ilgimi çeken etkinliklere bakmak üzere yanlarından ayrılmıştım. Gözüme çarpanlar arasında kahve festivali de vardı. Dünyadaki en iyi festivallerden biri olabilirdi. Fotoğrafını çektikten sonra bizimkilerin yanına dönmek üzere ayrılıyordum ki koridorun sonundaki kolonun dibinde oturan Ömer, gözüme çarpmıştı. Yüz ifadesinden anladığım kadarıyla sabah ki sinirli halinden daha beter bir durumu vardı.
Yanına gidip gitmemek arasında kararsız kalınca hiç düşünmeden aklıma ilk gelen şeyi yapıp, yanına gitmiştim.

Geldiğimi farketttiğinde elinde baktığı telefonu cebine koymuştu.

"Ömer, iyi misin?"

"İyiyim, neden olmayayım?"

"Bilmem. Sınıftan çıktığında iyi görünmüyordun sorayım dedim."

"Merak etmene gerek yok. Eninde sonunda öğreneceksin zaten!"

Ayağa kalkıp yanımdan hızla uzaklaşmıştı. Son cümlesi kafamda dolaşıp duruyordu. Eninde sonunda neyi öğrenecektim ben? Neden böyle söylediği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Bizimkilerin yanına giderken öyle dalmıştım ki koridorda benden başka insan olmadığını sanıp Eren'e çarpmıştım.

"Kusura bakma..."

BİR AVUÇ TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin