HATIRLATMA:
🤫Hepinize selamm. Umarım önceki bölümlerden keyif almış ve beklediğiniz durumlarla karşılaşmışsınızdır. 17. Bölümün hepinizde uyandıracağı heyecanı ve gerilimi okumanız ve yorumlamanız için sabırsızlanıyorum.
😊Bana destek olmak için yorum yapıp, vote atmayı unutmayın. İyi okumalar dilerimm.
Gökalp'in aracının içinde onu görünce hep bir ağızdan onun şaşkınlıkla adını seslenmiştik. Hep bir ağızdan söylememiz, onu bile korkutmuştu.
"EREN?!"
"Selam millet. Hadi atlayın yoksa Oğuz'u kaçırıcaz."
Araca sığabilmek için biz Yağmur'la beraber Ömer ve Barış da dahil olmak üzere arkaya geçmiştik. Gökalp'te öne oturunca, Eren sola sinyal verip hızlı bir şekilde takip etmeye başlamıştı. O sırada biz Yağmur'la rahat oturmuşken ve kimsede şikayet etmiyorken-
"Arkadaşlar biraz kayın ya, birazdan camdan çıkıcam az kaldı!"
Daha cümlemi bitiremeden bir itiraz gelmişti. Belli ki Barış bulunduğu bu durumdan rahat edememişti. Başımı eğip Barış'ın olduğu yere doğru bakınca gerçekten de bir sıkışıklık durumu olduğunu görmüştüm. Bu durumda sadece onun değil hepimizin aynı olması durumu değiştirmese de kabullenmesi kesin bir şeydi. Yağmur'un yarı bacağı benim üzerimde iken Barış'ın sığamaması, açıkçası hepimizi hayrete düşürmüştü. Yağmur ne halde olduğunu gösterince, Barış bulunduğu durumdan başka bir yere odaklanmaya, arabanın içinde hareket ederek sığmaya ve rahatlamaya çalışıyordu. Yağmur' da bu duruma tepki göstererek Barış'ın durumunu normal olduğunu göstermeye çalışıyordu.
"Canım biz de 4+1 evde oturmuyoruz herhalde değil mi? Az sabret, ineriz şimdi."
Camı açıp hava almaya çalışan Barış, başını biraz daha öne eğince takip ettiğimiz arabayı görmüş ki, fark edilmemek üzere hızlıca içeri girmişti. Camı kapatırken diğer yandan da Gökalp'e, kolunu arkadan öne doğru uzatmış bir şekilde Oğuz'un arabasını gösteriyordu.
"Yakaladık galiba, oradalar!"
"Kolunu çeksen de biz de görsek keşke."
Barış'ın trip atar gibi olan halleri hiç bitmiyor aksine artıyordu. Üstelik de Gökalp'i bir an olsun rahat bırakmıyordu. Eğlencesine düşkün olan bir insan için normal şeylerdi bunlar aslında. Şaşırmamıştım.
"Öndesiniz Gökalp Bey. Bi zahmet biz değil siz görün."
"Bir kere halinden şikayet etmesen şaşardım zaten."
Biraz durup sadece sessizce bekleyen Barış, yine Gökalp'i rahatsız etmeye başlayacak gibiydi. Bunu ellerini sürekli kıtlatmasından ve bulunduğu yerden şikayet etme durumundan anlayabiliyordum.
"Gökalp?"
"Efendim Barış?"
"Orda sıkıldıysan gel arkaya, burası çok eğlenceli."
"Tabii tabii. Burası çok dar, sığamıyorum demiyorsun da. Yemem ben bunları."
"Gel işte ya. Bak sevgilin de sıkışık oturuyor. Sen de bir şey söylesene Buse?!"
Ufak bir tebessüm etmiştim. Gökalp'in bana olan tatlı bakışlarını görünce bu daha çok artmıştı. Geriye dönmüş bir bana bir Barış'a bakarak gülerek gamzelerini ortaya çıkarmıştı.
"Buse, canım istersen yanıma gelebilirsin. Sen buraya sığarsın."
"Yok bitanem teşekkür ederim. Burası gayet iyi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR AVUÇ TESADÜF
Chick-Lit"Güneş batana kadar denizin dalgalarıyla savrulmaya ve onlar kadar sessiz olmaya başlamıştım. ' Güneşin batışını izlemek unutkanlık yapar. ' derdi babam. O yüzden biz hep batmadan önce ayrılırdık iskeleden. Fakat bu sefer güneşin batışına kadar kalm...