Gözlerimi sonunda dikiz aynasından korkuyla bana korkuyla bakan Azer'den çekip dışarıyı izlemeye başladım. Kimseden tek bir çıt bile çıkmıyordu. Benden korkuyorlar mıydı? "Hayır hayır saçmalama Neva, onlarda bir katil bunu asla unutma!" diye geçirdim içimden. Araba bir süre daha ilerledikten sonra durdu. Burayı tanıyordum. O evdi! Kapının önünde kanlar içinde yerde yatan adam artık burada değildi. Adamın cesedini ne zaman kaldırıp, temizlediklerini merak ediyordum doğrusu. "Aman banane be" diyerek sesli bir şekilde söylendim. Ve arabadan indim Kaan evin kapısını açarak geçmem için bana yol verdi. Üçü de pür dikkat beni izliyorlardı. Umursamadan eve adım attı. Salona doğru ilerledim ve girdiğimde gördüğüm manzara karşısında şok olmuştum. Bir adam, boynuna sarılmış bir iple tavandan sarkıyordu. Geri doğru gitmeye başladım. Sırtımın birine çarpmasıyla korkuyla irkildim. Kalbim çok hızlı atıyordu. Azer'in sesini duydum çok yakınımdan geliyordu. "Neva ne oldu? Betin beyazın atmış." diye korkuyla sordu. Arkamı dönerek yüzümü ona doğru kaldırdım. "O-orda b-biri v-v-var" diye kekelediğimi hatırlıyordum sonrasında ise ucu bucağı olmayan bir karanlıktan ibaretti.
Başımda ki ağrıya birde kolumdaki uyuşukluk eklenmişti. Uyuşan koluma doğru baktığımda bir serumun bağlı olduğunu gördüm. Yavaşça yatakta kendimi dikleştirip sırtımı yatağın başlığına dayadım. Bir süre kolumdaki seruma baktıktan sonra diğer elimle serumu tuttuğum gibi çıkardım. Aniden çıkarmamın etkisiyle ağzımdan büyük bir inleme çıkmıştı. Ayaklarımı yataktan aşağıya doğru sarkıttım ve yavaşça ayağa kalktım. Başımın dönmesiyle sendelemiştim. Kapıya doğru yöneldiğimde içerden bağırış seslerini duydum. Ben kapıya doğru yaklaştıkça bağırış sesleri de daha yakından geliyordu. Seslerden biri Azer'in diğeri ise Mert'indi. Fazla ses çıkarmamaya dikkat ederek kapıyı usulca açtım. Sesler artık daha da yakından gelmeye başlamıştı. Salona doğru ilerledim, kapının önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve kapıyı açtım. Kapıyı açmamla bütün gözler bana dönmüştü. Kaan ve Ege Azer'in arkasında Mert ise Azer'in tam önünde duruyordu. Azer'in sesiyle irkilip ona doğru döndüm ama gözlerim onda fazla oyalanmadan diğerlerini süzdü. Ve en sonunda gözlerim Mert'in üzerindeyken durdu. Onu baştan aşağıya doğru süzdüğümde gözüme çarpan tek şey t-short'ü oldu. O sırada aklıma Mert'i vurduğum an geldiğinde dona kalmıştım. Bumbuz olmuştum ve Mert'e bakıyordum. "O-o benim yüzümden oldu dimi?" derken sesim titremişti. Azer bana doğru gelirken Mert onu kolundan tutarak geriye çekti. Azer ona ilk başta öldürecek gibi bakmış olsa da sesini çıkarmamıştı.
Azer olduğu yerde dikilirken gözlerimiz bir araya geldi ama ilk kaçıran o oldu. Kafamı omzumun üstüne doğru eğerek Mert'e döndüm. Korkulu gözlerle bana bakıyordu. Ama daha çok bana acıyormuş gibi... Mert bana acıyor muydu? Acıyorsa neden bana acıyor olabilirdi? Bir süre daha gözerimi onların üstünde gezdirdikten sonra Azer'e döndüm ve ona doğru ilerlemeye başladım. Mert'inde bana doğru geldiğini gördüğümde durdum "Neden buradasın bilmiyorum ama benden uzak dur!! Oradan kaçmama yardım ettin diye seni hayatımın merkezine koymadım" dediğimde odadaki bütün gözler bana dönmüştü. "Evet senin oradan kaçmana yardım ettim" eliyle t-short'ü yukarı doğru sıyırarak sarılı olan yeri gösterdi. "Ve bak senin kaçmana yardım etmem neye malum oldu" derken gülüyordu. Neden gülüyordu? Bunda komik olan ne vardı anlamıyordum. Bir süre anlamaz gözlerle ona baktıktan sonra Azer'e doğru ilerlemeye devam ettim kafası yere doğru eğik v benimle göz teması kurmamaya gayret ediyordu.
Yanına vardığımda kollarımı sıkıca onun vücuduna sardım. Nefes alış verişi hızlanmıştı. Ama beni kendinden uzaklaştırmadı beni kendine çekerek daha da sıkı sarıldı. İşte kendimi en huzurlu en güvende hissettiğim yerdeydim. Hep burada durmak istiyordum ama olmazdı, olamazdı. Ama neden olamazdı? Ben neden kendime hiç bu soruyu sormamıştım. Saçmalama Neva cevabı belli değil mi? O doğrusu onlar senden bir şey saklıyorlar ne çabuk unutuyorsun Neva m*l olma kızım diye içimden söylendim. Bir süre daha o kolların altında kaldıktan sonra ayrıldım ve kafamı Azer'e doğru kaldırdım. "Bana nerden geldiğimi göster. Ailemi göster bana başka bir şey istemiyorum lütfen Azer. Ben nerde büyüdüm Azer? Sizle olan bağlantım ne anlat bana her şeyi bilmek istiyorum. Söyle bana neden senden kopamıyorum?" dediğimde Azer yüzünü yüzüme yaklaştırarak "Çünkü seni kaybetmekten korkuyorum, gitmenden, bizi bırakmandan anlamıyor musun deli olmak üzereyim. Bir gün senin benden kopacağını düşünmek bile beni deli ediyor" dediği beni şaşırtmıştı daha şaşkınlığı üzerimden atamadan Azer doğrulmuştu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
SES YOKTU
БоевикBir insan kendi karanlığında en fazla ne kadar kaybalobilirdi? ... Kokusu. Kesinlikle bu Mert değildi ama keskin bir parfüm kokusu vardı. O yabancı tanımadığım kollarda sarhoştum ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Devami için kitabi okumaya ne de...