Kitap yazma deneyimim çok az ama elimde olanları kullanarak macera ve gizemin olduğu bir kitap yazma kararı aldım umarım beğenirsiniz iyi okumalar <3
Bu kitabı yazarken bana ilham veren ve yardımcı olan Ayciceeem 'e teşekkür ederimmm
***
Bağırmaya çalışıyordum ama sesim çıkmıyordu sanki biri boğazımın üstüne çullanmış ve beni boğmaya çalışıyor gibi bir histi ama etrafımda kime yoktu. Ve o anda bir ses duymamla yattığım yerden doğrulmaya kalktığımda başaramadım işte tam o zaman da ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğunu fark ettim. Korkuyordum ben neden buradaydım. Hiç birşey hatırlamıyordum. Ve sonra bana pek de yabancı olmayan bir ses konuştu. Ses tanıdıktı ama sahibi hakkında en ufak fikrim bile yoktu. O sırada gene kendi kendime iç sesimle boğuşmaya başlamıştım bile. Sesin sahibinin ayak seslerini duyduğumda bana doğru geldiğini anladım. İçimde bir ürperti hissediyordum -yani kim olsa hissederdi bence- . Ses git gide yaklaştı ve ben önümde bir çift ayak gördüğümde durdu. Kafamı kaldırıp bakmaya korkmama rağmen kafamı yavaşca yukarı doğru kaldırdığımda siyah giyimli bir adam gördüm. Yavaşca kafamı kaldırmaya devam ettirmeye devam ediyordum. Ve durdum artık yüzünü görüyordum.
Karşımda esmer, siyah saçlı, kahverengi gözleri ve hafif sakalları olan bir genç duruyordu. Tahminim 20 yaşında falandı. Elinin kalktığını gördüğümde bir an vuracak sanarak kendimi geri doğru kaçırdığımda benden hızlı davranmış ve çenemi tutup ona bakmamı sağlamıştı bile. "Neden burada olduğunu unutma sen kendi karanlığın yüzünden buradasın biz seni korumaya çalışıyoruz" dediğinde istemsizce ayaklarıma bakarak ona geri baktım. Bunu fark etmiş olacak ki açıklama zahmetinde bulundu. "Onlar bize zarar vermemen için en son silahımı alıp masum birini öldürdün. Bizde kendimizi güvence altına aldık o kadar" dediğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Duyduklarımın şokunu üstümden atmam 5 dakika falan sürdü diye düşünüyordum. Ve sonunda kendimi toparlayıp konuşmaya başladım. "Sen ne saçmalıyorsun? Hah birini öldürmekmiş silahını almakmış falan filan çok merak ediyorum bu sahte seneryonu ne kadar düşündün acaba?" derin bir nefes aldıktan sonra sessizce mırıldandığını duydum. Onu sinir etmek için "Birşeymi dedin duyamadım" diyerek sesimi yükselttim. Aslında içeriye çat diye 2 tane daha genç girdiğinde bağırdığımı fark etmiştim. İçeri girenlerden biri beyaz teni, sarımsı saçları ve mavi gözleri vardı. Diğeri ise esmer, turuncu saçlı ve yeşil gözlüydü. Bir süre sessizlikten sonra turuncu saçlı olan " Azer hayrola bir sorun mu var kızın bağırmasını duyduk tüm bayırı inletti sesi sorun mu var diye bakmaya geldik" bu sayede adının Azer olduğunu öğrendiğim çocuk kafasını hayır anlamında sallayarak dışarı çıkıp onu beklemelerini söyledi. Onlarda bir bana bir Azer'e bakarak odadan dışarı çıktılar.
Onlar odadan çıktıktan sonra bir süre boyunca sessizlik oldu ve Azer biranda bağırmaya başladı ama bana bağırmıyordu. "Kaan ve Ege orda daha fazla durup kapıyı dinlemeye devam ederseniz oraya geldiğimde pek güzel şeyler olmayacak." diye bağırdığında şaşkınlığımı saklamaya çalışıyordum. O sırada da kapıdan adım sesleri duyduğumda Azer'in doğru söylediğini anlamıştım. Şaşkınlığın etkisinden kurtulduktan bir süre sonra dayanamayıp "Onların kapının önünde burayı dinlediği nasıl anladın?" diye sorduğumda yüzüne bir gülüş sardı ve yüzünü bana yaklaştırdı. "Demek ki başa geri dönüyoruz" diyerek benden uzaklaştı ve arkasını dönerek odadan çıkmak üzereyken bağırdım." Neye baştan başlamamız gerekiyor? Siz kimsiniz? Ben neden buradayım? Lanet olsun ki hiç birşey hatırlamıyorum bana bir açıklama yapmak zorundasın!!!" dediğimde durdu ve yüzünü bana dönerek "Emri vakilerden hoşlanmam zamanı geldiğinde herşeyi öğreneceksin merak etme seni pişirip yemeyi düşünmüyorum." güldü ve bir daha konuşmaya başladı. "İnsan etinden çok hayvan eti yemeyi tercih ederim. Senin etinin pek güzel olacağını sanmıyorum." dediğinde yüzündeki gülüş daha da çoğaldı. Bense sadece ona bakmakla yetiniyordum. Odadan çıkarken "Kendini toparla bir süre sonra Kaan'ı yanına yollayıp el ve ayaklarını çözdüreceğim." diyerek çıktı. Ama kapıyı yarım aralık bırakarak çıkması dikkatimi çekmişti ama umursamadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SES YOKTU
ActionBir insan kendi karanlığında en fazla ne kadar kaybalobilirdi? ... Kokusu. Kesinlikle bu Mert değildi ama keskin bir parfüm kokusu vardı. O yabancı tanımadığım kollarda sarhoştum ve elimden hiçbir şey gelmiyordu. Devami için kitabi okumaya ne de...