-32

591 43 179
                                    

"Kızım!" diye üstüme koşarak gelen Ayşe, beni düşüncelerimden alabilmişti. "Öğretmen bize kamp'a gideceğimizi söyledi" dediğinde, yutkunmuştum. "Ee ben kiminle bir çadırda kalacağım?" diye sorduğumda, "fıttırma ama" demişti. "Kiminle?" diyerek bastırdığımda, arkamdan Aziz seslenmişti. "Benimle bir çadırda kalıyorsun." İçimden senaryo kurmaya başladığım için, öğretmene gelemiyeceğimi söylicektim. "Biliyorum hayal kırıklığına uğradın ama bir tanışma fırsatı olarak gör bunu" diye yanağımı kıstırdığında, rahatsız olmuştum. "Ben seni yeterince tanıdım bile sağol" dediğimde, Kanat da listeye bakmak için gelmişti. Onunla konuşmak için iyi bir fırsat gibi görünüyordu tabi kiminle kaldığını öğrenene kadar. "Leyla kim?" diye soran Kanat, Aziz'i güldürebilmişti. "Balık beyinli abim benim" diye omzunu sıvazlamıştı. Kulağına onu rahatsız edecek birşey fısıldadıktan sonra "tamam o Leyla mıydı? " demişti.

Melisa kendini tutamadığı için "tabi onca Leyla'lar arasında aklın karışmıştır" demişti. Ama ilk defa dediği cümleyi beğenmiştim. "İsmim ağzınızdan düşmüyor" diye yanımıza gelen Leyla, hepimizin dikkatini üstüne çekmişti. Kanat'ın hiç birşey umrunda olmadığı için, kendi sınıfına girip, beni görmezden gelmişti. Öfkesi dinmemiş gibiydi ondan yanına henüz gitmek istemiyordum. Kanat'la kalacağı için gözleri parlayan Leyla beni sinirlendirmişti. "Kanat'ın harem'ine eklenen yeni birisi" diye cevap veren Aziz o an düşünmeden konuşmuştu. "Pardon?" diye konuşan Leyla "tanışıyor muyduk?" sorusunu eklemişti. Aziz sustuğu için "bende öyle sanmıştım" diyerek, sandalyesiyle sınıfa doğru ilerlemişti. Aziz sadece şaşkın ve sinirli bir şekilde bakınıp, beni bakışlarıyla rahatsız etmişti. Ondan sonra bende dersime girmiştim.

Ders başladığından beri, herkesin gözleri üzerimde gibiydi ve ben bundan baya bi rahatsız olmuştum. Öğretmen fısıltıya iyice sinirlenip, "noluyor burda?" diye sormuştu. Melisa sinirden yerinde oturamayıp, bana atabileceği en kötü bakışı atıyordu. Ozan ise gülümseyerek "vay be bunlar baya ilerletmiş" demişti. Ayşe bana eğilip, "telefonuna bak" diye emir vermişti. Korkuyla elime aldığım telefonda gördüğüm görüntüler beni şok içine sokmuştu. Olduğum yerde donup, Kanat'a sinirlenmiştim. O bunları yaymış olamazdı değil mi? Hayır bunu muhakkak başkası yaymıştı diye kendimi bitirmiştim. Kanat ve ben kanepemde üst üste nerdeyse öpüşürken yakalanmıştık. Herkes yanlış anladığı ve benim Ayşe'den bile utandığım için, sınıftan koşarak çıkmıştım.

Kanat artık fazla olmuştu ve ben bu işin arkasını bırakmıcaktım. Onu her yerde arayıp, sormuştum. Müzik odasına, spor salonuna her yere girmiştim ama o hiç bir yerde yoktu. Bir tek erkek kabinine girmeyen ben, bu görüntüler için içere dalmıştım. Bir kaç erkek ve Kanat'ı gördüğümde, o herkese "gidin" hareketi çekmişti. Bizi baş başa bırakan, arkadaşları bize daha da imalı bakmıştı. Yine Kanat'ı yanlış yakaladığım için, arkama dönüp, "giyinebilir misin?" diye sormuştum. "E tabi pat diye dalıp, dikkat etmezsen bunlar olur" derken, aynı zamanda giyinmişti.

"Noldu dün dökemedin mi içini?" diye sinirle bana yaklaşan Kanat, benim sorumdan şaşırmıştı. "Sen telefonuna baktın mı bugün?" Umursamaz bir şekilde telefonunu aküsünden çıkarıp, açan Kanat'a sinirlenmiştim. "Çabuk bak, oluyorsa!" dediğimde, bizim görüntüleri bulup, sırıtmıştı. „Ee bu beni neden alakadar etsin?" diye konuştuğunda, iğrenmiş bir şekilde ona bakmıştım. "Bak senin için belki çocuk oyuncağı bu işler ama benim için özel birşey" diye cevap verdiğimde, of çekip, önüne dönmüştü. "Bak kızım, ben çekmedim bu görüntüleri ama fena da olmamış" diye cümlesine başladığında, "yani herkes de anlar artık kime ait olduğunu" demişti. Şaka yaptığını sanmak istiyordum ama yüz ifadesi bunu hiç göstermiyordu.

"Ait derken Kanat?" diye sorduğumda, "hadi ama Ekim, sende artık biliyorsun bunu" demişti. "Neyi biliyorum ben?" diye ona yaklaştığımda, "ben seni çağırmadım bile ama bak beni görmeden yapamıyorsun" dediğinde, nerdeyse sinirden kriz geçiriyordum. "Sen aptal mısın?" diye püskürdüğümde, "tabiki buraya gelcem, bu senin ve benimle ilgili görüntüler" demiştim. "Sen bi ilk işlediğin haltları telafi et" diye sinirle çenemi kaldırdığında, elini attırmıştım. "Tamam dün dediklerim yanlıştı ama bu senin şizofren hallerin beni yine haklı çıkarıyor" dediğimde, gülerek önüne dönmüştü. "Senden de ancak böyle bir özür gelebilirdi" diye eşyalarını çantasına koyan Kanat, son kez bana dönmüştü. "Beni artık aptal şüphelerin için rahatsız etme!" dediğinde, gözlerim dolmuştu. Benimle konuşma şekili çok sertti ve ben kendimi oynanmış gibi hissediyordum. Beni sevmediğini ve geçiştirdiğini bugün anlamıştım.

"Tamam kusura bakma, bir daha yanına gelmem" diye kabinden çıkmak istediğimde, kolumu tutmuştu. "Tamam ben-" demeye çalışan Kanat'ın kolundan kendimi kurtarıp, "ama sende sakın bir daha kıskanma krizlerine girme çünkü sen benim sahibim değilsin" diye çıkmıştım. Dışara doğru çıktığımda, gözyaşlarımı tutamayıp, ağlamaya başlamıştım. Onun beni sevebileceği felan yok o beni sadece zafer oyuncağı olarak görüyordu. Gördüğü görüntüleri umursamamıştı bile. Ben ama bunları kimin yayınladığını tahmin edebilmiştim. Ta evime kadar takip edip, Kanat'tan intikam almak isteyen bir kişi vardı çünkü.: oda Aziz. Ama bu sefer farklı hareket edecektim. Aynı çadırda kalmamız birşeyime yaramıştı sonunda.




Evet diğer bölümde kamp'ta olurlar 👀

Sizce kim o görüntüleri yaydı ve neden?

Kalbimin sırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin