-35

589 37 220
                                    

Sabah uyandığımda, gözüm Aziz'e kaymıştı. Dün dedikleri beni düşündürebilmişti. Çok masumca uyuyan Aziz'in içinden şeytan çıkıyordu, ondan onu hiç uyandırmak istemeden, çadırdan çıkmıştım. Öğretmen bana gelip, "Ekim hepimiz toplandık, Aziz'de gelsin" diyene kadarda planım iyi gitmişti. Çadıra girdiğimde, "Aziz!" diye çağırmıştım ama hiç reaksiyon göstermiyordu. Yanına gidip, "Aziz, hadi öğretmen çağırıyor" dediğimde, halen hiç kıynaşma yoktu. "Aziz?" diye artık endişelenmeye başlayan ben, onu sallamaya başlamıştım. İki omzundan tuttuğumda, beni üstüne çekmişti. Şu an anlamıştım yapmaya çalıştığını. İkimizi o halde telefonuna çekip, "endişen için sağol, ama bu kadar naif olmayın" demişti. "Aziz çabuk sil onu!" diye kızdığımda, "abiciğim mi kızar?" demişti.

Bir kaç saniye sonra gülmeye başladığımda, anlamsız bir şekilde bana bakıyordu. "Senin egon kırıldı deme?" diye sorduğumda, siniri bozulmuştu. "Hani Kanat'a beni becerebileceğini mi kanıtlamaya çalışıyorsun?" dediğimde, gülmem daha da hiddetlenmişti. "Kes sesini, tüm dünya görecek nasıl bir kaltak olduğunu" diye konuştuğunda, "iyi tamam at o resmi ama biraz taciz gibi duruyor" dediğimde, bir yandan dizlerimi ve kollarımı morartmaya başlamıştım. Biraz paniklemeye başladığında, dudağımı da kanatmayı becerebilmiştim. "Tamam dur! Silcem" diye resimleri silmeye başladığında, ne kadar fırsatcı biri olduğunu anlamıştım. Tam dışarıya çıkacakken "bide Aziz" diye konuşmaya başladığımda, beni kulakları açık bir şekilde dinliyordu. "Eğer Allah senin belanı verecek olursa, seni ölümüne bırakırım" diyerek çıkmıştım.

Kanat.:
Uyanır uyanmaz üstümde iki göz hissetmiştim. Melisa beni bir süreliğine izlemiş gibi görünüyordu. Sabah sesimle "Melisa, sen niye burdasın?" diye sorduğumda, "sesin çok seksi" demişti. Dünden beri çaktırmamaya çalışıyordum ama bana en tuhaf şekilde yürüyordu. "Öğretmen çağırdı, ve Leyla'nın küçük bir işi vardı" demişti. "Saat kaç?" diye ayılmaya çalıştığımda, "saat 9" dediğinde, "tamam sağol" diye kısaca cevap vermiştim. "Nerdeydin dün? Fırça yediğini duydum" diye kıkırdadığında, "çılgın şey" diye koluma şakasına vurmuştu. Cevap vermek istemediğim için tahmin etmeye başlamıştı. Yanıma yaklaşıp, oturduğunda, "dur benim tayfadan mı?" diye sormuştu. "Yada dur Ekim mi?" dediğinde, gözlerim beni ele vermişti. "Gözlerin parladığına göre odur" diye konuştuğunda, "Melisa gider misin?" demiştim. Sümük böceği gibi yapışmıştı bana. Her zaman üstsüz uyuduğum için, gözleri kaslarıma kaymıştı. "Ekim gerçekten gördüğüm en salak kız" diye konuştuğunda, çenesinden sertçe tutmuştum. "Kanat bu beni susturmaz, daha da konuşturur" dediğinde, sinirlenmiştim. Ne tür manyakla bırakmıştı Leyla beni. "Ekim üzere doğru konuş!" diye uyardığımda, hiç umursamadan yanağımı okşamıştı.

Oturduğum yerde elime tişörtümü aldığımda, Melisa elimi tutmuştu. "Bence böyle kalabilirsin" diye konuştuğunda, "kızım, bıraksana elimi" diye hırçınlaşmıştım. "Sen onu niye seviyorsun? Neyini beğeniyorsun?" dediğinde, gözlerimi onunkileriyle sabitleştirmiştim. "Çünkü o sevdiği birisini asla senin gibi zor durumlara sokmaz" diye laf soktuğumda, Melisa parmağıyla göğüsümün üzerinde geziniyordu. "Hatırlıyor musun? Sevgiliyken hiç yatağın içinden çıkmıyorduk" dediğinde, "ama artık o zamanlar geçti" diye gözlerimi kaçırmıştım. "Kıyamam sana. Onun seni sevebileceğini sanıyorsun sen" dediğinde, sinirimi bozmuştu. "Niye sevmicekmiş" diye sorduğumda, "çünkü o asla beni öpen bir çocukla çıkmaz" demişti. Dediğini anlayamadan, iki eliyle sırtıma tırmanıp, dudağıma sert bir şekilde yapışmıştı. Ayrılmaya çalıştığımda, tırnaklarını yaramın içine kazıyordu. Acıdan inlediğimde, bundan daha da etkilenip, kollarını boynuma dolamıştı. Öpüşmesi sertleşmeye başladığında, artık dilini de ağzımda hissetmiştim. İyice rahatsız olmuştum. Beni yere doğru yaslamaya başladığında, boğazımı da öpmeye başlamıştı. Ne kadar acısada, üzerimden itmiştim onu. "Niye sevmiyorsun artık beni" diye ağladığında, daha şok içindeydim. Sırtımdan akan kanı, silmeye çalıştığında, kolunu sert bir şekilde tutup, kulağına doğru eğilmiştim. "Bitti biz arkadaş da değiliz artık" demiştim. Sinirli ve gergin bir şekilde çadırdan çıktığımda, tişörtümü üzerimden geçirip, ağzımdaki ruju silmiştim.

Yanıma gelen Ekim'in yüzüne bile bakamıyordum. Sevdiğim kızın beni bu halde görmesi oldukça, rahatsız ediciydi. "Noldu Kanat? Daha düne kadar bana aşık olduğunu söylüyordun" dediğinde, "ve halen öyle" demiştim. "Tabi tabi, bende hep sabah uyandığımda, üstsüz ve dudağım şişik bir halde kalkıyorum" diye konuştuğunda, zor durumda kalmıştım. "Hayır bari sardığım yaraya biraz saygın olsaydı" diye kanlı tişörtüme gösterdiğinde, "Ekim bak düşündüğün gibi değil" demiştim. Arkadan seslenen kardeşim "tabi tabi, bakire abim benim" diye aramızı daha da açmaya çalışıyordu. Onunla hiç uğraşamıcağım için, Ekimi iki kolundan tutup, gözlerimizi sabitleştirmiştim. "Bak nolur hayatında bir kere güven bana" demiştim. Melisa da çadırımdan çıktığında, "A a Kanat? Sende karar ver artık" dediğinde, sinirli bir şekilde "kes sesini küçük kaltak" demiştim. Ekim neye inanacağını bilmediği için, "öğretmene gidelim" diye üzgün bir şekilde önüne dönmüştü. "Hayır nolur yapma bunu bana" diye tuttuğumda, nefret ettiğim arkadaşı da bize katılmıştı.

"Yetmedi mi? Daha bizi fakiriz diye ne hale sokcaksınız acaba? diye sorduğunda, "Ayşe karışmasan çok sevinirim" demiştim. Ekim ona dönmüştü. "Haklı aslında, ben ona hayır dedim ve biz sevgili değiliz" diye önüne döndüğünde, "ama bu kadar hızlı olacağını düşünememiştim" demişti. Artık ne inanmak istiyorsa onu inansın moduna girdiğim için, umursamazlık hissi yine şiddetlenmişti. Elimde değildi bir kişi beni doğru dürüz dinlemediğinde, konuşasım gelmiyordu. Melisa bana dönüp, "ben seni dinlerdim" demişti. Beni sevmediğini inanmaya başlıyordum yavaş yavaş. Bana hiç şans vermeden, gidiyordu hep. Beni artık ne kadar ucuz birisi olarak görüyor bilmiyordum ama bu beni ciddi anlamda sarsıyordu. Yaptıklarımın hep doğru olmadığını biliyordum ama keşke bana bir kere olsan güvenseydi. Aziz bana pis pis sırıttığında, onu boğmamak için zor tutuyordum kendimi. Ekim'le aynı çadırda kalmaları hiç hoşuma gitmemişti zaten.

Öğretmen bizi çıkışa doğru bekliyordu ve hepimiz oraya doğru yürüyorduk. Burdan Ekim'le sevgili olamadan çıkmam, beni baya etkilemişti. Bu kız niye aklımdan çıkmıyordu? Arkamdan koşan Melisa, kolumu tutmuştu. "Kanat küsme nolur" dediğinde, "bak Melisa git zaten yeterince batırdın herşeyi!" demiştim. Her zamanki manipülasyon tekniğini kullanıp, ağlamaya başlamıştı "Kanat nolur bir tek sen kaldın" dediğinde, haline üzülmüştüm. Ozan da bize katıldığında, "niye yine ağlıyor bu kız?" diye hesap sormuştu bana. "Ozan karışma, onun yaptığı şeyi bilmiyorsun" dediğimde, "ee nolmuş bir varoşa zarar verdiyse, oğlum biz seninle çocukluk arkadaşıyız" diye geri tepki vermişti. "Ayşe nerdeyse yere düştüğünde, ama nedense hiç öyle düşünmemiştin" dediğimde, sırıtarak "ne bu şimdi Kanat? Konuyu mu değiştirmeye çalışıyorsun?" diye sormuştu.

Ozan'a baktığımda çok eskiden sevdiğim bir arkadaş görüyordum. O benim tek kardeşimdi ve her haltı birlikte yaşamıştık. Çok göstermesemde ona değer veriyordum. Ama aynı şeyleri bugün üzere diyebilir miydim hiç bilmiyordum. O çok hırslı ve iğrenç birisine dönüşmüştü. Evet bende ona baya benzeyebiliyordum ama Ozan'ı artık aşk bile kurtaramazdı. "Siz benim arkadaşım felan değilsiniz artık" dediğimde, Ozan'ın gözleri dolmuştu. Melisa da halen ağlayarak özür dilediğinde, "çünkü gerçek arkadaşlar benim sevdiğim kişiye saygı duyardı" demiştim. "Çünkü gerçek arkadaşlar benim iyi birisi olabilmem için mücadele edip, aşkıma destek olurdu." Ozan bunları duyduğunda, yutkunmuştu. "Oğlum saçmalama, kız özür diliyor işte" diye paniklediğinde, "Ozan anlamıyor musun? Bunu sadece bugün fark etmedim. Siz beni hep kötü Kanat olarak tutmak istiyorsunuz" demiştim. "Ve evet belki hiç bir zaman 100% iyi birisi olamam ama Ekim için deneyebilirim" dediğimde, "ya oğlum kız seni sırtından bıçaklayıp, aile sırlarını ortaya döktü" demişti. Melisa da bana dönüp, "Kanat sevgilin bile olmayan kız için bizi bırakma" dediğinde, sesi kopuk geliyordu. Ozan bana birden bire sarılıp, "bak tamam belki hiç göstermedim ama seninle ben hayatımı geçirdim" dediğinde, beni bile ilk defa duygulandırmıştı. Kafam çok karışıktı, Ekim'i seviyordum ama o beni istemiyordu. Belki uzun bir arkadaşlığı boşa çöpe atacaktım. Ozan'ı affeder gibi gülümsediğimde, içi rahatlamıştı. Ama Melisa'nın yüzüne bile bakmadan gitmiştim.

Ekim'e durumu nasıl anlatacaktım?







Ozan ve Kanat'ın arkadaşlığı yinede çok tatlı ❤️😭
Melisa yüzünden yanlış anlaşılma oldu yine

Bugünkü duy beni bölümüne seviniyor musunuz?

Kalbimin sırrıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin