1 hafta geçmişti ve ben Kanat'ı her gün ziyaret etmiştim. Aziz'in bahsettiği şeyi daha tam öğrenememiştim ama ilk defa hayatımda çok mutluydum. DNA testin sonucu daha gelmemişti ve bu beni biraz da olsa paniğe kaptırmıştı. Okulda buluşacağımız için bugün kendime daha da fazla özen göstermiştim. Makyaj ve saçımı tamamlayıp, yeni çanta almıştım. Tabi bunların hiç birini Kanat için yaptığımı çaktırmıcaktım yoksa uçardı yine. Okul bahçesinde beklediğim an, Leyla yanıma gelmişti. "Oo bravo gerçekten" diye kızdığında, anlamaz gibi bakmıştım. "Benim çocukluk arkadaşım bana gerçekten çok değer vermiş" dediğinde, "bak Leyla Kanat suçlu değil" demiştim. "Şüpheli olduğu gerçeği değiştirmez" diye kızdığında "yazık sana" demişti. Lafları beni hançer gibi yaralıyordu.
"Bak inan bana ben er yada geç öğrencem olayı ama Kanat değildi" dediğimde, gülmeye başlamıştı. "Kıyamam sana birde ne kadar süslenip, gelmişsin" diye siniri bozulduğunda, gözlerim dolmuştu. Leyla'nın lafları beni hep en hassas noktamdan vuruyordu. Bir yandan anlıyordum onu ama keşke bir kere benim mutluluğum için sevinse. Kanat arabasını park ettiğinde, gözlerimi hemen silmiştim. "Neyse siz bide benim önümde cilveleşirsiniz, ben en iyisi gidim" diye sinirle sınıfa doğru yol almıştı. Keşke bir kere engelsiz bir şekilde hisslerimin peşinden gidebilsem ve herkes benim için sevinseydi. "Günaydın güzeller güzelim" diye kafamı öpen Kanat, biraz da olsa kafamı dağıtabilmişti. "Çok güzel görünüyorsun" diye yanağımı kıstırdığında, "sağol" diye geri gülümsemiştim. Elimi tutmaya çalıştığı an, bilerek elimi çekmiştim. Rahatsız yüz ifademi gören Kanat, yaptığı hareketten mahçup kalmıştı.
"Ben sandım ki-" diye konuşmaya başladığında, "Kanat şimdi olmaz yani burda olmaz" demiştim. "Sencede uzamadı mı bu inatlaşma faslı?" diye sorduğunda, "inat değil, sadece biraz yavaş olalım herkesin bilmesine gerek yok" demiştim. Kanat biraz sarsılmıştı ama bunu belli etmeden "tamam" diyerek geçiştirmişti. Aslında onunla sonsuza kadar olmak istiyordum bunu onu nerdeyse kaybettiğimde çok iyi anlamıştım. Kalbim korkudan göğüsümden çıkıyordu. Kanat beni gizli bir yere çekip, kafamı öpmüştü. "Buna da birşey dersen-" diye konuşmaya çalıştığında, onu yakasından çekip, dudaklarımı onunkilerine bastırmıştım. Artık onunla olmak istiyordum ve sabırım biraz da olsa kalmamıştı. Bu sefer onu bırakmak gibi niyetim olmadığı için, çenesini tutup, daha da hiddetlenmiştim. Beni her öptüğünde bir yandan da kıskanıyordum çünkü başka kızlarda öpüşmeyi çalıştığı belliydi. Bu düşünceye sinirlenip, üst dudağını biraz daha uzun emip, morartmıştım. Kanat acıdan hafif inlediğinde, daha da teşviklenmiştim. Okulda olduğumuzu unutmuştum ve anında durmuştum ama Kanat'ın hiç beni bırakmak gibi niyeti yoktu. Biraz üstümü açtığında, Kanat'ın kolunu tutmuştum.
"Kanat okuldayız" diye konuştuğumda, "demin beni nerdeyse yerken öyle demiyordun ama" demişti. "Sevgilimi öpmek yanlış mı?" dediğimde, "hayır ama dudağıma fazla yüklenmedin mi, hırçın kız?" diye sorguladığında, gözlerimi ondan kaçırmıştım. "Sen bu kadar iyi öpüşmeyi nerden öğrendin?" diye hesap sorduğumda, Kanat bu sefer gözlerini kaçırmıştı. "İşte bunun için yüklendim" dediğimde, "dur bi sen şimdi beni kıskandığın için mi, zarar verdin?" demişti. Özür dilemek için ağzımı açmak isterken, "çok çarpıcı" demişti. "Kıskançlığı aşırı seksi buluyorum, hele bu kişinin ismi Ekim olursa" diye dudağını yaladığında, onu daha da çekici bulmuştum. "Evet cevabın?" diye devam sıkıştırdığımda, "eski kız hikayeleri oturup, anlatmıcam sana Ekim" dediğinde, "evet çünkü hangisinden başlıcaksın?" demiştim. Kanat beni olduğumdan çok kıskanç yapıyordu. "Benim çok sevgilim olmadı ama bir günlük ilişki dersen, orda susarım" diye burnumu parmağıyla ellediğinde, aynı zamanda beni o gizli odadan çıkarmıştı.
"Bu odada daha fazla kalsaydım iyice ahlakım kalmıcaktı" dediğinde, omzuna vurmuştum. Melisa bizi el ele gördüğünde, krize girmişti. "Sen ne kadar gurursuz bir kızsın?" dediğinde, onu görmezden gelmiştim. "Birde elini tutuyorsun" diye sinirlendiğinde, "dahası da var" demiştim. Kanat şaşkın bir şekilde bizi izliyordu. "Melisa hadi fazla oluyorsun" dediğinde, "onu şu varoşa dersin artık" demişti beni işaret ederek. "Kıyamam siz gizli mi tutuyorsunuz ilişkinizi?" diye konuştuğunda, onu yolumdan kaktırmıştım. "Artık hep eski sevgililerinle kavga edeceksem, haber ver bari hazırlanırım" diye Kanat'a döndüğümde, "bende neden böyle yaptığını bilmiyorum" demişti. "Kanat gerçekten bilmiyor musun yada salağı mı oynuyorsun?"diye sorduğumda, "hayır bilmiyorum" demişti. "Kız daha sana aşık" dediğimde, egosunu tatmin etmek istememiştim. "Aşık? Hayır o benimle olma fikrini seviyor" demişti. "Ekim beni seven her kız beni ya fiziksel yapım için yada okulun kötü çocuğu olduğum için sevdi" dediğinde, biraz üzülmüştüm. "Ben seni ama bunun için seviyorum" diye kalbini ellediğimde, yüzü kızarmıştı.
Kanat bana çok aşık bir şekilde bakıyordu. Gözleri hep gözlerimin içine bakıyordu ve yüzü hep yanımdayken gülüyordu. "Ekim beni asla bırakma" diye nerdeyse yalvardığında, "neden bırakacak mışım?" demiştim. Okul zili çaldığında, başımı öpüp, sınıfına gitmişti. Beni yine şüphe içinde bırakan Kanat, panikli görünüyordu. Telefonuma gelen mesaj beni yerimde durduramamıştı. DNA sonuçları gelmişti ve ben bir yandan sınıfa yürüyordum ve bir yandan testin sonucunu okuyordum.
DNA Test Report
Yarım kardeşlik testi:
Anneleri farklı olan iki olası kardeşin aynı biyolojik babaya sahip olduklarından şüphelenmeleri halinde yapılır.
Sonuç.: Ekim Güleryüz ve Ozan Yılmaz'ın genleri 99.9% oranında uyumlu
"Hayır, hayır, hayır bu olamaz" diye oturduğum yerden kalktığımda, öğretmen ve öğrenciler bana dik dik bakıyordu. "Kesin sevgilisi yazmıştır hocam" diyen Ozan'a ilk defa "sus artık" bakışı yerine şaşkın bir bakış atmıştım. Melisa bile bana doğru döndüğünde, "hocam ben bi çıkabilir miyim?" demiştim."Kızım, iyi misin?" diye soran hocanın sesi çok arkadan geliyordu. Başım dönmeye başlamıştı. Ozan'ın yaptığı tüm pislikler aklıma gelmişti ama ne kadar yalnız hissettiğini bilmek bile istemiyordum. Ben babamı onca sene aramıştım ama Ozan'ın ne öz babası nede annesi vardı. Ondan o kadar hırslıydı ve kimden sinirini çıkaracığını bilmiyordu. "Hocam ilgi çekmeye çalışıyor" diyen Melisa bile beni düşüncelerimden alamamıştı. Ağlayarak sınıftan çıktığımda, yaptığım test dolayından kendime sinirlenmiştim. Onun hakkı var mıydı bunu bilmeye? O benimle aynı cümlede kardeş olarak anınmak ister miydi? Ayşe arkamdan seslendiğinde, ona hiç birşey anlatmadan sarılmıştım. "Ayşe soru sorma bana, tek sarıl" dediğimde, sımsıkı sarılmıştı. Hüngür hüngür ağlamaya başladığımda, Ayşe sırtımı daha da sıvazlamaya başlamıştı. Ona teşekkür eder gibi baktığımda, meraklı ama üzgün geri bakmıştı. Tek anlamlı gelen şey okulu bugünlük terk etmekti. Kafamda yapılan zorbalıkların ekoları yankılandığında, öz abim'in bu kadar kötü biri olabileceği beni üzmüştü. Okulun bahçesinde dizlerimin üstüne düştüğümde, çantamı yere koyup, Kanat'a yazmaya başlamıştım. Tabi arkamdaki duran arabalardan ses duyana kadar.
"Evet Kanat ağlıyordu" diye konuşan Ozan'a şahit olmuştum. "Sence Aziz anlatmış mıdır?" dediğinde, "ozaman o ağzını yerinden sökerim" demişti. Kimin üzere ve ne üzere konuşuyorlardı? "Emin misin Ozan? Çünkü onun benden nefret etmesine tahammül edemem" dediğinde, yutkunmuştum.
Ben ondan neden nefret edecektim ki?
Eveeeet yine yeni bir bölümle karşınızdayım ve daha da uzun yazmaya çalıştım ❤️
Sizce Ekim nasıl bir konuşmaya şahit olacak?
Yetişebilirsem salı günü yeni bölümü yollarım 😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimin sırrı
Romance17-yaşındaki Ekim "Gerçek koleji" için kayıt olduktan sonra bir kaç macera yaşar. Arkadaşı Leyla yürüme gücünü kaybettiği o günden sonra kendine yemin etmiştir bu sırrı çözeceğine. Çünkü o okuldan birisinin suçlu olduğunu biliyor. „Bana aşık olduğun...