Hep beraber eve gitmişlerdi. Hepsi Minho hakkında fazlasıyla endişeliydi. Özellikle de Chan. Çünkü Minho ve diğerleri bizzat ona emanetti. Özellikle Minho ile son yaşanan olaylardan sonra ailesi özellikle onu Chan'a emanet etmişti.
"Sizce kime bu kadar öfkelendi?" diye ortaya bir soru atmıştı Seungmin.
"İçimden birileri geçiyor aslında. Ama emin değilim." diyerek cevapladı Hyunjin.
"Kim olduklarını bende tahmin edebiliyorum." diyerek destekledi Hyunjin'i , Felix.
"Min Jun olacağını sanmıyorum ya. Minho hyungun morali kolay kolay bozulmaz çünkü." diyerek onları reddetti Changbin.
"Emin konuşma Changbin. Onu senden daha iyi tanıyorum. Konu o salaklar ise saniyesinde öfkelenebilir." dedi Jisung.
"Tartışmayı kessek mi? Onun yerine neden aramıyoruz onu?" diye bir fikir sundu Chan.
"Bence Jisung yada Felix arasın. En az kızacağı iki kişi çünkü." Hyunjin haklıydı bu konuda.
"Yok bence Jisung arasın direk." diyerek aramaya karşı çıkmıştı Felix.
"Offf" diyerek yanaklarını şişirdi Jisung. Ardından "Pekâlâ arıyorum." diyerek telefonunu çıkarıp Minho'yu aradı.
Çaldı... çaldı ve çaldı. Ama cevap vermedi.
"Ahh bu çocuk. Neden böyle çocukça davranıyor anlamıyorum." diyerek söylemeye başladı Chan.
"Ya bir sakin mi olsan? Bir geç otur şuraya. Biraz bekleyelim illa gelecek." dedi Changbin onu susturmak adına.
"Ya gelmezse? Ya başına birşey getirdiyse? Hani yapmayacak biri değil sonuçta ya!"
"Hyung sakin ol az. Böyle olmaz." tabi kim ne derse desin Chan durur mu?
"Ben bu salağı aramaya gidiyorum." diyerek hışımla ayağa kalkmıştı. Tabiki diğerleri onu durdurmuştu.
"Hyung kes ve otur!" Normalde hyunguna asla böyle demeyen Jeongin bile sinirden ne dediğini bilmiyordu.
"Pekâlâ Jeongin çok haklı. Herkes sakince otursun. Eğer bir saat sonra gelmezse hep beraber aramaya gideriz." dedi Changbin.
Chan zorla olsa da oturmak zorunda kalmıştı.
.........
1,5 saat olmuştu. Chan'ın sinirleri iyide tepesine çıkmıştı. Artık dayanacak şeyi olmadığı için diğerlerini beklemeden kapıya doğru sinirle ilerlemişti. Diğerleride onun peşinden gitmişti.
Hepsi birden çıkacakken Changbin, Jisung'u durdurmuştu.
"Sen evde bekle Jisung. Aslına bakarsan bu kadar kişi gitmemizin bile anlamı yok. Hem belki eve gelir belli olmaz. Ama eve gelince mutlaka bizi ara."
Jisung'un cevap vermesine fırsat vermeden o da gitmişti...
Jisung kafasını iki yana sallayarak kapıyı kapatıp içeri girmişti.
Anlamıyordu. O da endişeliydi neden sadece kendileri böyle hissediyormuş gibi davranıyorlardı ki? Hem Minho da insandı, yanlız kalmaya ihtiyacı vardı değil mi? Ama onlar anlamıyordu bunu. Evet Chan onlara karşı sorumluydu bunun farkındaydı ama bu kadar abartmaya ne gerek vardı ki? Şu an Minho için ayrı olarak üzülüyordu. Eğer onu eve gelmeden bulursa Chan, o biterdi...
Kafasını dağıtmak adına telefonuna girmiş Instagram'da gezinmeye başlamıştı. Jisung'un favori uygulamasıydı Instagram ve YouTube.
Tam kendini kaptırdı derken birden bire kapı çalmıştı. Minho'yu hemen bulmuş olamazlardı değil mi? Hem bulsalar bile bu kadar erken gelmeleri imkansızdı. Aradan 15-20 dakika anca geçmişti.
Hızlı adımlarla kapıya gitmişti. Kapıyı açtığında ise beklemediği bir görüntü ile karşılaştı. Minho tek başına karşısındaydı. Burdaki şaşırtıcı durum ne mi? Her tarafı yara bere içindeydi. Hemde öyle hafif yaralar değildi...
"Bu halin ne?" diye şaşkınlıkla sormuştu.
•Bölüm Sonu•
Ah bee Minho. Aslında doğum gününde böyle yapmak istemezdim ama senaryoyu değiştiremem üzgünüm...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
•Sokak Çocukları• (MinSung)
FanfictionBaşlangıç 11.10.2022 Bitiş 02.05.2023 Cover Desing By: sakuranisy 8 çocukluk arkadaşının lise dönemini anlatan bir kitap. Sıradan bir lise hayatı olacak olsa bile arkadaşlıkları asla ama asla sıradan değil. Onlar arkadaştan çok kardeş gibiler. Hat...