1. "Pazartesi Sendromu"

177 12 37
                                    

Günlerden Pazartesi sabahıydı. Pazartesi sabahı Sokak Çocukları için bir kabustu. Çünkü okulun ilk günüydü. Tek neden bu olmasada en büyük nedenleri buydu.

Pazartesiden oldu molası nefret ediyordu hepsi. Ne güzel Cumartesi-Pazar dinlenirken birden Pazartesi ortaya çıkıyordu. Ne gerek vardı ki?
Sahi tatil neden iki gündü ki? İki gün kime yetiyordu?

"HADİ UYANIN!" Minho evin içinde bağırıp diğerlerini uyandırmaya çalışıyordu.

Normal gözüküyor değil mi? Gelin bi de sesi siz duyun bakalım. O zaman aynı şekilde düşünmeyeceğinize eminim. Bide bu sesle her sabah uyandığınızı düşünün...

"BAĞIRMA LAN, BAĞIRMA!" En çok etkilenen ise Seungmin oluyordu hep. Çünkü tam onun odasının orda duruyordu Minho. Neden mi? Canı öyle istiyordu.

Herkes kalktıktan sonra beraber kahvaltıya oturmuşlar ve kahvaltılarını yapmışlardı. Ardından formalarını giyip,çantalarını alıp evden çıkmışlardı.

"İçinizde forma ile yakışıklı görünen tek kişi benim." Hyunjin bunu her gün bıkmadan dile getirirdi. Bu sözünden bıksalar da onu susturanıyorlardı maalesef.

"Evet, Evet. En yakışıklımız sensin. Ha ha." diyerek onu susturmuştu Jeongin. Bu grupta akıllı biri varsa o da Jeongin'idi. Arada o da deliriyordu tabi ama her insan öyleydi sonuçta değil mi?

"Bugün ilk dersimiz matematik." dedi Chan yakınarak. Sabah sabah matematik neydi?

"Ben sana yardım ederim takma kafana." demiş ve elini Chan'ın omzuna atmıştı Minho. Tabiki dalga geçiyordu, çünkü onun matematiğide pek iyi sayılmazdı. Amaç sadece sinir bozmaktı.

"İçinizdeki en şanslı benim. İlk iki dersimiz beden. Ağlayınn." Changbin'in dediğine hepsi birden kaşlarını çatmıştı.

"Kıskançlar." diyip dilini çıkarmıştı Changbin. Bakmayın 17 yaşında olduğuna o hâlâ küçük bir çocuktu.

Üstüne doğru gelen Minho'yu görünce hızla koşarak uzaklaşmıştı. Ah tabi Minho'da peşinden koşuyordu....

"Tek bir akıllı daha yok." dedi Jisung elini alnına götürerek. Onunda diğerlerinden farkı olduğu söylenemezdi aslında.

Okula vardıklarında hepsi kendi sınıflarına dağılmıştı.

..................

"Lan acele etsenize! Açım diyorum siz yavaş yavaş yürüyorsunuz." Changbin açlıktan üyeleri bile yiyebilirdi şu an. O kadar sinirli ve açtı yani.

"Aç olmadığın bir zaman dilimi mi var hyung?" Seungmin haklıydı.

Hep beraber yemekhaneye varmışlardı sonunda. Yemeklerini alıp kendilerine bir masa bulup oturmuşlardı.

"Hyung yavaş ye. Boğulucaksın bak." Changbin, Hyunjin'in dediğini duymamıştı bile. Yemek onun için herşeydi...

"Aman boşversene. Hem boğulmaz o merak etme." dedi Lee know.

Yemeklerini bitirdikten sonra ise bahçeye inmişlerdi. Zaten sınıfta durdukları gün yoktu desek yeridir.

"Maç yapalım!" Jeongin'in canı maç yapmak istiyordu.

"Ben oynamam. " diyerek onu red etmişti Lee Know. İnsanların tersine iş yapmak deninde akla gelen kişi Minho oluyordu...

"Sana oyna diyen olmadı diye biliyorum." Seungmin'in canı peçete çekmişti sanırsam.

"Defol git ya! Sana laf yetiştirecek halim yok şu anda." demişti bıkkınlıkla.

•Bölüm Sonu•

Nasıldı sizce?

Bu arada bölümler çoğunlukla birbirinden bağımsız olucak. Öyle bir planım var şu anlık.



•Sokak Çocukları• (MinSung) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin