11 "Fizik Sorusu"

70 11 48
                                    

______________________

Aradan bilmem kaç hafta geçmişti yine. Jisung ile Minho'nun konuşmasının üzerinden tam 2 ay geçmişti bile...

Minho'nun bu kadar inatçı olduğunu düşünmemişti Jisung. Aslında tek Jisung değil hiç biri düşünmemişti. Herkes onun neden böyle yaptığını merak ederken Jeongin bu işin içinde bir terslik olduğunun farkındaydı. Hyungu böyle bir insan değildi. Kesinlikle başka bir nedenden dolayı böyle davranıyordu.

Kendisini geçmişti ama Jisung hyungu söz konusu olunca Minho için akan sular her zaman dururdu. Şimdi ne olmuştu? O kararlıydı bu işte bir iş vardı işte!  Ve bu işi kendisi çözecekti. -bu özgüven patlaması nereden geldiyse artık-

"BİRİ BANA YARDIM ETSİN YOKSA CİDDEN KENDİMİ CAMDAN ATICAM." Evet bu Jisung'un isyanıydı...

Fizik ödevi vardı ve yapamıyordu. En kötü olduğu ders fizikti bir kere nasıl yapabilirdi ki? Diğerlerininde ona faydası yoktu zaten. Hayır aynı sınıftaydılar sonuçta. Ama neden yardım etmiyorlardı ki?

"Bağırma be Jisung!" demişti Hyunjin kulaklarını kapatarak.

"O zaman yardım et bana. "

"Daha kendim yapamamışken sana mı yardım edicem?"

"Ah tabi senin gibi bir gerizekalı bunu hiç yapamaz değil mi?" diyerek dalga geçmişti onunla.

"Çok komiksin ha ha ha!"

"Çocuklar sakin. Ne oldu Jisung?" diye sormuştu Chan.

Jisung sinirle fizik kitabını ona göstermişti.

"Sorun bu işte!"

"Bir dakika niye sadece sen ödev yapıyorsun? Bu diğerleri niye boş boş duruyor?" diyerek Seungmin, Hyunjin ve Felix'i göstermişti.

"Çünkü Jisung cezalı." deyip kahkaha atmıştı Seungmin.

"Hah Jisung mu? Jisung nasıl ceza aldın lan?" diye sormuştu Changbin.

"Boşver. Önemli olan bu mu hem?"

"Önce söyle bir, sonra bakarız çaresine."

"Dur dur ben anlatayım." diyerek ortaya atlamıştı yine Felix.

"Şimdi bizim bu salak gece nedeni bilinmez bir şekilde uyumamış. Ve haliyle uykusu olduğu için ve fizik dersinide sevmediği için dersi dinlemek yerine kafasını koyup uyudu. Sonra bunun uyduğunu gören hoca geldi ve kafasına kitapla vurdu."  Felix bunları anlatırken gülmemek için kendini zor tutarken diğerleri gülüyordu.

"Komik değil. Hem hala acıyor!" demişti sitem ederek.

"Pekâlâ gülme fastımız bittiyse biri bana yardım edebilir mi? Benim beynim bunları almıyor çünkü."

"Jisung üzgünüm ama ben bu konuları hatırlamıyorum bile..." demişti Chan.

"Bence asıl sorman gereken kişi şu anda kendi odasında oturan kişi." demişti Jeongin.

"Benimle konuşmak istemiyor ki. Beni dinlemez bile." dedi Jisung başını eğerek.

"Sen yinede dene bir şansını. Minho hyung insaflı biri." demişti ona cevap olarak Seungmin.

"Ah pekâlâ..."

Jisung masadan kalkmış ve onun odasına doğru yavaş adımlarla yürümeye başlamıştı. Kesinlikle, bir kaplumbağa ile beraber yürüselerdi kaplumbağa kazanırdı .

Kapıya açık olsa bile yinede kapıya tıklama gereksinimi duymuştu.

Onu gören Minho ise hiç takmanıştı. Sadece gelebileceğini söylemişti o kadar.

Jisung derin bir nefes alarak odaya girmişti kitabı ile.

"Rahatsız ettiğim için üzgünüm hyung. Sadece birşey sorup gidecektim." demişti boynu bükük bir şekilde.

"Sor." Bu cevaplar... Resmen buz etkisi yaratıyordu.

"Aslında birşey değil... Bir sürü şey var. Konu fizik..."

Minho cevap olarak sadece kafa sallamakla yetinmişti.

"Böyle davranmaya devam mı edeceksin cidden? Bari şimdi yapma. Şu şeylerde yardım et daha senden birşey istemiyorum." artık gına gelsede yapacak birşey yoktu. Minho'yu anca kendisi değiştirebilirdi. Fazla inatçı bir yapıya sahipti malûm.

Minho resmen bütünleştiği yatağından kalmış ve odada bulunan çalışma masasına yönelmişti.

Sandalyeyi çekmiş ve Jisung'a oturmasını işaret etmişti. Jisung denileni yapmış ve sandalyeye oturmuştu. Minho ise elini sandalyeye dayamış soruya bakıyordu.

Soruyu anladıktan sonra kalemi Jisung'un elinden aniden almış ve kitabın üstüne çözmeye başlamıştı. Jisung ise masum masum ona bakıyordu. Minho çözümü bitirdikten sonra ona dönmüş ve;

"Dersi dinleseydin bunu yapardın." demişti. Ardından yüz ifadesini bozmadan ona anlatmaya başlamıştı. Ve her zaman ki gibi hyungu ona güzelce anlatmıştı. Hatta bazen hocanın anlattığını anlamayın Minho anlattığında anladığı bile oluyordu.

Soru çözümünü anlatmayı bitirdikten sonra "Anladın mı?" diye sormuştu.
Jisung ise kafa sallamıştı.

"Kaç tane soru var?" Minho az olduğunu düşünmüştü ama hiç öyle değildi.

"Oh şeyh... 40 tane daha var..."

"Hoca cidden sinirlenmiş olmalı. Çünkü bu kadar ödev verecek insan değil o hoca."

"Kafama kitap yedim, sen ne diyorsun?"

Minho'nun buna gülmesini beklemişti. Ama onun umurunda bile olmamıştı...

Olsun en azından uzun zaman sonra konuşmuştu onunla. Değil mi?

İlk 10 soruyu bitirmişlerdi bile. Tabi Minho olmasa Jisung bu  10 soruyu 1 saatte bile çözemezdi.

"Hyung bekle sana sandalye getireyim. Öyle ayakta olmaz." deyip ayağa kalkmışken Minho tarafından durdurulmuştu.

"Ben getiririm sen otur. Hatta ben gelene kadar şunu çözmeyi dene . O kadar anlattım burda."

Demiş ve gitmişti.

Jisung onun arkasından gülümseyip dediğini yaparak soruyu çözmeyi denemişti. Ve gerçekten o gelene kadar birşeyler yapmıştı da. Ama yinede emin değildi yaptığından.

Minho sandalyeyi hemen Jisung'un sandalyesinin yanına koymuş ve ;

"Ne yaptın bakalım?" deyip soruya bakmıştı.

"Bende bilmiyorum ki ne yaptığımı."

Çözümü iyice inceledikten sonra "Minik bir dikkat hatası yapmasaydın doğru çözmüştün. Ama bir yerde küçük bir hatan var." deyip hatasını ona anlatmıştı.

Jisung hatasını anlamış ve düzeltmişti.

"Bence geri kalanları kendin yapabilirsin." demişti Minho.

"Ben mi? Yapsam bile yanlış yaparım. Ve hoca özellikle kontrol edeceğini söyledi soruları tek tek."

"Tamam sen yap. Ben kontrol ederim sana."

"Tamam. Ve çok teşekkürler hyung." demişti gülümseyerek. Ardından masadan kalkmıştı.

"Rica ederim."

Jisung tam kapıdan çıkacakken aklına gelen şey ile duraksayıp Minho'ya dönmüştü.

"Hyung, barıştık mı?"

Bölüm Sonu•

Umarım beğenirsiniz 💙

•Sokak Çocukları• (MinSung) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin