Annemi aramak adına yangın merdivenlerine yönelmiştim. Yangın çıkışından soğuk trabzanlara çıktığımda annemin açmasını beklerken az önce girdiğim kapının yeniden açıldığını duymamla o tarafa dönmüştüm.
Tam da bu anda elimdeki telefon çekilip kapatılmıştı. Karşımda, gördüğüme çok da şaşırmadığım biri vardı.
Minho.
"Bizimle gelmeyeceksin."
Hahlayıp gözlerimi devirdiğimde telefonum çalmaya başlamıştı.
Minho elimden alana kadar annemin telefonu çoktan birkaç kere çalmıştı. Şimdiyse geri arıyordu.
"Açacaksın ve bir sorun olmadığını söyleyeceksin. Duydun mu?"
Temkinli bir şekilde telefonu bana uzatırken ben gözlerimi kısarak göz halkalarına bakıyordum.
Telefonumu aldığımda annem telaşla sıralamaya başlamıştı bile.
"Sincabım? Ne oldu iyi misin? Bir şey mi oldu bebeğim?"
Karşımdaki bedenin güldüğünü gördüğümde aniden aklıma gelen ilk şeyi yaptım.
"Bir sorun yok annecim. Çıkışta arkadaşlar beni onlarla takılmaya davet etti de, gidebilir miyim?"
Minho'nun gülüşü aniden solup sinirle bana baktığında gülme sırası bendeydi.
Tekrar telefonu benden almak için hamle yaptığında bir adım geri atmıştım.
"Teşekkürler anne. Sana konum atarım."
Bir kez daha almak için atağa geçtiğinde tekrar bir adım geri gitmemle ayağımın altında bir zemin olmadığını hissetmem bir oldu.
Tüm hayatım gözlerimin önünde geçerken ben ortama ufak bir çığlık bırakmıştım.
Belimi sıkıca saran eli hissedene kadar.
El de sahibi kadar sert bir şekilde çektiğinde bu sefer de Minho'nun dibine girmiştim.
Hiçbir şey demedi. Sadece sinirle yüzüme karşı soluyup mekanı terk etti.
Benim neden kalp atış hızım artmıştı? Tamamen nedenini neredeyse düşecek olmama verip ben de mekandan ayrılmıştım.
Sınıfa girdiğimde herkes buradaydı.
"Ee ne yaptın izin alabildin mi?"
Chan'ın sorusuyla kocaman gülümseyip başımı olumlu anlamda salladım.
Changbin kolunu omzuma atıp konuştu.
"O zaman bu akşam çok eğlenelim çünkü artık yeni bir üyemiz var !"
Yeni bir üye... Bir arkadaş grubu... Hep hayalini kurduğum ama asla elde edemediğim bir şeydi. Minho dışında herkes alkışlamıştı. Minho ise sadece hala o lanet sıraya sığınıyordu.
Sertçe nefes verdiğimde herkes bir Minho'ya bir bana bakmıştı.
Seungmin bir elini omzuma koyarak konuştu.
"Zamanla alışırsın."
Ama ben alışmak istemiyordum. Bu tür insanları asla anlamamıştım. Hayat üzülmek veya depresyon gibi şeyler için fazla kısaydı. Neden sadece gülmüyordu?
Ama inat etmiştim bir kere. Benim adım Han Jisung ise ben bu çocuğu hayata yeniden bağlardım.
~ ❄️ ~
8 erkek okul üniformasıyla Seul sokaklarında dolaşıyorduk. Herkes gerginlik çıkmasın diye Minho ile beni iki uzak köşede tutmaya çalışırken ben inadına daha da yaklaşıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Case 143 ' Minsung
FanfictionJisung, lise son sınıf öğrencisidir. Dönem ortasında ailesinin tayini Seul'e çıktığından okul değiştirmek zorunda kalmıştır. Eski okulunda da zaten arkadaşları olmayan Jisung, yeni okulunda 7 kişilik bir arkadaş grubuyla tanışır. Gittikçe bu grubu 8...