Bugün güneş daha güzel doğmuştu.
Diğer günler de parlıyordu belki ama bugün... Bugün okul bile daha ayrı bir çekiciydi.
Daha alarmım çalmadan hızla kalkmış, süratle hazırlanıp çantamı alıp odamdan çıkmıştım.
"Gözlerime inanamıyorum. Sincabım ben onu elli kere uyandırmaya çalışmadan uyanıp hazırlanmış."
Annemin bu tatlı tepkisine gülümseyip hızla onu öpmüştüm.
"Sana da günaydın anne."
Tam kapıdan çıkacakken annem beni durdurup elime bir poşet tutuşturmuştu.
"Başımın etini yediğin pankekleri bana mı bırakıp gidiyorsun?"
Bugün çocuklarla birlikte kahvaltı edecektik. Önceden konuştuklarımıza göre herkes bir şeyler getireceki.
"Hem sen neden bu kadar erken çıkıyorsun? Okula daha çok var."
Pankekleri alıp bir öpücük daha kondururken hızla ayakkabılarımı giymeye koyulmuştum.
"Minho ile birlikte gitmek istiyorum. Onun için ondan önce kapısında olmalıyım."
Annem kapıya yaslanırken konuşmuştu.
"Demek Minho'yla hm?"
İmalı gülüşünü gözardı edip koşmaya başlamıştım. Arkamdan bağıran annemdense çoktan uzaklaşmıştım.
Adımlarım hızla beş altı evi geride bıraktığında Minho'nun her şeyi gibi siyah olan kapısının önünde durup biraz soluklanmıştım.
Nefesim düzene girdiğindeyse doğrulup büyük bir neşeyle kapıyı çalmıştım.
"Minhoo ! Ben geldiim !"
Çabalamadan aegyolu çıkan sesimle kapı açılmıştı.
"Jisung?"
Ona kocaman bir gülüş sunarken yine o davet etmeden içeri dalmıştım.
"Okula birlikte yürüyelim diyecektim ama görüyorum ki sen daha giyinmemişsin bile."
Minho bir üstüne bir bana bir de saate baktığında bıkkınca konuşmuştu.
"Çünkü daha okulun başlamasına bir saat var Jisung."
Kaşlarımı çatmıştım.
"Birlikte kahvaltı yapacaktık ya, ne çabuk unuttun?"
Aydınlanma yaşarmış gibi elini başına koymuş ve düşünmüştü.
"Ben ne getirecektim?"
O kadar tatlı görünüyordu ki...
"Çay Minho. Sadece çay."
Kafasıyla beni onaylayıp mutfak olduğunu tahmin ettiğim yere doğru ilerlemişti.
Ben de salonun kara perdelerini açıp peşinden gitmiştim.
"Oha !"
Yılan girse yavrusunu kaybedecek olarak düşündüğüm mutfağın epey düzenli oluşuyla şaşırmıştım. Minho anlamaz bir şekilde bana bakmış, sonradan omuzlarını silkip su kaynatmaya başlamıştı.
"Minho, evini gezebilir miyim?"
Arkası dönükken biraz beklemiş ve sonrasında da beni onaylamıştı.
Mutfakta buzdolabının üstünde kötü sayılabilecek bir el yazısıyla 'yemeğini yemeyi unutma' yazıyordu. Bunu sormayı aklımın bir köşesine not edip salona ilerlemiştim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Case 143 ' Minsung
FanfictionJisung, lise son sınıf öğrencisidir. Dönem ortasında ailesinin tayini Seul'e çıktığından okul değiştirmek zorunda kalmıştır. Eski okulunda da zaten arkadaşları olmayan Jisung, yeni okulunda 7 kişilik bir arkadaş grubuyla tanışır. Gittikçe bu grubu 8...