19

13.8K 1.1K 2.6K
                                        

Minho'nun evinde kalalı 4 gün oluyordu. Ve bu 4 günde onda da bende de çok şey değişiyordu.

Örneğin asla bitkilerini sulamayan, onları ölüme bırakan Minho ile artık sabah akşam birlikte suluyorduk güzellikleri.

Yeme düzeni berbat olan Minho, benim de yardımımla birlikte yiyelim diye gerçek bir 'öğün' hazırlıyordu.

Dersleri vasatın bir tık altında olan benim derslerim artık çok daha iyiye gidiyordu.

Yanlış anlamayın, gayet normal bir şekilde ders anlatıyordu.

Evet, bunların hepsi dört gün gibi kısa bir süreçte oluyordu ve biz bu süreçten oldukça memnunduk.

Bu süreçte Minho hakkında başka şeyler de öğrenmiştim.

İnanılmaz derecede unutkan olduğu için evin sağına soluna notlar yapıştırdığını,

Bir süre antidepresan kullandığını,

Ve aslında siyah renginden nefret ettiğini.

"Seninle birlikte geldi tüm renkler, ben de siyahtan aslında ne kadar nefret ettiğimi anladım." demişti bana.

Şimdiyse akşam bizikimleri yemeğe çağırmış, onun için yemek hazırlıyorduk.

"Hay nereden çağırdıysak altı koca öküzü ya... Bunlara yemek mi yeter şimdi?"

Söylediklerine kıkırdamıştım.

"Şikayet etme Lee, içine sevgini de kat."

Ben güzelce salata yapacağım malzemeleri yıkarken söylendiğim sırada aniden ayaklarım yerden kesilmişti.

"Minho ne yapıyorsun ?!"

Resmen patates çuvalı gibi omzuna almıştı beni.

"Sen sevgini de kat deyince ben kendini kastettin sandım."

Başka bir çiftin yaptığını görsem kusarken dalak ve böbreğimi kaybedeceğim hareketi Minho yapınca kahkaha atmış, bir de üstüne öpücük hediye etmiştim.

"Şapşalsın."

Nihayet yere indiğimde güzelce sebzeleri yıkamış, doğrama tahtasının üstüne koymuş ve en güzel bıçağı seçmiştim.

Aslında ne zamandır aklımda olan bir konuyu konuşmak için mükemmel bir fırsattı.

"Minho, sana bir şey soracağım."

Hemen yan tarafımda ocaktakilerle ilgilenen Minho, dikkatini vererek bana bakmaya başlamıştı.

"Ama eğer konuşmak istemiyorsan söyle, tamam mı?"

Biraz daha odaklandığında otomatik olarak kaşları çatılmıştı.

"Söyle sevgilim."

Derin bir nefes aldım.

"Çocuklara..."

Gözlerimi gözlerinden kollarına indirmiştim.

"...söyleyecek misin?"

O da benim baktığım yere, kollarına baktığında biraz gerildiğini hissetmiştim.

"Ben... Bilmiyorum Jisung."

Biraz ona doğru ilerleyip elimi koluna koymuş ve yavaşça okşamıştım.

"Onlar da aşağı yukarı tahmin ediyordur. Onlar bizim ailemiz, daha rahat olmak istemez miydin ?"

Dişlerini sıktığını hissettiğimde ben de gerilmeye başlamıştım.

"Tahmin ettiklerini biliyorum. Ama gözlerinde o duyguyu görmek istemiyorum."

Case 143 ' MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin