3

2K 171 313
                                    

Hyunjin arabadan indiğinde bana da inmem için işaret yapmıştı, indiğimde çatık kaşları ile bize doğru gelen Minho'yu görmeden edemedim.

"Onu getirmemeni söylemiştim!" Hyunjin'de kaşlarını çattığında arabadan inmekte tebessüm ettim.

"Ölmesini mi izleyecektim!?" Minho çatık kaşlarını bana aldığında kafamı eğdim, dolan gözlerimi hissedebiliyordum.

Hyunjin bileğimden tutup beni kendine çektiğinde onun arkasına geçmiştim. İç çekip bakışlarımı aşağıya aldım.

"Daha fazla vakit kaybedicek misiniz?" Arkadan gelen ses ile Chris'in ve Seungmin'in de orda olduğunu gördüm, Seungmin de benim gibi anlamsız gözler ile bakıyordu etrafa. Hyunjin elimi tutup hızlıca büyük malikanenin içine adımladığında diğerleri de arkamızdan gelmeye başlamıştı, onun hızlı adımlarına yetişebilmek için koşmam gerekiyordu.

Herkes içeri girer girmez Chris kapıyı sertce kapatmış bize dönmüştü.

"Bu gece, sadece bu gece hiç biriniz yerlerinden ayrılmayacaksınız." Ben daha olup biteni anlayamazken bu sefer Changbin konuştu.

"Bu gece tüm suçlar serbest olacak ki nüfus azalsın, normalde gizli bir çalışma olacaktı sadece belirli toplulukların bildiği ve bizde bunlardan biriyiz sizi zarar görmemeniz için buraya getirdik." Diğerleri de benim kadar şaşkın görünüyordu gözlerimi yere aldığımda bu sefer Minho tekrar yüksek sesle konuşmuştu.

"SİKECEĞİM HYUNJİN NEDEN ONU GETİRİYORSUN Kİ?!" Dolan gözlerime engel olamamıştım, Minho'nun neden bu kadar ölmemi istediğini anlayamıyordum.

"KENDİN ONU SEVMEDİĞİNİ SÖYLEDİN!" Minho'nun sözünden sonra kafamı kaldırıp Hyunjin'e baktım, ciddi ifadesi ile Minho'ya bakıyordu ben kafamı yere alıp titreyen ellerim ile öne gelen saçlarımı kulağımın arkasına aldım.

"Senin derdin ne Minho?" Hyunjin ile Minho'nun diyaloğuna ağlamamak için kendimi zor tutuyordum, beni sevmediğini biliyordum ama bunu birinden duymak daha üzücü.

"Derdimi mi soruyorsun Hyunjin? Onu sevmediğin halde buraya getiriyorsun her zaman ondan kaçıyorsun şimdi ise ondan kurtulma fırsatı bulmuşken buraya getiriyorsun." Minho'nun sözlerinden sonra Hyunjin'in benden nefret ettiğini öğrendiğim halde beni buraya getirip ölmemi engellediği için mutlu olmuştum, en azından beni biraz umursuyordu bu benim için yeterdi.

Tişördümün uçlarıyla oynayıp burnumu çektim, sanki burada ben yokmuşum gibi konuşuyorlardı. Ben hafif sallanırken Hyunjin'in beni izlediğini fark etmemiştim.

"Mutlu musun Minho?" Daha fazla onlara kulak asmayarak tüm dikkatimi tişördümün uçlarına sardım.

"Şu kavganıza devam edicek misiniz yoksa içeri geçelim mi?" Diğerleri hızlı adımlar ile ilerlerken onlara yetişmek için adımlarımı hızlandırdım Hyunjin beni işaret edip bileğimden tutmuş beni bir odaya getirmişti.

"Burada kal." Kafamı kaldırıp Hyunjin'e baktım.

"Beni sevmediğini biliyordum ama ölmemi engellediğin için teşekkür ederim." Göz yaşlarımın arkasından gülümsediğimde Hyunjin ciddi yüz ifadesi ile beni süzmüştü.

"Özür dilerim Felix ama sen kendini benden soğuttun." Kafamı sallayıp odaya girdiğimde saçlarımı çekip yere çömeldim, gerçekten Hyunjin beni sevmiyordu ve bunu kabullenmek çok zor. Oturduğum yerden televizyonu açıp kanallarda gezmeye başladım, hiç bir kanal çekmiyordu en sonunda telefonuma döndüm.

-boş-

Jisung
Minho adına özür dilerim Felix

Seungmin
orda sıçcaktım da ağzına

Jeongin
ay bende

Felix
Hyunjin benden soğuduğunu söyledi

Jisung
güno

Felix
siz biliyo muydunuz

Seungmin
evet ama sana söyleyemedik Felix

Jeongin
çok üzüleceğini biliyorduk

Felix
siz nası öğrendiniz?

Jisung
biz toplu buluşuyorduk seni de çağırmak istediğimizde Hyunjin ve diğerleri karşı çıkıyordu

Jeongin
üzgünüz Felix

Seungmin
sana söylemek istemiştik

Felix gruptan ayrıldı.

~~~

Telefonu kenara koyup camın kenarına doğru ilerledim, göz yaşım kalmamıştı artık. Kapıya gelen tıktıklama sesleri ile kapıya yöneldim ama tanımadığım biri tam karşımda duruyordu. Beni sertce boynumdan tutup kafama silahını dayadığında hiç birşey yapamamıştım, karşımda adama doğru silah tutan Hyunjin'i gördüğümde yutkundum, şuanda ölüm ile yaşam arasındaydım.

Arkasından diğerleri de geliyordu Jisung hemen bağırmaya başladığında Jeongin ve Seungmin onu durdurmuştu.

"Onu bırak, sana birşey yapmadı." Hyunjin'in sözünden sonra adamın kolunu tutup kurtulmaya çalıştım, işe yaramıyordu.

"Ama sen yaptın değil mi Hwang Hyunjin?" Hyunjin tek kaşını kaldırıp adama döndüğünde derin nefesler almaya devam ettim.

"Bunu neden yakınlarından çıkarmayayım ki?" Hyunjin sırıttığında gözlerim dolmuştu.

"Yakınım mı? O elinde tuttuğun kişi sadece bir oyuncak ona ne yaparsan yap seni affedecektir." Gözlerimden akan yaşı umursamayarak adama fısıldadım.

"Öldür beni, sana yalvarıyorum." Adam şaşkın gözler ile bir bana bir Hyunjin'e bakıyordu gözlerim karardığında bu hayatın gözlerimin önünde bittiğini anladım.

Üzgünüm Hwang Hyunjin, beni asla sevmedin.

-3 yıl önce-

"Felix buraya gel!" Gülümseyip Hyunjin'den çaldığım çiçekler ile koşturmaya devam ettim.

"Onlar daha bitmedi!" Nefesim tükenince durup çiçekleri Hyunjin'e uzattım.

"Olsun!" Dudaklarımız birleştiğinde sırıtıp çiçekleri tekrar aldım.

"Ben bu çiçekleri böyle istiyorum!" Hyunjin sırıtıp elimi tutmuş güneşi kapamıştı.

"Sen nasıl istersen Güneşim."

𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐑𝐨𝐬𝐞 /𝑯𝒚𝒖𝒏𝒍𝒊𝒙/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin