18

1.2K 124 164
                                    

-----

Yattığım yerden siyahlaşmaya devam eden koluma baktım, bu aynı şey gibiydi.. Felix'in siyaha dönen saçları. Yani bu şekilde darbe alan bir yer siyaha mı dönüyordu? Felix bunu bana göstermeye mi çalıştı? Beynim garip garip teoriler üretirken doğruldum. Yani Felix bunların hepsini başından beri planlıyordu, o özel malzemesi bunu gösteriyordu o zaman herşey onun planı mıydı? öldürülmek, delirmek, geri gelmek, saf rolü oynamak.. herşey planının bir parçasıydı. Merak ediyorum bu planı ne zaman kurmaya başladı?

Aklıma gelen soruları es geçip Felix'in odasına sertce girdim ve kapıyı kapatıp kitledim, bu soruların cevabını alma vakti gelmişti. Felix şaşkınca bana bakıp geri çekilmişti, benim yanımda deli rolünü oynayamıyordu artık. Ona yaklaşıp bir bıçak tuttum boğazına.

"Hyunjin, ben zaten bir ölüyüm ölüler tekrar ölemez." Sözüne göz devirip bıçağı hafif bastırdım ve kanını akıttım.

"Bak ölüler kan akıtamaz değil mi?" Felix olduğu yerde donup kalmıştı, bıçağı tuttuğum elimi tutup geri çekmeye çalıştı ama bana hala karşı koyamıyordu. Yüzüne yaklaşıp burnumuz birbirlerine değinde durdum.

"Bana yalan söyleme Lee Felix, senin ne olduğunu gayet iyi biliyorum." Felix'in hızlı nefes alış verişleri yüzüme vururken sırıttım.

"Sen hala benim civcivimsin." Felix sertce karnıma vurup geri çekilmemi sağlamıştı.

"Civciv mi?! Civcivi anca rüyanda görürsün pezevenk!" Sırıtıp ona yaklaştım ve duvar ile kendi arama aldım.

"O güzel ağzına küfür hiç yakışmıyor." Felix göğsümden tutarak beni geri çekmeye çalışmıştı.

"Lan bi siktir git!" Sırıtıp ona daha da yaklaştım. Felix çırpınıp benimle göz göze gelmemek için kafasını farklı yönlere çevirmeye başlamıştı. Gözlerimi siyah saçlarına alıp elim ile karıştırdım.

"Hah, bu yeni moda felan mı? Siyah saç." Felix beni tüm gücüyle itse bile işe yaramıyordu. Gözleri dolmaya başladığında geri çekildim, bana tokat atmış hızlıca odadan gitmişti. Odadan gitmeden önce gördüğüm tek şey güzel çillerine doğru ilerleyen göz yaşlarıydı.

~Felix'den~

Hızlıca tuvalete geçtim ve kapıyı kapatıp yere çöktüm, hiç planladığım gibi olmamıştı ben intikam alacaktım, onlara işkence edecektim. Yaşama amacım buydu. Ayağa kalkıp tuvaletten çıktım ve yüzümü yıkadım, Soobin yanıma geldiğinde sırıtıp ona baktım.

"Noldu beğenemedin mi Felix'i?" Soobin dişlerini sıkıp bana cevap vermişti.

"O da Yongbok'tu biliyorum kandırma beni!" Sırıtıp yanlış olan tespitini onayladım.

"Evet, o Yongbok'tu çünkü Felix öldü." Soobin sinirle bana bakıyordu, bir kahkaha atıp gözlerimi tekrar aldım.

"Noldu hiç görmediğin Felix'in öldüğü için mi üzüldün?" Soobin bakışlarını başka bir yere alıp yumruğunu sıkmıştı, ben ise bir kahkaha daha fırlattım.

"Delinin tekisin." Sözünden sonra hızlıca tuvaletten çıkıp gitmişti. O gittikten sonra doğrulup sessizlik ile aynaya döndüm, sonra bende arkasından çıktım. Şimdi de Felix sevdası çıkmıştı, kimse Felix'i tanımıyordu ama onu istiyolardı, onun öldüğünü sanıyolardı aslında kimsenin gerçeği öğrenmemesi gerekiyordu ama bir salça her boka atladığı için bunu öğrenmişti.

Yanıma doğru gelen Yeji ile sırıtıp ona baktım, bana gayet ciddi bir şekilde bakıyordu. Ya Hyunjin ona benim Felix olduğumu söylediyse?

"Ne yapmaya çalışıyorsun Yongbok?" sondaki kelime ile gülümsememi büyütüp hafif eğildim ve kafamı kaldırıp Yeji'ye baktım.

"Bilmem." Yeji kaşlarını çatmış geriye bir adım atmıştı.

"Felix'i neden öldürdün?!" Sözü ile duraksayıp bir kahkaha attım.

"Neden hiç tanımadığın birini özlüyorsun ki?" Yeji hiç beklemeden beni yüksek bir ses ile cevaplamıştı.

"Ben özlemiyorum!" Duraksayıp sözünü bitirmesini bekledim. "Onlar özlüyor!" Parmağı ile salonu işaret etmişti, yutkunup tekrar Yeji'ye baktım.

"Onlar Felix'i özlüyor Yongbok, onlar özlüyor biz değil. Biz sadece onlara yardım etmek, Felix ile tanışmak istiyoruz." Geri çekilip Yeji'ye baktım, sözü kalbime dokunmuştu. Sırıtmayı yüzüme takıp bir kahkaha attım, Yeji artık bu kahkahaların sahteliğini anlamıştı, ya da ben öyle sanıyordum. Bu seçeneği umursamayarak rolüme devam ettim.

"Bırak Felix'i artık." Sözünden sonra Hyunjin'in benim sırrımı sır tuttuğunu anlamıştım, ama zaten öğrenmesi gereken en son insan oydu. Az önce attığım kahkahadan daha büyük bir kahkaha atıp tüm ciddiliği ile bana bakan Yeji'ye baktım. Gözlerimi gözlerine alıp sırıttım.

"Onlara yardım etmeyi gerçekten bu kadar çok önemsiyor musun?" Kafasını evet anlamında salladığında umursamayarak sözüme devam ettim.

"Şimdiye kadar tanıdığın arladaşından, Yongbok'tan bile mi?" Dikleşip bana keskin gözleri ile bakmış, gerilmişti.

"Evet" dedi, ve yutkunup sözüne devam etti. "Ondan bile."

~Minho'dan~

Odaya girdiğimde Jisung'un halsiz bedeni ile yattığını gördüm. O günden beri içine kapanmıştı. Derin bir iç çekip saçını sertçe tuttum ve doğrulttum, Jisung acı ile inlemiş ellerinden destek almaya çalışmıştı. Onu yere attığımda ağlamaya başlamıştı bile, yanına eğilip saçını çektim ve kafasını doğrulttum. Bana ne kadar bakmamaya çalışsa da başarısız oluyordu. Göz yaşları ile dolan kırmızı gözlerine baktım. Zor duruyordu göz yaşını akıtmamak için.  Saçından tuttuğum elim ile onu sertce yere attım, Jisung kafasını tutup acı ile ağlamaya başlamıştı. İlişkimiz Felix'in öldüğünü sandığımız günden sonra bu hale gelmişti. Tek istediğim onun canını yakmaktı artık.

Sırıtıp tekrar yanına eğildim ve saçlarını tutup kafasını 2.kez yere sertce vurdum. O kafasını tutup ağlarken ben bacaklarını tutup kendime çektim, artık bana karşı koymaya gücü bile yoktu. İşimi hallettikten sonra çıplak vücudu ile ile yerde yatan Jisung'a baktım ve odadan çıktım. Artık ne pişmanlık ne de acıma hissi duyuyordum Jisung'a karşı.

-----------


Sonraki bölüm herşey açıklancak 😼

𝐁𝐥𝐚𝐜𝐤 𝐑𝐨𝐬𝐞 /𝑯𝒚𝒖𝒏𝒍𝒊𝒙/Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin