SON KAVGA

28 2 2
                                    

Arkalarından geldiğimizi fark eden Berk duraksadı

Berk: Siz nereye ?

Mine: Berk sana bir sey olmasını istemiyorum

Alp:Bizde size bir şey olmasını istemiyoruz eve çıkın hemen.

Kumsal: Alp kafayı mı yedin. Ne yapmayı planlıyorsun kafanda Kaan'ı geberticek misin?

Alp: Lütfen sık kafama diyene kadar işkence edeceğim ona.

Tuana: Saçmalamayın isterseniz.

Alp, Berk'i kolundan tutup aşağı indirdi. Berk'in motosikletine binip hızlıca gittiler. Bizim ise taksiye verecek paramız dahi yoktu, ancak Kaan'ın evi bizim eve çokta uzak değildi. Üstüme Alp'in pijaması ile yola doğru koşmaya başladım. Mine hemen arkamdan koşarak kolumdan tutup çekti. ''Sen oraya koşarakta gitsen yetişemeyiz. Cebimdeki son parayı taksi için verebilirim" dedi hemen bir taksi aradı. Taksi bir dakika dahi geçmeden geldi. Konumu tarif ettim ve hızlıca gittik. Oraya vardığımızda Alp ve Berk motosikletten inmiş apartmana giriyorlardı

Mine: Berk'in elinde bir şey var.

Kumsal: Çakı ya da ona benzer delici bir şey.

Tuana: Ya daha yeni karakollardan çıktınız, dalga mı geçiyor bunlar.

Bizde hemen arkalarından apartmana girdik. Onlar bizi fark etmemişti. Apartmandan girdiğimiz gibi sesler yükseldi Kaan'ın evinin kapısı açıktı. Girdiğimizde Berk, Kaan'ın duvara dayamış boğazlıyordu.

Berk:Sen ne tür bi vahşisin or.spu çocuğu! O apartmanda çocuk var yaşlı var onlardan ne istedin?

Kaan: Onlarla bir derdim yok. Senin Mine ile ne işin var ?

Berk: Seviyorum lan. Çok seviyorum hemde. İlk gördüğüm günden beri aşığım ona.

Alp kollarını arkada bağlamış Berk'in arkasından Kaan'a bakıyordu.

Alp: Olum sen dua et Berk'e ya da Kumsal'a bir şey olmadı. Ben seni öldürür diriltir bi daha gebertirdim.

Kaan: O yüzden yaktım ya evi. Sevdiceğinle kardeşine bir şey olsun da sen de böyle deliye dön.

Alp, Berk'i kenara ittirip Kaan'ın yüzüne yumruk atmaya başladı Tuana salonun kapısından korkuyla onları izliyor, Mine ise... Mine ortalıkta yoktu ama onu arayacak zamanımda yoktu. İçeriye girip Alp'i tuttum. Gerçekten de orada o çocuk ölür ve Alp hapise girerse ben yaşayamazdım Alp benim canımdan bir parçaydı. Alp beni fark edince daha çok sinirlendi. Kaan yerde kanlar içinde yatıyordu kalkacak gücü yoktu.

Alp: Sen laftan anlamıyor musun kızım?

Kolumdan tutup beni dışarı doğru sürükleme çalıştı kolumu çekip omzumu sirkeledim Kaan ayağa kalktı. Berk'in elinde gördüğümüz çakı koltuğun üzerindeydi hızlıca onu eline aldı Alp'in üzerine yürümeye başladı. Berk, Kaan'ı arkasından tutup kendine doğru çekti. Kaan ters bir hareket yapıp elindeki çakıyı Berk'in tam kalbine sapladı... O an ne olduğunu dahi anlamadım. En son Berk'in acı içinde inlediğini duydum. Berk kanlar içinde yere yığıldı. Alp'in kardeşim diyerek Berk'in nabzını ölçtüğünü, Mine'nin acı çığlıklarını hatırlıyorum. Kaan'ın yüzünde bir gülümseme vardı kanlı bıçağı yere bırakıp koltuğuna oturdu. Alp ise o kadar kötü görünüyordu ki. Eğer bu kadar kötü olmasa tek haraketiyle Kaan'ı öldürecekti. Ben elimi ağzıma götürdüm gözlerimi kapatmıştım yanımdaki peteğe diğer elimle dayanıyorum. Şok geçiriyordum o an ne olduğunu anlayamadım bile. Anlasaydım oturup ağlamaktan başka bir şey yapamazdım tek emin olduğum şey Berk'in öldüğüydü. Bıçak ya da çakı, tam kalbine saplanmıştı. Kaan hariç herkes artık nefes alamayacak haldeydi. Tuana elleri titreye titreye 112 'yi aradı. Sanırım sonra polisler geldi ama
Bizim o halimizi görüp hiç birimizin ifadesini almadı. Kaan açık bir şekilde onu öldürdüğünü bundan pişman olmadığını söyledi. Alp artık hiç bir şeyi duymuyordu ayakta gözleri kapalı karakolun ortasında dikiliyordu. Ben Berk ile olan tüm anılarımı düşünüyordum. Berk benim kardeşim sayılırdı. Neşe kaynağımızdı. Alp en sonunda fenalık geçirmişti acilde serum taktılar. Bende yanında oturup kafamı yatağa doğru yaslamıştım. Daha sonra Eylül ve Can yanımıza geldiler ikiside çok üzgündü Canla fazla yakın olmasalar bile Can ve Berk çok iyi anlaşırdı. Berk şuan morg da uyuyordu bakmak istediğimizde izin vermediler. Ben en sonunda uyuya kalmıştım. Uyandığımda saat 08.24 tü. Berk'in anne ve babası uzak yoldan gelmişlerdi ikiside perişan haldelerdi. Annesi ağlıyordu, babasının gözlerinin altı çökmüştü, adam 3 saatte yaşlanmıştı.

KARANLIKTAKİ IŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin