Herkese merhaba🖐
Bugün ki bölüm epey uzun. Sınav haftam olduğu için parça parça yazıyordum ve haftasonu da ancak bitirebilirdim.
Her neyse hepinize iyi okumalar.
Oy ve yorum atmayı unutmayın lütfen.
-------------------
Ünzile'nin ölümünden iki gün önce
Yavaşça ablamın kaldığı odanın kapısını açtım ve içeriye doğru usulca girdim.Ablam elinde ki kitabı yavaşça kenara bırakıp bana gülümsedi.
Gülüşlerin hiç solmasın Ünzile.
"Bir sorun mu var ablacım?"
"Yoo, bir sorun falan yok."
Gözlerimin içine kömür karası gözlerini dikti ve yavaşça bana yaklaşıp dokunmayı çok sevdiği soğuk ellerimi tuttu.
"Hayır var, anladım ben. Hadi anlat bakalım."
Tekrar inkar edecektim ama gözlerime öyle bir bakıyordu di ki yalan söyleyemeceğimin farkına vardım.
"Nereden anladın?"
"Ablalar bilir."
"Eniştemle halamı duydum az önce. Eniştem halama bizim burada kalmamamız gerektiğini, Azad Ağa'nın bunu öğrenirse onları da rahat bırakmayacağını söylüyordu."
Söylediklerimle biraz olsun parlayan gözlerinde ki ışıltı yavaşça söndü. Ona bu yüzden anlatmak istemiyordum işte. Gözlerini bir an olsun ışıklarından uzak görsem, benim de şehrimde ki tüm ışıklar sönüyordu.
"Eniştem de haklı Nur. Biz kaçtıktan sonra Azad Ağa bütün Diyarbakır'ı peşimize taktı. O da kendi çocukları için endişeleniyor olmalı."
"Ama biz kötü bir şey yapmadık ki abla. Sadece yaşamak istedik, suç mu?"
"Onların nezdinde bu da suç, biz sadece onlardan değil kaderimizden de kaçırıyoruz. Onlara boyun eğmedik diye bizim boynumuzu bile kıracak insanlar bunlar."
Omuzlarım düştü. Haklıydı ablam, bizim yaşamak istememiz, okumak istememiz Onlara göre suçtu.
Burası Diyarbakır'dı.
Burası Mezopotamya'ydı.
"Asma o güzel yüzünü, ayrıca eniştemin söylediklerini de kafaya takma. Halam bize evinin kapısını açtı ya gerisi onu ilgilendirmez. Halam olmasa sokaklarda beş parasızdı o."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Susar Kadın
ChickLitArkamda ki konağa son bir kez dönüp baktım, dile kolay 17 senem geçmişti şu taş duvarlar arasında. Şimdiyse 17 yılı ardımda bırakıp gidiyordum. Gerçek ailemin yanına.