4 • TEHALÜF

2.2K 163 76
                                    

• 4 •

TEHALÜF

~

"İmtihan bu ya...
Balığın gönlü, çöle vurulur."

Şemsi Tebrizi

🐺💫


Yazımı tamamlayınca kaydedip bilgisayarımı kapattım. Akşam son bir düzenleme yaptıktan sonra yarın yayınlayabilirdim. Hesabı ödeyip pastaneden çıktım. Son konuşmamızdan sonra Furkan ile birlikte arkasında kasa bulunan tezgaha geçip oturmuştu Kandemir. Bir ara tezgahın sağ tarafında bulunan odaya geçip dakikalarca çıkmadılar. Oda, kapının açık kaldığı süre zarfında gördüğüm kadarıyla küçük bir ofis gibi bir yerdi. Bir masa masasın arkasında dosyalarla dolu iki dolap ve karşısında da koltuklar bulunuyordu. Bu kadar dosya küçük bir pastane işleri için çok fazla gibi geldi bana. Fakat beni ilgilendirmezdi.

"Aynen Rümeysa daha önceki hayatında işletmeciydin zaten!"

Kendime düşman iç sesime gözlerimi devirip yürümeye devam ediyordum ki bir araba yanımda durdu. Camını açıp kafasını dışarıya doğru uzattı. "İyi günler Rümeysa. Dilersen seni eve bırakabilirim." dedi Ali, yüzüne manasız bir sırıtma hakimdi.

"Teşekkür ederim yürüyeceğim."

Cümlemi tamamladıktan sonra yoluma devam etmek için hamle yapacaktım ki Ali kapısını açıp aşağı indi. Tam karşımda aramızda biraz mesafe bırakıp durdu. Belli ki onun için konuşma henüz bitmemişti.

"Rümeysa geçen gün ki konuşma için senden özür dilemek istiyorum. Haddimi aştım belki ama inan niyetim kötü değildi."

"Anladım Ali. Benim için önemli olan dilediğin özür değil hatanın farkına varman. Herkesin kendine göre planları, hayatı yaşayış şekilleri vardır. Rabbim herkese bir akıl vermiş. Kimse kimsenin hayatına bu denli müdahil olamaz. Konu din değilse. Eğer ki konu din ise üzerine düşeni yapıp doğruları anlatacaksın tabi ki."

"Mevzu dine gelince Rümeysa için akan sular duruyor galiba?" diye bir soru yöneltti Ali yüzündeki manasız gülümseme hala devam ediyordu.

"Herkesin öyle olması gerekmez mi Ali? Hepimizi Allah yarattı ve biz de eğer ona inanıyor, iman ediyorsak İslam'a uygun bir şekilde yaşamalıyız. Öyle değil mi?" Yüzüme kondurduğum belli belirsiz gülümsememle sorumu Ali'ye yönelttim.

"Tabii ki doğru." dedi her kelime arasında birkaç saniye duraksayarak. Anlatmak istediklerimi pek anlamış gibi durmuyordu. Eliyle ensesini sıvazlayıp bakışlarını tekrar bana çevirdi. "Sorun halledildiğine göre seni eve bırakabilir miyim?"

"Çok teşekkür ederim. Fakat yürümek istiyorum." Arabasına binmememdeki en büyük etken içimdeki histi. Nedense Ali'ye tam anlamıyla ısınamıyor sürekli aramıza belirli bir mesafe koyma gereği duyuyordum. Hissettirmemek için ne kadar çabalasam da belli ki hissetmişti. Sürekli benimle muhabbet etmeye çalışıyor, sanırım komşu olduğumuzdan dolayı aramızdaki samimiyeti arttırmak istiyordu.

"Bence aramızdaki sorunları hallettiğimizin nişanesi olarak mahalleye birlikte gitmek çok güzel olur. İnat etme..." deyip cümlesine devam ederken sanırım beni arabaya doğru çevirmek maksadıyla bileğimi tutmak için hamle yapmıştı ki hızla elimi çekip birkaç adım uzaklaştım.

ARAF / ARA VERİLDİ - DEVAM EDECEK-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin