• 1 •YENİ BAŞLANGIÇ
~
"Çeşm-i insâf gibi
kâmile mîzân olmaz
Kişi noksanını bilmek gibi
irfân olmaz"
Tâlib(Yaratılışa ve olaylara ölçü ile adaletle bakmaktan daha büyük olgunluk olamaz; kişinin başkasının noksanını görmek yerine, kendi noksanını görmesinden daha ileri irfan olamaz.)
🐺💫
Ne vakit elimi açıp yalvarsam yaradana hiç geri çevrilmedim. Bazen geç oldu, bazen tam ümidimin tükendiği anda oldu, bazen istediğimin daha iyisi oldu ama hiç geri çevrilmedi dualarım. İlk kez bir duam kabul edilmedi.
Evimden, yaşadığım şehirden gitmek zorundayım. 'Eğer Allah böyle uygun görmüşse. Tüm gayretimize, duamıza rağmen İstanbul yolu göründüyse demek ki orada çok güzel şeyler bekliyor bizi.' diyor babam. Muhakkak öyledir fakat yine de gözümden dökülenlere engel olamıyorum. Dönüp son bir kez baktım yirmi dört yılımı geçirdiğim evime. Bir daha değil evime, Trabzon'a bile gelmem mümkün değil biliyorum. Kendimi kandırmanın lüzumu yok. Bunu herkes bilir ki veda edilen yere bir daha dönülmez. Arabaya binerken dilimde tek bir dua var; Rabbim! Benim gireceğim yere doğrulukla girmemi, çıkacağım yerden doğrulukla çıkmamı nasip eyle. Yüce katından bana yardımcı bir güç, kuvvetli bir delil ver! (İsra:80)
Ne kadar belli etmemeye çabalasa da en çok üzülen babam, görüyorum. Çocukluğunu, gençliğini geçirdiği yerden gidiyor. Babasını, annesini toprağa gömdüğü yere veda ediyor, kolay değil. Fakat tek bir isyan cümlesi dökülmedi dilinden. 'Bunda da vardır elbet bir hayır kızım.' dedi yüzünde vakur bir tebessümle. Sabrı da tevekkülü de ben ondan öğrendim.
Araba, İstanbul'a yeni hayatımıza doğru yol alıyor. Babam şoför koltuğunda yanında annem. Ben ve benden beş yaş küçük kardeşim Yusuf her zaman ki gibi arkadayız. Ama Yusuf her zaman ki gibi değil. Başını omzuma yaslamış içli içli ağlıyor. Ne kadar kızgın olsam da kıyamıyorum ona. Dudaklarımı saçlarına bastırdım. "Yapma artık Yusuf mahvoldun sus biraz."
"Mahvolmadı bizi mahvetti."
"Meryem!" diye sert olmasa da uyarıcı bir tonda tuttuğu ses tonuyla ikaz etti babam annemi. "Beşer şaşar Allah affediyorken bizim ne haddimize onu yargılamak."
"Affettim ama unutamıyorum Said. Onun yüzünden bütün hayatımızı değiştirmek zorunda kaldık."
"Anne sen doğduğun yere ailenin yanına gitmene rağmen bu denli söyleniyorsun babam ne yapsın?"
"Yirmi yaşında evlendim ben babanla. Otuz yıldır Trabzon'dayım. Yani İstanbul'dan daha çok yaşadım Trabzon'da. Hem mevzu şehir değiştirmek değil. Mevzu Yusuf'un kendini ve bizi düşürdüğü durum." Başını arkaya doğru çevirip işaret parmağını öfkeyle bize doğru sallayıp konuşmaya devam etti annem. "Bana bakın orada dayına, teyzene, komşularına... Hiç kimseye Yusuf'un yediği halt ile alakalı bir şey söylemek yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ARAF / ARA VERİLDİ - DEVAM EDECEK-
Ficción General"Senin yüzünden her gün birilerinin canının yandığını bile bile seninle aynı yolda yürüyemem. Bu kadar günahın içinde devam edemem. Göz göre göre ateşe yürümeni izleyemem. Belli ki birbirimizin nasibi değiliz." Yumruk yaptığı eliyle alnına birkaç de...