Sonunda yataktan kalkmayı başardığım da kıyafet dolabıma gidip gri sweatshirt ve siyah taytımı üstüme giydim. Saçlarımı özensiz bir şekilde taradım gözlerim uykusuzluktan ve ağlamaktan oldukça kötü görünüyordu. Kapatıcıyı elime alıp mor göz altlarıma uyguladım. Bitirdiğimde ise yapmacık bir gülümseme eşliğinde kendi yansımama bakmaya başladım. Bugün benim doğum günümdü ama o kadar kötü ve depresif bir ruh halindeydim ki hiçbir şey umrumda değildi.
Uzun beyaz merdivenlerden aşağı inerken her basamağı sonsuz bir döngü gibi gelmişti. Sonunda dış kapıya ulaştığım da sessizce dışarı çıktım anneme yakalanıp bir saat boyunca neden bu halde olduğum ile ilgili sorgulamasını çekemezdim. Evimizin hemen karşısında ki boğaza yaklaştığımda bulduğum ilk boş bank'a oturdum. Boş bakışlarımla hiç durmadan devam eden dalgaları izliyordum telefonumun titremesiyle birlikte elime aldım Ege sosyal medyada bir fotoğraf paylaşmıştı ve onun bildirimi gelmişti. Ege sevgilisi Irmak'ı saçından öperken çekindikleri bir fotoğraftı. Elimde olmadan yanağımdan göz yaşları süzülmeye başladı.
"Neden ağlıyorsun sen?" gelen çocuk sesiyle hemen kafamı kaldırdım ve gözyaşlarımı kolumla sildim. "Ağlamıyorum gözüme bir şey kaçtı." çok güzel mavi gözleri olan erkek çocuğu beni inceleyerek başını salladı.
"Karşında çocuk mu var senin?"
"Evet." dedim gülerek.
Sinirle gözlerini kıstı bu onu daha da sevimli göstermişti.
"Derin mevzulara giriyorsun."Elimi saçlarına atıp karıştırdım.
"Kusura bakma, küçük kabadayı.""Kaba dayılar toplum kullarına uymayanlara ve zorbalık yapan kişilere denir." bu nasıl bir çocuktu böyle? Çocuk demeye bin şahit lazımdı. "Sen kaç yaşındasın?" hayret içinde ona bakarken kendinden emin bir tavırla gülümsedi. "Dokuz."
"Peki ne kadar zeki olduğunu biliyor musun?"
"Herhalde."
"Şimdi neden ağladığını söyle." dedi ciddi ses tonuyla. Ona yalan söylemem için uyarırcasına tek kaşını havaya kaldırdı. "Yalansız."
Bakışlarımı tekrar denize geçirdim ve omzumu kıvırdım. "Birini çok seviyorum ama o benden nefret ediyor."
"Neden senden nefret ediyor?"
"Ona hoş olmayan şeyler söyleyip onu incittim." Ege'ye söylediklerim ve yaptıklarım aklıma gelince yine içimde kocaman bir pişmanlık oluştu keşke zamanı geriye alıp her şeyi hiç yaşanmamış yapabilseydim.
"O zaman nefret etmekte haklıymış." dedi çocuk elini çenesine koyup sanki bir bilmece çözer gibi bakıyordu bana. "Bende okul da benimle sürekli uğraşan çocuktan nefret ediyorum. Ona nedenini sorduğumda bana sadece şaka yaptığını söylüyor." durdu ve sıkıntıyla nefes alıp verdi. "Şaka komik olur ama onun yaptıkları beni güldürmüyor."
Karşımda o kadar masum görünüyordu ki onun yanaklarını sıkmamak için kendimi zor tutuyordum." Üzüldüm o çocuk adına. Senin gibi bir düşmanım olsun istemezdim."
"Düşmanlık bence sadece zayıf insanların arasında olur." dedi.
Sonunda kendimi biraz iyi hissettiğimde bu sefer gerçekten samimiyetle gülümsedim.
"Bence sen büyüyünce filozof felan ol.""Doruk!" daha önce duyduğum erkek sesine başımı çevirdim. "Demek buradasın."
Bu o çocuktu? Uraz..
O da beni gördüğünde yüzünde aynı benim şaşkın ifade oluştu. "Ada?"
Anlamsız bakışlarla bir ona bir adının Doruk olduğunu öğrendiğim çocuğa baktım. Demek kardeşiydi.
"Merhaba."Doruk işaret parmağını bana ve abisine doğrulttu. "Siz birbirinizi tanıyor musunuz?"
Uraz kardeşinin saçını eliyle dağıtıp başını salladı. "Evet, aynı okula gidiyoruz." Doruk sinirle abisinin elini ittirip saçlarını düzeltmeye çalıştı. "Ne güzel, sanırım sizin okulunuz sadece IQ'su düşük öğrencileri kabul ediyor." Uraz kardeşinin bu laf sokmalarına alışkın bir şekilde sadece sırıttı. "Hadi abiciğim, çok konuşma annem seni bekliyor."
"Tamam, görüşürüz Ada." Doruk arkasını dönüp ilerde ki siyah arabaya doğru yürümeye başladı. "Görüşürüz."
Tekrar bank'a oturduğum da bu sefer Uraz da yanıma oturdu.
"Sürekli karşılaşıyoruz. Bir daha olursa artık kader olduğunu düşüneceğim.""Kardeşin çok tatlı."
"Tanısaydın eğer tatlı kelimesini bir daha kullanmazdın."
"Bu arada sen ne yapıyorsun burada?"
Elimle tam arkamızda ki büyük beyaz renkte ki yalıyı işaret ettim.
"Evim hemen karşı da. Hava almaya çıktım.""Evin yalı mı?" dedi şaşkınlıkla Uraz. Sonra sorduğu sorunun saçma olduğunu düşünüp başını salladı.
"Benimki de soru kolejde ki herkesin evi yalıdır tabi.. Ben burslu olduğum için bunlar hala bana olağanüstü geliyor da. "Tekrar bakışlarımı evime çevirdim belki de o evde yaşadığım için bana o kadar güzel görünmüyordu. Bana kendimi hatırlatan koca bir hatıra yığını gibiydi. "Abartılacak bir şey yok bence. İnsan kendini nereye ait hissederse evi oradadır."
Uraz aniden bana döndü gözlerinde ilgiyle gizlenmiş merak vardı.
"Peki sen kendini nereye ait hissediyorsun?""Çok uzaklara.." dedim gökyüzüne bakarak.
Uraz bir anda bir şey fark etmiş gibi eliyle çenemi kaldırdı.
"Gözlerin kızarmış.. Ağladın mı?"Başımı çevirip elinden kurtuldum sonuçta insan hep mutlu ya da iyi görünemezdi ya.
"Maşallah, abili kardeşli hiçbir şeyi kaçırmıyorsunuz." benim için hiçbir değeri yokmuş gibi yüzümü buruşturdum. "Bugün benim doğum günüm.""Öyle mi?" dedi Uraz gülerek. "İyi ki doğdun."
"Sağol." dedim oturduğum yerden kalkarken. "Neyse ben artık gideyim annem merak etmiştir. Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Arkamı dönüp karşıya geçmek üzereyken gelen sesle durdum.
"Ada."Uraz'a döndüğümde bana doğru geldiğini fark ettim. "Eğer doğum gününü ağlayarak geçirirsen tüm senen öyle geçer." dedi yanıma yaklaşırken.
Kaşlarımı çattım. "O yılbaşı olayı değil miydi?"
Yanıma gelmesini beklerken o başka yöne doğru gidiyordu ne yaptığını anlamaya çalışarak onu izlemeye koyuldum. Yoldan geçen elinde sepetiyle gül satan kadını durdurdu ne yaptığını anladığımda yüzümde kocaman bir sırıtış oluştu.
Uraz yanıma geldiğinde elinde ki beyaz gülü elime bırakırken gülümsedi. "Doğum günün kutlu olsun."
Gülü burnuma götürüp kokladım. "Sürprizlerle dolusun."
"Bu daha hiçbir şey." dedi sırıtarak.
Arkasını dönüp uzaklaşırken yine onu izlerken buldum kendimi. Pekala, itiraf etmeliyim ki onun bu hareketine biraz düşmüş olabilirdim..
________
Uraz'ı sevdiniz mi?
Fav karakterim arık Doruk hcdfj
Sizce yeni bölüm nasıldı?
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Bir Defa | Texting
RomanceAda: Son bir defa gör beni Ada: Son bir defa duy Ada: Son bir defa sarıl bana Ada: Son bir defa ellerimi tut Ada: İmkansız biliyorum Ada: Ama son bir defa öp beni..