4.0

36.1K 1.5K 248
                                    

Kantinde elimde duran tostu hiç iştahım olmamasına rağmen bir ısırık aldım. "Nasıl kandırmış herkesi hala anlayamadım." Rüya yine formunda olup en saçma sapan şeylerden bile bir konuşma yaratıyordu bu seferde kafayı İrem'e takmıştı. "Demir bunu terk etmiş biliyor musunuz?"

Berke tostunu çoktan bitirmiş çayını yudumlarken başını salladı. "Ben olsam bende o kızla birlikte olmazdım." durdu ve İrem'i kaçamak bir bakışla süzdü. "Bildiğin yalancı."

"Belki de mutlu olmak istedi." benim konuşmamla birlikte ikisininde bakışları bana döndü.  "Zengin olduğunu sandıklarında aralarına gireceğini biliyordu."

"Ama işte ne demişler yalancının mumu yatsıya kadar yanar." dedi Rüya hiç üzülmediğini belli edercesine. "Abi ben üzüldüm yalnız kıza. Baksana herkes vebalı gibi davranıyor." Berke'nin sözlerine onaylarcasına başımı salladım. Karşımızda ki kim olursa olsun sonuçta onun üzüntüsüyle mutlu olmak bana çok acımasızca geliyordu. Eğer İrem'in yerinde ben olsaydım onun benimle dalga geçip, aşağılayacağından adım kadar emindim. Rüya kafasını omzuma koyup gülümsedi. "Kendi etti kendi buldu işte. Ada kuşuma neler söyledi o."

"Ada sana mı bakıyor bu?" Berke'nin sesiyle başımı tekrar İrem'in oturduğu masaya çevirdim. Hakikaten bana bakıyordu hemde gözünü bile kırpmadan. "Yalnız hiç iyi bakmıyor." dedi Rüya fark etmemizi sağlamak amacıyla.

Üstümde hissettiğim kafamdan akan sıvıyla aniden sıçradım. Gözlerimi açıp kıyafetlerime baktım üstüme yemek dökülmüştü. Yüzümde, saçımda hissediyordum sıcak yemeği. Bakışlarım bu sefer tam arkamda duran kıza kaydı elinde ki boş tepsi onun döktüğünü gösteriyordu. "Pardon, elim kaydı." dedi hiç samimi olmayan bir sesle.

"Kızım yolarım seni!" Rüya sinirle kızın üstüne yürüyecekken önünde durup engel oldum. "Sakin ol Rüya." Yemeğini bile isteye üstüme döken kızın istediği gibi ağlamak yerine ona bakıp gülümsedim. "Önemli değil."

"Tekrar özür dilerim." dedi bu halde olmama neden olan kız ve arkasını dönüp hızla uzaklaştı. Kızın arkasından bakarken gözlerim bir anlığına tüm kantinde olan kişileri süzdü hepsinin bana bakıp sırıttığını gördüm. "Ada bakma sen onlara." Berke de yanıma gelip elini teselli etmek için belime koydu. "Temizleriz olur mu?"

Rüya, Berke'ye bakıp halledeceğini ve onun burada kalmasını söyledi. Berke'yi kantinde bırakıp üzerimi değiştirmek için soyunma odasına gitmeye başladık. Kafam eğik yürüyordum çünkü kafamı kaldırdığımda bana güldüklerini görüyordum ve bu çok çaresiz hissettiriyordu.
"Ada noldu sana?" önümde duran Uraz'a kafamı kaldırıp bakmaya cesaret bulamadım. Beni çirkin bulacağından korkmuştum.

Rüya benim yerime Uraz'a açıklama yapmak zorunda hissetmişti. "Hiç sorma Urazcığım salağın teki yüzünden oldu."

Uraz elini saçlarımda gezdirdi hiç düşünmeden onun bu hareketi bana güven vermişti ve sonunda kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "İyi misin?"

Buruk bir gülümsemeyle başımı salladım. "Evet, sadece yemek kokuyorum."

Rüya bana bakıp karşıda duran soyunma odasını kafasıyla işaret etti. "Hadi sen git üzerini değiştir. Biz buradayız."

Onları orada bırakıp koşar adımlarla kapıyı açıp içeri girdim biran önce üzerimi değiştirmek istiyordum. Tam kapıyı kapatacağım sırada bir el buna engel oldu. Açılan kapıdan birisi içeri girdi. "Noluyor ya?" henüz yüzünü görmediğim kişiye baktığımda tanıdık bir his sarmıştı kendimi güvende hissetmiştim. "Ege cidden mi? Burası kızlar soyunma odası."

"Biliyorum." dedi soğukkanlılıkla.

Elimle fevri bir hareketle kapıyı gösterdim. "Çık dışarı o zaman."

"Çıkamam."

"Neden?"

"Canım kalmak istiyor."

Onun bu başına buyruk hallerinden çok sıkılmıştım hala içimden neden şuanda burada olduğunu sorguluyordum. "Bu perişan halimi mi görmek istedin?" ses tonum oldukça öfkeli çıkmıştı. "Sana da eğlence çıktı tabi." ellerimle baştan aşağı kendimi işaret ettim. "Bak bari nasıl görünüyorum?"

Ege'nin hiçbir tepki vermemesi beni daha da çok sinirlendirmişti.
"Hadi gülsene! Bu seferde bana acıdığın için mi yanımdasın? Hadi bana yine yalandan güzel sözler söyle sakinleştirmek için."

Ege sonunda dudaklarını aralayıp benimle konuşmaya tenezzül etti. "Ne olmasını bekliyordun ki?" yanıma yaklaşıp bana üstten üstten bakmaya başladı. "Sen insanlara kötülük yapmaya devam ettikçe düşmanların da çoğalıyor. Bir nevi hak ediyorsun." Gözlerim dolarken elimle onu ittim. "Ege git!" sonra tekrar ittim bu sefer daha sertçe. "Git!" kapıyı açıp onu dışarı ittiğimde kapıyı kapatıp kilitledim. "Senden nefret ediyorum!" diye bağırdım arkasından hıçkıra hıçkıra ağlarken. "Defol!"

Yarım saattir ağlamam sonucunda kendimi duvara yaslanmış boş bakışlarla etrafı izlerken buldum. Rüya gelip nasıl olduğumu sormuştu ama ona şuanda yalnız kalmak istediğimi söyleyip gitmesi için ikna etmiştim. Sonunda güç bulup kilitlediğim kapıyı açıp dışarı çıktım ama o kadar bitkin bir haldeydim ki başım dönüyordu bir adım atmamla kendimi yerde buldum.

"Ada!" gelen tanıdık sese sadece gülümsedim. "Çınar." diye fısıldadım soğuk zeminde otururken. "Özür dilerim." dedi titreyen sesiyle beni ayağa kaldırırken. "Bu sefer yetişemedim." Başımı tereddüt etmeden omzuna koydum. "Çınar beni kaçırır mısın buradan?"

"Seve seve." beni kucağına alırken gözlerimi sıkıca kapattım. "Teşekkür ederim."

"Ne yapacağım ben seninle Arıza?" cevap vermek yerine elimi boynuna daha sıkı sardım.

Okuldan Çınar'ın kucağında çıkarken bize bakan hiç kimseyi umursamadım sadece Çınar'a bakıyordum. Gözlerimi gökkuşağına çevirdim..








________

Çınar bu bölüm >>

Sizce yeni bölüm nasıldı?

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın!

Son Bir Defa | Texting Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin