Ertesi gün ikili uyandıkları gibi bir kaç şey atıştırıp dün çağırdıkları nakliyecileri beklemeye başladılar.
"Burda kötü anılarımız olduğu kadar iyi anılarımızda var." Jimin dudaklarını büzüp koltuğun koluna oturdu.
"Evet bebeğim. Ama artık kötü ve iyi anılarımızı burda bırakıp daha iyilerini ve daha güzellerini yaşayacağız." Jungkookta etrafı incelerken minik eşine cevap vermişti.
"Belkide bir çocuk yapmanın zamanı gelmiştir." Jungkook duyduğu şeyle şaşkınlıkla eşine baktı.
"Emin misin güzelim?" Jimin başını aşağı yukarı sallayarak eşini onayladı.
Jungkook tekrardan konuşacağı sıra çalan zille kapıyı açıp beş , altı kişi olan nakliyecileri içeriye aldı.
Zaman kaybetmeden dün kutlanmış olan eşyaları taşımaya başladıklarında Jimin üzgün gözlerle giden eşyalara bakıyordu.
Biliyordu iyi günler şimdi başlıyordu fakat yinede üzülüyordu.
Yaklaşık iki saat kadar sürede eşyalar koca tıra yüklenmiş diğer eve doğru yola çıkmıştı.
Gelen büyük eşyalar özenle dizilmiş geriye sadece küçük şeyler kalmıştı.
"Gerisini biz hallederiz teşekkürler." Jungkook nakliyecilere yüklü miktarda para verip göndermisti.
"Hadi bakalım bebeğim bugün uyku yok."
-
Yaklaşık bir kaç saat sonra iki küçük eşyaları yerleştirmiş ve yeni salonlarında oturmuş kahve keyfi yapıyorlardı.
"Kook çok güzel oldu burası." Jimin heyecanla etrafına bakmaya devam ederken iri beden eşinin yüzünü elleriyle sabitleyip dudaklarına öpücük kondurdu.
"Evet yavrum çok güzel oldu. Hayallerimizin de ötesinde." Minik beden elindeki kupayı masanın üzerine bırakıp eşinin kucağına yerleşti.
"Lisedeyken hep böyle hayal ederdik değil mi? Ailemizden kimse para yardımı etmediği için orayı almak zorunda kalmıştık. Ama şimdi baksana resmen zenginmişiz biz." Minik beden başını eşinin göğsüne yaslayarak konuştuğunda Jungkookunda elleri ince beli buldu.
"Boşuna senelerdir çalışmıyoruz. Aramızda hiç paranın lafı geçmedi bu zamana kadar bu sayede buralara kadar geldik sevgilim." İri beden ince beli usul usul okşuyordu.
"Herşey için teşekkür ederim kook. Yeri geldi beni ailene ezdirmedin, yeri geldi benim için hastanelerde günlerce bekledin, her zaman yanımda olup beni çok sevdiğin için ne kadar teşekkür etsem azdır." Jungkook eşinin kafasını elleri arasına alıp yüz yüze gelmelerini sağladı.
"Bunların lafı bile olmaz güzelim. Sen benim eşimsin, hayat arkadaşımsın. Bundan sonra ki hayatımızda ikimiz varız ve ben kimsenin hayat arkadaşıma laf söylemesine izin vermem." Jimin dolu gözleriyle eşinin boynuna sıkıca sarıldı.
"Seni çok seviyorum sevgilim. İyi ki seni tanımışım."
"Bende güzelim, bende seni çok seviyorum ve iyiki benimsin."
Buradan sonrası biraz alevlenmişti. Jiminin eşinin dudağına sertçe asılıp erkekliğine sürtünmesiyle başlamıştı herşey.
Jungkookta eşini çok özlemişti ve bu işin sonu yatak gibi görünüyordu.
-
"Jimin hadi bebeğim derse geç kalacaksın." İri beden eşinin tombul yanaklarını öperek uyandırmaya çalışıyordu ama minik bedenden bir hareket yoktu.
"Jiminiee~ hadi güzelim." Jimin mırıldanarak gözlerini açtığında eşi dudaklarına öpücük kondurmuştu.
"Kalçam ağrıyo." Jimin uykulu sesiyle mırıldandığında iri beden yutkunup elini yatağın başındaki çekmeceye attı.
Aldığı ağrı kesici kremi parmağına boca ederek eşinin boxerını aşağıya indirdi.
"Dön bakalım arkanı küçük adam." Jimin kıkırdayarak zorlada olsa arkasını dönmüştü.
Jungkook elindeki kremi küçüğünün gece geçen yoğun geceden dolayı tahriş olmuş deliğine sürdü ve boxerını yukarıya çekti.
"Tamamdır birazdan geçer sevgilim." Jimin mırıldanarak başını tekrardan yastığa gömüp uyku mooduna geçmişti ki eşinin aniden kucağına almıştı.
"Ya aşkım uyumak istiyorum~" iri beden eşinin saçlarına öpücük kondurdu.
"Şimdi değil yavrum. İzinlerimiz bitti bugün iş günü."
İkili güzelce giyinip kahvaltı ettikten sonra işe gitmek üzere yola çıktılar. Bakalım bugün onları neler bekliyordu.
-
Smut yazmak istemediğim için yazmadım.